DERS!..

A -
A +

2023 yılı milletvekili seçimlerindeki seçmen iştiraki yüzde 87,05 olmuştu. Cumhurbaşkanlığı seçiminin 14 Mayıs’taki ilk turda iştirak yüzdesi 87,04, ikinci turdaysa 85,07 idi. 31 Mart 2024 Mahallî İdareler Seçimine iştirak yüzdesiyse 78.11’dir. 10 ay önceki milletvekili seçimini esas alırsak bu defa vatandaşın yaklaşık yüzde 10’u sandığa gitmemiştir. Bu sandığa gitmeyen kitleye siyaset dilinde "küskünler" deniyor.

 

Batı ile kıyaslandığında yüzde 78,11 çok iyi bir rakamdır. Onların, bu iştirak yüzdesinden hoşnut kalmadığımızı anlamaları zor olabilir. Ama ortada bir düşüş ve bir kayıp olması gerçeği var. Kayıtlı seçmen, 61 milyon dolayında olduğuna göre küçük Avrupa devletlerinden bazılarının nüfusu kadar vatandaşın seçime gitmediği görülüyor. Gerçi geçen seçimlerle önceki seçimlerde de sandığa şu veya bu sebeple gitmeyenler vardı. Lakin 10 aylık kısa bir zaman zarfında yapılan 3 seçimin en düşük yüzdesi 31 Mart’tadır. Önceki seçimde seçmen iştiraki en az olduğunda yüzde 87,04 iken bu sayı, bu defa yüzde 78,11’e gerilemiştir. Bu tablonun iyi tahlil edilmesi gerekir.

 

Keyfiyet o ki 6 milyondan fazla bir seçmenin sandığa gitmediği görülüyor. Hâlbuki seçimlerden önce küskünlerin, CHP seçmeni olacağı tahmin ediliyordu. Çünkü; CHP’de genel başkan sıkıntısı yaşanmaktaydı. Bir kongre yapılmış, mevcut başkan Kemal Kılıçdaroğlu kaybetmiş, yerine Özgür Özel seçtirilmişti. Başkanlık makamında bir emanetçilik ve eş genel başkanlık manzarası görülüyordu. CHP İstanbul İBB adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’daki tanıtım ve reklamlarda genel başkanının "ademe mahkûm" ederek yok sayıyordu. Alttan alta bir çekişme yaşanıyordu. Bu çekişmenin 75 yıldır seçim kazanmaya hasret ana muhalefet partisi seçmenini rahatsız etmemesi düşünülemezdi. Sadece iki isim arasındaki ihtilaf değil, İmamoğlu’nun İstanbul’a dair hizmetler sorulduğunda tatmin edici cevap verememesi de bu parti seçmeni için sıkıntı sebebiydi. Bunlara ve onlarca başka sebebe rağmen sonuç ortadadır. Küskünler, CHP’den ziyade iktidar tarafında oldu. Seçimin alınması beklenirken kaybedildi.

 

AK Parti için birinci ders "seçmenim neden sandığa gitmedi?" sorusunu hakkıyla tahkik etmesidir. Bu demek değildir ki kayıp sadece küskünler sebebiyledir. Daha evvel kendisine oy verdiği hâlde bu defa başka partilerin tercih edilmesi de iyi çalışılmalıdır. 31 Mart Vak’asına dair çok şey söylenip yazılmakta. Bunların tamamı isabetli olmayabilir. İsabetli olanlar ders çıkarmak için yeter. Vatandaşın sandığa gitse bile neye kızdığını, alındığını, darıldığını, neleri yadırgadığını, kınadığını hakkıyla raporlamak lazım. Bunları yaparken de dürüst insanlara dikkat etmeli ve her devrin adamı, nabza göre şerbet verenlerden, dalkavuklardan kaçınmalıdır.

 

Sonuç itibarıyla Türkiye üzerine projeler üretildi. 15 Temmuz kavgası bitmedi. Sınır ötesi harekâtın önü kesilmek isteniyor. Gazze kimsesiz kalsın kastı var. Yunan, İngiliz, Amerikan vs. basını İmamoğlu’na övgüler düzmekte. İstanbul kara teslim olmuşken İBB Başkanı’nın Boğaz’da İngiliz konsolosuyla yemekte olması, Amerikan elçisi Türkiye’ye gönderildiğinde ilkin O’nu ziyaret etmesi boşa değildi. Sosyal medyayı ilmek ilmek işlendiler. Bunlar olurken Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- "rakibin küçük olsa da sen onu küçümseme!" buyruğu unutuldu. Dünyaya düşkünlük alıp başını gitti. Bu da küskünleri, kırgınları çoğalttı. Dâvâ ahlâkını bozdu, dâvâ adamları uzakta kaldı.

 

Hatır-gönül dinlemeden, kimseyi vazgeçilemez görmeden, tarihten ibret alarak tavizsiz şekilde yapılması gereken yapılmalıdır.

 

Şu cümleyi telaffuz etmezsek olmaz:

 

Önceki yıllar olmasa bile çeyrek asırdır yazdıklarımız, bir hey’et eliyle inceden inceye okunur ve üzerine kafa yorulursa çok faydalar elde edileceği kanaatindeyiz.

 

Biz, yazarak ve konuşarak vazifemizi yaptık ve yapıyoruz.

 

İstişare, bu medeniyetin olmazsa olmazıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.