İlle vatan ille vatan

A -
A +
“Bu çiftlikte kardeşi ile üç yıl çalışıp sonra ülkelerine dönmenin hayalini kuruyordu.”
 
Bursa’da eşya taşırken tanıdığım iki göçmen gençle ilgili hatırama bugün de devam ediyorum...
Ben gence “İnşallah selamını söylerim” dedim. Halleri çok perişandı, çok üzüldüm.
Aradan on gün geçti. Bir sabah kalktım ve tedarikimi yapıp aracımla verilen adrese doğru yola çıktım. O köye yakın bir yerde iki üç tane çiftlik vardı. Önce köye gittim. Oradaki esnaftan bilgi almaya çalıştım. Birisi çiftliğin adını söyledi. Çiftliğe doğru gittim. Etrafı çevrili ve “özel mülktür, girilmez!” tabelaları vardı.
Akşama doğru çiftlikten iki üç kişi araç ile ayrıldı. Ben aşağıya doğru inerken atın üzerinde bir delikanlı çiftlik kapısına doğru geliyordu. Tam yanımdan geçerken ona önceki memleketlisinin söylediği şekilde Afgan lakabıyla seslendim. Atı birden durdurdu bana doğru geldi:
-Amca sen benim adımı nereden biliyorsun? dedi.
Ben de olup biteni anlattım.
-Sen beni on dakika bekle, ata idman yaptırıp geleceğim, dedi. Beklerken orada bir delikanlı daha gördüm. Merakım iyice arttı.
On dakika sonra delikanlı atı koşturarak geldi bana da kapıyı açıp kaldıkları yere götürdü.
-Amca patronlar yarın sabaha gelir. Vakit var, bol bol konuşuruz. Oradaki de kardeşim, dedi.
Kaldıkları yere vardık. Kardeşi 15 yaşında ancak vardı. Çok bakımsızdı. Yüzünde çiller vardı. Hemen bir çay yapmak için küçük tüpe bir su koydular. Ben de arabadaki yiyecek içecekleri getirdim. Hem yemek yedik hem de birbirimizi tanımaya başladık.
Yaşadıklarını anlatırken duygulanıp ağlıyorlardı. Patronuna olan minnettarlığını da dile getiriyordu. Hasan bir ara dedi ki:
-Amca, Türkiye’de bizden sonra gelenler var, önce gelenler var ama bizim gibi zor durumda olan yok galiba.
Ben de onlara dışarıdan gelen göçmenlerle ilgili bildiğim kadarı ile bilgi vermeye çalıştım. Onlar özellikle Suriyelilere yapılan yardım ve onların çalışma hayatına katılmaları gibi onlara da bu imkânların sağlanmasını, Türkiye’nin ihtiyacı kadar çobanın yetkililer kanalıyla getirilmesini ve serbest bir şekilde çalışmak istediklerini söylediler.
Hasan evliydi. Dört tane çocuğu vardı. Bu çiftlikte kardeşi ile birlikte üç yıl çalışıp sonra da ülkelerine dönüp Afgan pirinci yetiştirmenin hayalini kuruyorlardı. Ayrılırken her ikisine de sarıldım. İyi temennilerde bulunup selamı ulaştırmanın buruk sevinci ile gece yarısı evime döndüm...
     Rumuz: Ayvaz
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.