Elveda "Temizel"ler

A -
A +

Az gelişmiş ülkelerde umut olmak kolay, iş yapmak zordur. Bu zorluk sebebiyle sistem adeta insanları öğütüp, un ufak yapar... Şimdi bir "Derviş muhabbeti"dir gidiyor. Bütün umutlar Derviş'e bağlanmış... Haydi hayırlısı diyerek bekleyelim. Zaten ömrümüz beklemekle geçti. 1950-60 arasında Demokrat Parti'yi, 1960-70 arasında kırk yıl süreyle Baba'yı bekledik. Bu aralarda Karaoğlan'lar, Karaosman'lar da bizleri az bekletmedi... Peki biz bu meclisi neden seçtik? Bu meclis bir cumhurbaşkanı, bu meclis bir ekonomi bakanı seçemeyecekse ne işe yarayacaktır! Koalisyon Hükümeti her başı sıkıştığında parlamento dışı çözümler arayacaksa; o takdirde kendi mevcudiyet ve meşruiyetini tartışmaya açacak demektir. İşler tıkırında gidince bize, sarpa sardığında da başkalarına teveccüh edilecekse, bu parlamento süs olmaktan ileri geçemez. Devlet yapı ve hiyerarşisi bu tür dış müdahalelerle rencide edilirse, yetişmiş insan gücünü elde tutmak çok zorlaşacaktır. İşte bizim tezimizi kuvvetlendirecek, haklı çıkartacak ilk reaksiyon. Türkiye'de yolsuzluk ve usulsüzlüklerle mücadelede bayrak olmuş bir isim daha havlu atmak zorunda bırakılmıştır. Temizel'i Türk siyasi hayatına tanıtan DSP olmuştur. Ancak Temizel yaptıklarıyla bir partinin adamı olmak yerine; ülkenin insanı olmayı tercih etmiştir. Kararlı tutumu, elastiki yönetimi ve yapıcı kararları ile Temizel içimizden, kendimizden biri olmuştu. Bizde "çalıyı dolaşmak" gibi kolaycı bir yol hakimdir. Diğer bir ifade ile "hedefe varabilmekte her yolu mubah sayan" bir anlayış vardır. Temizel'in el attığı yolsuzluklardaki tavizsiz tarzı birilerini rahatsız etmiş olabilir mi? Tıpkı bazı arazilerin tahsisine boyun eğmeyen belediye başkanlarının sorumluluk sahalarını değiştirir gibi, bazı kurumların özerklikleri iptal edilmektedir. Bu yaklaşımın devlet geleneğimize uymadığı gerçeği bir yana, bu işten istifade edecek kişi ve kurumların kimliği diğer yana konmalıdır. Böyle bir tasnif yapıldığında kimlerin Derviş'in arkasına sığındığı kolayca anlaşılacaktır. Pratikte hiçbir siyasi sorumluluğu ve siyasi bağımlılığı olmayan bir kimsenin siyasi kararlarda söz sahibi olmasının sakıncaları görülecektir. Türkiye'nin problemleri bu tür geçici tedbirlerle çözümlenemez. Dikkat edilirse muhalefeti devre dışı bırakmaya yönelik bu tercihte, hiç kimseye danışılmamıştır. Cumhurbaşkanlığı makamının da psikilojik baskı altında tutulduğu bir dönemde emrivâki yapılmıştır. Bu emrivâkiye hiç kimse sesini çıkartmazken Temizel ciddi bir devlet adamlığı sergileyerek 'istifa' etmiştir. Aslında hükümetin yapması gerekenleri bürokratlar üstlenmiş, ancak siyasi sorumluluk taşıyanlar sessiz kalmışlardır. Büyük bir 'rant'ın paylaşılmasından el çekmek zordur. İktidar koltuğunu ele geçirenlerin bu son şansı olduğundan hareketle davranışları normaldir. Bakalım milletin asılları buna nasıl cevap vereceklerdir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.