Afrika’nın kuzey doğusunda yer alan Sudan Cumhuriyeti, 50 milyona yakın nüfusa sahip bir talihsiz devlettir. Ahalinin yüzde 90’ı Müslüman. Resmî dili Arapça, başkent Hartum’dur.
Ülke kuzeyde Mısır, kuzeybatıda Libya, batıda Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti, güneyde Cenubî Sudan, doğuda Habeşistan ve Eritre ile komşudur. Kızıldeniz’e de kıyısı vardır.
1 milyon 886 bin küsur km2 olan Sudan, Afrika’nın en geniş araziye sahip üçüncü devletidir. Afrika’daki altın yataklarının yüzde 80’i Sudan’dadır. Zengin petrol kaynakları, verimli tarım mahsulleri, hayvancılık, değerli gelir kaynağıdır. Ne var ki bu büyük zenginliğe rağmen uzun senelerdir ardı ardına yaşanan iç harpler, gördüğü ambargolar ve hükûmet buhranları, halkın refahına, yüzünün gülmesine engel olmuştur. Bu kadar yer altı ve yer üstü servete karşılık kişi başına düşen millî gelir, 2 bin doların altınadır.
Sudan, 1821’den 1885’e kadar İstanbul’a bağlı Mısır Valiliğimiz üzerinden yönetilen bir Osmanlı toprağıydı. Sonrasında İngilizlerin ateşlediği Mehdi İsyanıyla elimizden çıktı. Bunu, önce dolaylı sonra doğrudan olmak üzere İngiliz hâkimiyeti takip etti. Sudan Müslümanları, ancak 1956’da sömürgeci İngiltere’den istiklâlini kazanabildi ama kargaşa, ihtilaf ve iç savaşlardan yakasını kurtaramadı:
İlk iç savaş, kuzeydeki Müslümanlarla güneydeki Hıristiyanlar arasında cereyan etti. 1955-1972 arasında yaşanan bu harpte yarım milyon insan öldü. Güneyin muhtariyet/otonomi talebi, vuruşmaya yol açmıştı. 1972’deki Adis Ababa Geçici Andlaşmasıyla barış tesis edildi.
İkinci iç savaş, 1983-2005 arasında cereyan etti. Sudan devletiyle S PLA-Sudan Halk kurtuluş Ordusu arasında meydana geldi. 2 milyon insan canından oldu. 2005’te akdedilen barış sözleşmesi, Güney Sudan’ın kopuşuna zemin hazırladı. Sömürgeci Batı, Sudan’ın zengin bölgesi güneyi, 9 Temmuz 2011’de ana gövdeden kopardı ve devlet olarak tanıdı.
İki parçaya böldükleri bu sahipsiz ülkeden şimdi bir parça daha çıkarma peşindeler!
Bugün devam etmekte olan vahşi iç savaş:
15 Nisan 2023’ten beri SAF-Sudan Silahlı Kuvvetleriyle RSF-Hızlı Destek Kuvvetleri arasında cereyan ediyor. SAF’ın komutanı, aynı zamanda fiilî devlet reisi olan Abd’ul Fettah el Burhan’dır. RSF’nin komutanı ise “Hemedti” ünvanlı M. Hamdan Dagalo.
RSF’nin ortaya çıkışı, 2003’teki Darfur Savaşı’na dayanır. Devrin devlet reisi Ömer el Beşir, Darfur İsyanı’nı bastırmak için Cencevid adlı Arap kabile unsurlarını destekledi. “Atlı haydut” anlamındaki bu silahlı güçler, Hemedti liderliğinde sahaya hâkim oldular. Ömer el Beşir, 2013’te Cencevid milislerini RSF-Hızlı Destek Kuvvetleri adıyla istihbarat üzerinden özel kuvvetler olarak orduya bağladı. Abdul Fettah el Burhan komutasındaki Sudan Ordusu ile Hemedti komutasındaki RSF ile ittifak kurarak Ömer el Beşir sivil iktidarını devirdiler. Daha sonra A.F. Burhan, RSF’nin Sudan ordusuna iltihak etmesini isteyince Hemedti bunu reddetti. Darbeciler, bu defa kendi aralarında vuruşmaya başladılar.
Dışarıdan destek alan RSF, başlangıçta 20 bin militana sahipken sayı, bugün 100 bini bulmuştur. Gayrimeşru gelir kaynaklarına sahiptir. Tank, hava savaş araçları vs. imkânları vardır. RSF’nin kaçakçılık, soykırım, namus düşmanlığı gibi suçlardan dolayı sicili bozuktur…
2023’ten bugüne dek 20 binden ziyade insan hayatından oldu. 8 milyon Sudanlı iç ve dış göç yaşadı. Hartum, Gazze örneğinde olduğu gibi enkaz yığını hâline geldi. Açlık, yoksulluk ve salgın hastalıklar, tıpkı Gazze’deki gibi felaket çapına ulaştı. İşbaşındaki Hükûmet, ancak doğudaki Port Sudan’ın bir kısmına hâkimdir. RSF adlı isyancı örgüt, ülkenin batısıyla başşehir Hartum çevresini elinde tutuyor. Sudan’da devlet, sureta vardır.
Ankara, Sudan’a ilgisiz değil. Ancak; Türkiye’nin İç Barışı Tahkim Etme çalışmaları, PKK’ya silah bıraktırma ve feshe zorlama, Suriye ve Irak’ı terör örgütünden, Dağlık Karabağ’ı Ermeni işgalinden kurtarma, Gazze/Filistin soykırımını dünya gündeminde tutma çabaları, Rusya-Ukrayna savaşında barış yoklamaları, Kıbrıs gibi devasa mes’elelerden dolayı Osmanlı Mülkü Sudan’a arzu ettiği kadar çâre olamadı.
Buna mukabil BAE, Suudi Arabistan, Wagner kuvvetleriyle Rusya, ÇAD, isyancı güçlerin arkasındadır. İsyancılar, Birleşik Arap Emirliklerinden mali destek alıp silah ihtiyaçlarını karşılıyorlar. BAE’yi silah ve her bakımdan destekleyense İsrail’dir. İsrail, Sudan’da mevcut Hükûmetin devlete hâkim olmasını kendisinin Kızıldeniz’e açılması için tehlikeli görmektedir. Ayrıca Nil Nehri’nin kolları Sudan yakınlarında çıktığından Nil’den Fırat’a Büyük İsrail ham hayalinin çılgın yürüyüşü içinde burayla alakalıdır. Mısır ise isyancılara destek vermese de mevcut Hükûmete de İhvan bahanesiyle çok yakın görünmüyor.
Gazze ve Şarki Türkistan’dan sonra bugün çığlığın adı Sudan’dır. Vaziyet o ki Ukrayna yani Kırım’dan Sudan’a, Bosna’dan Urumçi’ye kadar aynen ecdad çağlarında olduğu gibi nüfuzumuzu tesis etmeye mecburuz. Emperyalizm, bölücü örgüt eliyle 50 yılımızı, 50 bin vatandaşımızı, 2 trilyon dolarımızı çaldı. Şimdi de 50 yıl sonra yakalanmış iç barış sürecinin dikkatlerimizi dağıtmasına müsaade etmemeliyiz. Irak, Suriye, Gazze ve Sudan’da ticari, diplomatik ve askerî varlığımızla bulunmamız, olmazsa olmaz şarttır.
Eğer, Sudan, kapanın elinde kalırsa Libya ve Somali cephemiz çöker, Mavi Vatan tehlikeye düşer. İsrail, BAE gibi derse muhtaç devletler, Güney Kıbrıs ve belki de Yunanistan’la aleyhimize ittifak kurarak terörü bitirmeye dair verdiğimiz emeğin köküne zehir dökerler.
Ankara’nın uykusu da geceleri de olamaz…
Rahim Er'in önceki yazıları...