Krediler ve itibar

A -
A +

Ekonomiden sorumlu yetkililerimiz dört dönüyor. Seyahatin biri bitmeden diğeri başlıyor... Hedef: Üç-beş kuruşluk kredi bularak problemleri ileri bir tarihe erteleyebilmek. Kredi bulabilmek gerçekten de itibar ve güven gerektiriyor. Doğrudur! Ancak herşeyin bir sınırı olduğu gibi, borçlanmanın da bir sınırı vardır. Zannımızca Türkiye kredi ve borç bulmakta sınırlarını zorluyor... Bu zorlama sebebiyle de ortaya konulan hiçbir ekonomik tedbir hedefine varmıyor, varamıyor. Dikkat edilirse Türkiye rekabet gücü açısından her geçen gün gerilere gitmektedir. Her yıl iki-üç basamak geriye giden Türkiye'nin rekabet gücü; başarısız olunduğunun hem göstergesi, hem de sonucudur. Koalisyon ortaklarının her vesile ile gündeme getirdikleri başarılı politikalar; uluslararası ölçeklerde başarısızlık sebebi olmaktadır. Gerçi dünya çapında görünmeyen fakat hissedilen bir ekonomik krizden bahsedilmektedir. Ancak etkileri Türkiye kadar güçlü hissedilen ve yıkıcı sonuçlar veren ölçülerde değildir. Para değeri ve rekabet gücü açısından Türkiye gün be gün kötüye gitmektedir. Bu kötüye gidişin bir sebebi olmalıdır. Hükümet bu sebeplere eğilmediğinden iki yakamız bir araya gelememektedir. Paranın ucunun görünmesi ve/veya Türkiye'ye kredi olarak girmesi, geçici rahatlama sağlamış olsa dahi; problemlerimize çözüm olmayacaktır. 'IMF' zamana oynayarak Türkiye'yi yormakta bıktırmaktadır. İki yıl önce gelmesi gereken krediler halen gelmiş değildir. Kaldı ki; iki yıl önceki durumumuz bundan (bugünkünden) çok daha iyiydi... Türkiye çıkmaz sokaklara doğru itilmektedir. Uluslararası para ve kredi kuruluşlarının sessizliğine benzer bir sessizlik de Avrupa Birliği'nde görülmektedir. Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden resmen talep ettiği üç yüz milyon Euro'luk meblağla ilgili sessizlik sürüyor. Buradan da anlaşılacağı üzere Türkiye uluslararası bir kumpasın içine düşmek üzeredir. G-7 ülkelerinin de devreye sokulması bu kumpasın göstergesidir. Aslında 'IMF' uluslararası para ve kredi işlemlerinde tek başına yetkilidir. Buna rağmen kredilerin zamana bırakılması, 'AB' ve 'G-7' ülkelerinin oyuna dahil edilmeleri açık bir çıvgar işaretidir. Sözde kalan çeşitli desteklerin, kuru vaatlerin bize hiçbir faydası yoktur. Olsa bile kredilerin faizleri ile geri dönüşleri ileride daha büyük krizlere yol açacaktır. Umarız zaman bizi haklı çıkartmaz! Ancak çıkartırsa bunun sorumlusu kim olacaktır? Malum ya koalisyon hükümeti ekonomiyi taşeron bakanlara ihale etti bile...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.