Revizyon dedikleri...

A -
A +

Eskiden hükümet 'jeep'lerinin garnizon duvarlarına çarpması modaydı... Şimdilerde ise hükümetlerin kriz çıkartmaları moda oldu. Bu modanın milletimize nelere mâlolduğu gün geçtikçe daha da iyi anlaşılmaktadır. Umarız bu maliyetin farkına varabilecek bir maliyemiz olur da, hükümetin pişkin tavrını törpüler. Buraya nereden gelindi? Önce 'Yirmisekiz Şubat'la birlikte başlatılan subjektif değerlendirmeler var. Sonrasında eşitlik ilkelerini bozan bir seçimle parlamento aritmetiği karıştı... Açıkçası 'DSP' haketmediği bir oy oranı ile birinci parti oldu. Diğer taraftan 'MHP'nin acemiliği de işe karışınca; hükümetin teşkil tarzı ülke ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak kaldı. 'IMF', bu hükümetin ayıbı sayılamaz. Çünkü ilk defa gelmiyor. Bu görüşmeler 'onaltıncı'sı... Buna rağmen dirayetli bir hükümetin yapabileceği çok şeyler vardı. İşte hükümetin sorumluluğu, sergilediği teslimiyetçi tavırdan kaynaklanmaktadır. Acemilik, yetersizlik veya samimiyetten kaynaklanan böyle bir teslimiyetçiliği de kabul etsek; istikrar programında ısrarı aşan ve inada dönüşen tavırlara ne demeli?.. Türkiye'nin tek problemini enflasyon zannetmek yanlışlığına düşen hükümet; diğer alanları ve problemleri kendi başına (başıboşluğa) terketti... Yolsuzluk ve usulsüzlüklerle mücadele bir hükümet tavrı olmaktan çok uzak, sadece bakanların şahısları ile sınırlı kaldı. Hatta burada tekrarlanmakta yarar görmediğimiz pis kokular sebebiyle hükümet de töhmet altında kalmıştır. Şimdi gelelim revizyon meselesine! Halen mevcut aritmetik yapı ve seçilmiş parlamenterler yönüyle kabine revizyonu göstermelik olacaktır. Diğer bir ifade ile daha önce saha kenarına aldığımız ekibi şimdi oyuna sürmek gibi bir tutarsızlık sözkonusudur. Açıkçası para, finans ve yönetimi konusunda taze kana, yeni isimlere ihtiyaç vardır. Göstermelik değişiklikler, bürokratları öne süren makyajlar, bu krizi aşmaya yeterli olmayacaktır. Peki ne yapılabilir? Bizce partilerarası diyalog ve uzlaşma ile cumhurbaşkanlığı siçiminde başarılı olmuş yönteme gidilmelidir. Sonrasında ortaya çıkacak olan (parlamento dışı da dahil olmak üzere) kadrolara tam destek verilmelidir. Bizim parti ve politika taassubumuz yoktur. Hatta bu tür bağnazlıkların ülke ve toplumumuza zarar verdiğine inanırız. Sivil asker, parlamenter bürokrat, partili, partisiz her kim uygun görülürse finans sorumluluğunu üstlenerek, desteklenmelidir. Aksi halde kabine revizyonu adı altında yedeklerle sahaya çıkmak gibi bir hata olur ki; bu da bizi iyice bitirir. Umarız liberal ve tarafsız görüşler ve kadrolarla Türkiye kazanır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.