İki gündür devam eden 'eğitim' konulu yazıların bu ölçüde ilgi çekeceğini tahmin etmemiştik. Bu ilgi bizim yazılarımızdan çok "Bir Milyon Çocuk Eğitim Kampanyası"nın başarısından kaynaklanmaktadır. Hele hazine bakanımız Derviş'in kampanyaya "on çocuk okutmak"la katılması hem ilgiyi, hem de tartışmaları arttırdı. Dile kolay, bir değil, beş değil, tam on çocuk! Doğrusu işte buna 'yürek' derler... Bunun mali portesini belirtmemize gerek yok sanırız. Bu meblağ "devede kulak bile değildir!" Buna rağmen Sn. Derviş'i kutluyoruz. Bir gecelik Hilton suitinin yarı fiyatını bile bulmayan bu katkılarını ömür boyu yadedeceğiz! Türk insanlarının yardımlaşma duygularını test etmeye gerek yoktur. Canını dişine takan vatandaşlarımız okullarını, camilerini, köy odalarını, kütüphanelerini hep yapmışlar ve yapacaklardır. Ancak yaşanan acı tecrübeler, bağış ve yardımların encamına ilişkin tereddütleri arttırmaktadır. Türk Hava Kurumu'ndan Kızılay'a kadar birçok hayır kurumunda olanlar; halen hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. "Bir Milyon Çocuk Eğitim Kampanyası" ile "On Milyon Meşe Palamudu Kampanyası"nı aynı kefeye koyamayız. Ancak bu tür ucu açık kampanyaların başarı yüzdelerini de gözden ırak tutmamalıyız!.. İhtiyaç duyulan yetmiş ilâ yüz milyon dolarlık bir meblağın nasıl kullanılacağı, kimlerin istihdam edileceği ve bal tutan parmakların kimler olacağı; tabii ki önemlidir. Hele bu ekonomik kriz ve güvensizlik ortamında kamuoyunun hassasiyetini anlayışla karşılamak gerekir. Bu arada eğitim ve öğretimden sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı'mızın konuya ilişkin görüşleri de okuyucularımızı hayli meraklandırmaktadır. Mâlum; vatandaş katkıları ile kurulan, müfredat programları Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu'nca hazırlanan ve öğretmenleri Bakanlık tarafından atanan İmam Hatip liseleri, her nedense kapatılıp, mezunları 'mim'#nnir oldu... Asker, polis ve kamu görevlisi olamayacak hale gelen bu öğrenciler ortada dururken; şimdi eğitilecek olan 'bir milyon çocuk'u yarın nasıl bir gelecek beklemektedir? Hükümetin uyguladığı 'tasarruf tedbirleri' gereği birçok sektörde küçülme, daralma ve işten çıkarmalar mevcut iken; bu vakfımızın ne tür bir istihdam kimlik ve politikası uygulayacağı önemlidir. Profesyonel kadroların istihdam edileceği taahhütlerinin teminatı kim olacaktır. Bugün devlet memuru olmak için yapılmakta olan 'merkezi sınav'ların vakıf personeli seçimindeki etkisi ve bağlayıcılığı olacak mıdır? Toplanan bağışların miktarı kadar, harcanacağı alan ve harcanış tarzı da önem taşıyacaktır. Gerçi genel giderlerin % 11.3'ü geçmeyeceği belirtilmiştir. Ancak 2218 öğretmenle başlayan projenin 4186 öğretmen istihdamına kadar ulaşacağı görülmektedir. İstihdam edilen personelin giderleri genel giderler arasında mı sayılmaktadır? Sanırız zaman içerisinde bu soruların cevaplarını alabileceğiz. Maksadımız, "testi kırılmadan önce yol göstermek"tir. Yine de "hayırlı olsun!" diyoruz...