Yeni dünya düzenine giderken Rusya ve Azerbaycan hattı…

A -
A +

Bir süredir Rusya ile Azerbaycan arasındaki gerilimi ve sebeplerini araştırıyor, anlamaya çalışıyorum. Rusya İçişleri Bakanlığı’na bağlı OMON adlı kolluk gücünün değişmeyen müdahale tarzı ve Azerbaycan kökenli iki kişinin dövülerek öldürülmesine ilişkin görüntüler kamuoyunda sert tepkilere yol açtı. Rusya’da güvenlik güçlerinin yıllardır bu tarz uygulamalarda bulunduğu bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla bu şiddetin sadece Azerbaycanlılara özgü bir uygulama olduğunu söylemek doğru değildir.

 

Öte yandan, söz konusu ölümlerle ilgili hem Azerbaycan hem de Rusya Başsavcılıkları ortak bir soruşturma yürütecektir.

 

Azerbaycan’a ait yolcu uçağının düşürülmesiyle başlayan gerginliğin etkileri henüz tam anlamıyla onarılmamışken yaşanan son gelişmeler, hâliyle Bakü’nün söyleminin sertleştirmesine sebep oldu. Cumhurbaşkanı Aliyev yaşanan olayı şahsına yönelik saygısızlık olarak değerlendiriyor ve bu tarz iletişim biçimini kabul etmediğini açıkça ortaya koyuyor.

 

Şu aşamada olayla ilgili fazla yorum yapmak sağlıklı olmayabilir; zira savcılık soruşturma sürecini başlatmış durumda. Dolayısıyla hukuki sürecin neticelenmesini beklemek daha doğru olacaktır. Ancak bu olayın medya diliyle nasıl işlendiği ve siyasi söylemlere nasıl malzeme edildiği üzerine düşünmek gerekir. Asıl önemli olan bu gerilimin altında yatan nedenlerdir. Çok sayıda gerekçe etrafında dönen yorumlar arasında hangisinin gerçek tabloyu yansıttığını tespit etmek güç. Siyasi gelişmeler ve ortaya çıkacak sonuçlar, bu tür olayların arka planındaki asıl nedenleri zamanla daha net biçimde gösterecektir.

 

Bu bağlamda, Zengezur Koridoru meselesinden Ermenistan’daki iç siyasi gelişmelere kadar uzanan çeşitli iddialardan söz ediliyor. Paşinyan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi ve bu görüşmede sözde Rusya’nın devre dışı bırakıldığına yönelik “yorumlar” da bu denklemde yer almakta.

 

Gerçek gerekçe hiçbiri değildir.

 

Hiçbir resmî kaynak açıktan ipucu vermiyor. Aliyev ve Putin konuşmuyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova’nın beyanı da “itidal” üzerine oldu. Herkes mevcut gerilim üzerine “olabilirleri” konuşuyor. Ama gerçeğin özü nedir sorusuna cevap yok...

 

Ortaya atılan “etnik”, “Türkçü”, “Turan” başlıklı hiçbir gerekçe gerçeği yansıtmıyor.

 

Bu olaylar, Rusya ve Azerbaycan kamuoyunda uzun zamandan beri birikmiş ve bekleyen, birbirini inkâr eden yaklaşımlar için fırsat oldu.

 

Olayın gerçek nedenini anlamadan bu olayın bizi nerelere götüreceğini kestirmemiz mümkün değil.

 

Kullanılan medya dili zararlı ve bölgesel stratejiler için tehdit içeriyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu olay üzerine sarf ettiği cümleler tam yerinde ve açıklayıcı oldu.

 

Şunu anladık: Evet, sorun var ve evet, Türkiye bu sorunun derinleşmesini istemiyor...

 

Ayrıca Cumhurbaşkanı Aliyev’in de bu sorunu derinleştirmek istemediğini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söylemiş olduğunu anladık.

 

Yani top artık Rusya’da…

 

Her şeyi anladık ama anlamadığımız tek şey var: SORUN NE?..

 

Putin her fırsatta Azerbaycan’dan övgüyle bahseden ve iki ülke ilişkilerini stratejik ittifak çerçevesinde kurguladıklarını dile getiren bir lider.

 

Cumhurbaşkanı Aliyev de benzer şekilde siyasi hayatı boyunca bu çizgiden şaşmayan bir lider.

 

Ancak burada önemli bir noktayı göz ardı etmemek gerekir: Aliyev, kendisini baskılayıcı ya da üst perdeden konuşulmasından hoşlanmayan bir liderdir.

 

Uçak olayı etrafında ise pek çok spekülasyon dolaşıyor. Hatta bu olayın, Aliyev’in şahsına, hayatına yönelik tehdit barındırdığı yönünde iddialar dahi dile getiriliyor.

 

Yani Yekaterinburg’daki olaylara Bakü’nün verdiği tepki, yalnızca bu vakaya yönelik değil; bir süredir biriken stresin dışa vurumu olarak değerlendirilmeli.

 

Bu bağlamda, “Asıl sorun nedir?” sorusu hâlâ cevabını bekliyor.

 

Yaşananları ve bundan sonra olacakları sağlıklı biçimde okuyabilmek için bu temel sorunun cevabını bulmak şart.

 

Unutulmamalıdır ki, bu süreçte pusuda bekleyen ama açıkça kendini belli etmeyen bazı odaklar devrede!

 

Sosyal medyada sahte hesaplar üzerinden yayılan dezenformasyon, olayları çarpıtarak kamuoyunu etkilemeye çalışıyor.

 

Yapay zekâyla üretilmiş sahte ses kayıtları ise toplumsal hassasiyetleri hedef alıyor ve sinir uçlarını zorlayacak şekilde devreye sokuluyor.

 

Rusya, Azerbaycan’dan ne istiyor?

 

Moskova-Bakü arasında bu kadar iyi ilişkiler varken ne oldu da gerilim yaşanıyor?

 

 

Başlığa çıkardığım konuya gelince...

 

 

Yeni dünya düzeninde Rusya, ABD ile benzer çizgide konumlanmaya başladı.

 

Ukrayna-Rusya savaşı sona erince bu tablo daha belirgin hâle gelecektir.

 

Bu süreçte Rusya, kendi çevresinde bir savunma hattı inşa etme arayışındadır.

 

Güney Kafkasya’da ise çemberini kendi şartları ve çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirme peşindedir.

 

Bu noktada Azerbaycan, Rusya açısından; Rusya da Azerbaycan açısından hem bölgesel ve küresel ölçekte hayati öneme sahiptir.

 

Dolayısıyla yaşanan bu gerilim, sade konuların sonucu olarak ortaya çıkmamıştır.

 

Rusya ve içindeki Azerbaycanlıların saygın etkisi, bu denklemde gözden kaçırılmayacak kadar hayatidir.

 

Ancak aynı zamanda bu krizi Rusya içinde fırsata dönüştürme peşinde olanların da eylemlerini ve varlığını unutmamak gerekir.

 

Rusya büyük bir coğrafya ve içindeki katmanlı gruplar ve menfaat zinciri, böyle gerilim anlarında hızla devreye girebilmektedir.

 

Bu nedenle kamuoyunun hassasiyetlerini hedef alan söylemlerden ve toplumsal tansiyonu artırabilecek iletişim tarzından özellikle kaçınılmalıdır.

 

 

 

Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.