Huzur ve istikrar arayan Türkiye'ye Ankara yakışmıyor. Sulh ve sükûna kavuşamayan Başkent'te tansiyon giderek artıyor. Önce Milli Güvenlik Kurulu'ndaki anayasa ve nankör kedi tartışmaları... Sonrasında Prof. Öksüz ve Derviş savaşları... Şimdi de Yılmaz-Şalk tartışmaları... Özetle Ankara savaş alanı görünümünde. Dikkat edilirse bütün bu mücadelelerin altında hukuk bilmezlik ve kanun tanımazlık yatmaktadır. Kapalı toplumdan açık ve modern topluma geçiş sancıları çekilmektedir. Asalak istilâsına son vermek isteyen kadrolar ve gayretlerle; statükocular boğuşuyor. Türkiye elli yıldır asalakların istilâ ve tasallutundadır. Bu tesbit sadece devlet kadroları için değil, özel sektör ve hatta sivil toplum kuruluşları için de geçerlidir! Tarafsız ve ciddi araştırmalar yapılacak olursa bu asalak medeniyetinin(!) varlığı görülecektir. Bugün sadece buzdağı misali tepesini gördüğümüz asalak organizasyonunun su altında kalan kısmı da vardır. Dediğimiz gibi asalak ideolojisi sadece kamu kurum ve kuruluşlarını emmiyor. Özel kurumlar da bu müthiş taarruzdan nasipleniyor. Sivil toplum kuruluşlarının bu asalaklarla başları iyice dertte. Hele cemaat ve cemiyetler bu asalaklardan neler çekiyor!.. Kızılay'ın nasıl sömürüldüğünü hatırlayınız! Yine Türk Hava Kurumu'ndaki yolsuzluk, usûlsüzlük ve kayırmalarla hortumlamaları bir düşününüz... Bütün bunlar Ankara savaşlarının zahiri sebepleriyle kamufle edilmeye çalışılan hakiki sebepleridir. Asalakların yapışmayacağı kişi ve ve kurum olmaz. Sadece asalak türleri değişik olur. Sülük gibi yapışıp kan emeninden, tabasbus ile çıkar sağlayanına kadar yüzlerce hatta binlerce asalak türü mevcuttur. Kişiyi, kurumu, hükümeti, devleti, ülkeyi ve milleti sevdiğini söyleyen bu asalaklar sadece kendilerine aşıktırlar. Kendilerinden başka hiç kimseyi tanımaz ve sevmezler. Sülüğün kan damarlarına yapışması o insana ve/veya o sisteme olan muhabbetinden değildir. Bütün mesele kendi muhabbet ve hayatiyetini devamda düğümlenmektedir. Bu bakımdan her seviyedeki yönetici ve karar vericilerin bu asalaklar hakkında uyanık olmaları gerekmektedir. Bilim, kültür, hak, hukuk ve insanlığın gelişmediği, gelişemediği ortamlarda yaygınlaşan asalaklar; olumsuzluk gösterge ve gerekçeleridir. Huzur ve istikrar histerisine tutulmuş kişi ve toplumlar bu asalak taifesinin icabına bakmadan sağlık ve mutluluğa kavuşamazlar. Gözle görünen ve görünmeyen asalakların sebep olduğu çöküş yavaş fakat acı olur! Böylece biline...