Mısırlı âlim Ebû Yakub Büveytî

A -
A +

Bid'at, sünnete, yani Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği din bilgilerine ters düşen, itikad ve amel ve sözler demektir...
Ebû Yakub Büveytî hazretleri Mısır'ın Saîd bölgesindeki Büveyt köyünde doğdu. İmam Şafiî hazretlerinin önde gelen talebelerindendir. Kendisine soru­lan fetvaları ona havale eden İmam Şa­fiî, "O benim lisanımdır" diye onu takdir ederdi. Kur'an-ı kerimin mahlûk ol­madığını söylediği için Ha­life Vâsık'ın emriyle Mısır'dan Bağdat'a getirilerek hapsedilmiş ve 231'de (m. 846) vefat etmiştir. Bir dersinde şunları anlattı:
Bid'at, sünnete, yani Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği din bilgilerine muhalif olan, ters düşen, itikad ve amel ve sözler demektir. Allahü teâlâ, kullarını kendisine ibadet etmek için yarattı. Bu da, her aklın, nefsin ve âdetlerin güzel ve çirkin dediklerine uymayıp, Rabbin güzel ve çirkin dediklerine teslim olmak ve Rabbin gönderdiği Kitaba ve Peygamberlere inanmak ve bunlara tâbi olmak demektir. Bir insan, bir işi, Rabbinin izin verdiğini düşünmeden, kendi görüşü ile yaparsa, Ona kulluk yapmamış, Müslümanlığın icabını yerine getirmemiş olur. Bu iş, itikatta, inanmakta ise ve inanılması lazım olduğu söz birliği ile bildirilmiş olan şeylerden ise, bu inanışı (Küfre sebep olan Bid'at) olur. Bu iş, itikatta olmayıp da, yalnız dinden olan sözde ve işte kalırsa, fısk, büyük günah olur.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir kimse, dinde olmayan bir şey meydana çıkarırsa, bu şey reddolunur.) Bu hadis-i şerif gösteriyor ki, dinden olmayan bir itikat, bir söz, bir iş, bir hâl ortaya çıkarılır ve bunun din ve ibadet olduğuna inanılırsa, yahut İslamiyetin bildirmiş olduklarında bir ziyadelik veya noksanlık yapılırsa ve bunu yapmakta sevap beklenirse, bu yenilikler, değişiklikler, (Bid'at) olur.
Dinde, ibadette olmayıp, âdette olan yenilikler, yani yapılırken sevap beklenilmeyen değişiklikler bid'at olmaz. Mesela yemekte, içmekte, binme ve taşıma vasıtalarında, binalarda yapılan yenilikleri, değişiklikleri dinimiz reddetmez.
Enes bin Mâlik, bir gün ağlıyordu. Sebebi sorulduğunda, (Resûlullahdan öğrendiğim ibadetlerden, değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı. Şimdi, bunun da elden gittiğini görüyor, bunun için ağlıyorum) dedi. Yani "şimdiki insanların çoğu namazın şartlarını, vaciplerini, sünnetlerini, müstehaplarını yerine getirmiyor, mekruhlarından, müfsidlerinden, bid'atlerinden sakınmıyorlar. Onun için ağlıyorum" dedi...