Kurultay'ın ardından

A -
A +

Hafta sonunda gazeteniz TÜRKİYE'nin büyük bir dikkatle izleyip, sizlere aktardığı Türk Federasyonu Kurultayı'nı dolu dolu yaşadık. Avrupa'nın göbeğinde Türklük aşkı ile yanan demir bilekli, çelik yürekli insanları ağırladık. Şimdi bir vakıa olarak önümüzde duran bu kalabalıkların, nasıl bir emek, nasıl bir feragat ve nasıl bir ince işçilikle oluştuğunun farkında mıyız? Zannetmiyoruz! Alın teri, emek ve gözyaşının; haddi hesabı olmayan yokluk günleri gerilerde kaldı... Şimdi yönetimde olmak, bütün müktesebatın da sahibi olmayı gerektiriyor... Ölü toprağı serpilmiş bir toplumu derleyip toparlamak ve Avrupa kamuoyuna takdim edebilmek az iş değildir. Ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti sevdalıları kolayca oluşmadı bu coğrafyada... Yağmur sonrası açan güneş altında, Hüda-i Nâbit mantarlar gibi algılanan; bu ehil insanlar, bu ehil kadrolar; büyük bir gayret, cehd ve fedakârlıkla oluştu. Ahde vefa; Müslüman Türk'ün hamurunda olması gereken bir haslettir. Müslüman Türk'ün olmazsa olmaz özelliğidir. Bir önceki temeli ve temelin üzerindeki tuğlayı yok sayarak eser oluşturulmaz. Her yeni tuğlanın bir eski tuğlaya muhtaç olduğu ve onun üzerinde mana ifade ettiği, irtifa kazandığı bilinmelidir. Şimdi yeni yüzler, yeni çehreler ve yeni tuğlalar oluşturulmaya çalışılırken; Türk'ün ortak kimlik ve özelliklerini inkâra kalkışmak, kabul edilebilir bir davranış olamaz. Bizi biz yapan, bizi bugünlere izzet ve şerefle getiren; belli, denenmiş, kabul görmüş, imbikten süzülmüş değerleri reddeden bir anlayışı kabul ve ibrâ edebilir miyiz? Bugün Avrupa'daki Türk varlığını dün ile kıyaslayanlar yanılır, hataya düşerler!.. Türkiye'yi düze çıkartabilecek kadrolara ve maddi, manevi birikime sahip olan Avrupa Türklüğü; iki üç slogan, birkaç Türkü eşliğinde tempo tutularak uyutulamaz! Davayı çelik bilekleri ve kor yürekleri ile Ergenekon'dan Avrupa içlerine kadar taşıyan; alperenlerin dedekorkutların ihmal edildiği bir anlayışla uzaklara, yeni ufuklara yelken açılamaz. Gönül isterdi ki bu kurultay dargınları barıştıran, küskünleri kazandıran, ozanları konuşturan bir kurultay olsaydı... Gönül isterdi ki bu kurultay başbuğları, şehitleri, gazileri hatırlayıp hatırlatıp coşturan bir kurultay olsaydı... Yine gönül isterdi ki; bu kurultay, yönetimde değil, iktidarda bir ülkücü hareketin ve kadroların kurultayı olabilseydi... 'Balta'ya sitemi nedendir 'Orman'ın? Herhalde 'Sapın'daki benzerlikten! Bilmem haksız mıyız?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.