Türkiye'yi kurtarmak!

A -
A +

Kriz sonrası dönemin en revaçta olan işi; ülkeyi kurtarmak... Belli başlı stratejik bir plân, uygulanabilir taktikler ve ulaşılabilir hedefler olmasa da birileri Türkiye'yi kurtarmaya çalışıyor. Bu kurtarma esnasında kurtarılmış bölgeler oluşturulduğunu bile göremeyecek kadar miyop yöneticiler, kapı kapı iane toplamaya çıkan ekonomistler ve statükoyu tenkitle geçmişe sünger çekmeye çalışan politikacılardan geçilmiyor. İşin doğrusu hiç kimse ne yaptığını bilmiyor. Tam bir körebe oyunu içine düşürüldük!.. Türkiye'yi kurtarmak, mevcut köklü müesseselere sahip çıkmakla olur. Dil, din, ülkü ve kültürünü muhafaza edemeyen bir yapı ve organizasyonun kurtuluşa ulaşabilmesi muhaldir. Aklına gelenin yönetmelik çıkartıp iptal ettiği, tarihten ve kültürden bî haber kitlelerin bütün mukaddeslere harp açması ile kurtuluş olabilseydi; Sovyet İmparatorluğu çökmez, Demirperde ülkeleri dağılmazdı... Özelleştirme diye yıllardır yırtınanlar Telekom'un özelleştirilmesinde şapa oturdular. Jeopolitik, strateji ve milli hedefler hakkında zerre bilgisi olmayanlar; horon teperek, marşlar söyleyerek ve sloganlar atarak ülke kurtarıyorlar. Milli hedef ve menfaat düşünce ve kaygıları sadece askere has birşey değildir. Bütün kurum ve kuruluşların bu kaygıyı taşımaları ve hissetmeleri gerekir. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün aylardır haykırıp anlatmaya çalıştığı bu hassasiyeti anlayabilmek için illâ askerin iş'arı mı gerekir? Biz sivil ve resmi bütün kuruluşların harmoni içerisinde çalışmalarını arzularız. Meseleleri parti ve ideoloji taassubuyla çözüme ulaştırmak mümkün değildir. Telekom'daki benzer durum medya için de geçerlidir. Şu veya bu tarzda mevcut olan fiili durum görmezden gelinemez! Ülke ve milletin haber ve bilgi ihtiyacını karşılayan televizyon, gazete ve haber ajanslarının sundukları hizmetler küçümsenmemelidir. Hele yayınları ve yayımlarıyla senelerce hizmet vermiş medya kuruluşlarını düşman gibi görmek; ülke ve milletimizin milli menfaatlerine ulaşma araçlarını kadükleştirir. Toplumdaki sapma ve kırılmalarda medyanın da olumsuz etkileri vardır. Ancak medyayı bütünüyle itham etmek yanlıştır. Televole kültürüne hayır! derken, bizler gerçek kültürü yansıtmaya çalışan kuruluşlara destek vermekte miyiz? Bugün orta yolda, aşırılıklara kaçmadan haber, bilgi, eğlence ve eğitimi bir arada yürütmeye çalışan kurumlara sahip çıkılmazsa; yarın dövünmenin faydası olmaz. Bize yapıp yapmayacaklarımızı illâ içerden ve/veya dışardan birilerinin söylemesi mi gerekir? Suflörlere değil, fikir üreten gerçek beyinlere ne kadar muhtaç olduğumuz şimdi daha iyi anlaşılıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.