Türkler ve terbiye...

A -
A +

Çok çeşitli ve çok değişik coğrafyaları yurt edinen Türkler terbiye ve uyum konusunda hayli mesafe almışlardır. Değişik din, ırk ve kültürlerin biraraya getirilmesi ve birlikte yaşatılması konusunda Müslüman Türk'ün ulaştığı noktaya hâlâ gıpta edilmektedir. Kültürel çatışmaları uzlaşmaya, dini farklılıkları yumuşamaya, fikri ayrılıkları da ortak bir noktada buluşturmaya dönük çalışmalar Osmanlı'dan önce de mevcuttu. Selçuklular ve Karahanlılar'ın bulundukları coğrafyayı mamur etmelerindeki sır budur. Rum, Ermeni, Yahudi, Arap, Fars ve Türk'ü birarada tutan hiç şüphesiz Türk'ün terbiyesidir. Ancak açıkça ifade etmek gerekir ki; "Allah (C.C.) korkusu olmaksızın, mâşeri ve medeni terbiye olmaz" Bu veciz sözden hareketle Türk'ün terbiyesinde saklı olan Allah (C.C.) korkusundan, kul hakkından ve ahiret inancından kopmamak gerekir. Mecelle'nin ikinci maddesinde yer alan bir hükümle devam edelim... "Bir işten maksat ne ise; hüküm de ona göre verilir!" Müslüman Türk'ün çeşitli ve değişik topraklara akmasının maksadı "Kuru bir ekmek ve boş bir cihangirlik sevdası" değildir. Türk'ün fetihlerinde esas hedef medeniyetin tebliğ ve tesisidir. Bu gayretlerin karşılığında hasıl olan maddi faydayı inkâr etmiyoruz. Ancak esas hedef manevi haz ve fayda olunca arkası, yani maddiyat kendiliğinden gelmektedir. Bilindiği gibi Büyük Hun İmparatorluğu da taa İtalya içlerine kadar ulaşmıştı... Buna rağmen Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları gibi kalıcı olmamalarının sebebi manevi boyut eksikliğidir. Adalet ve eşitlik herhalde Allah (C.C.) korkusunun bir sonucu olmaktadır. Yirmibirinci yüzyılda Türk Dünyası yine ataktadır. Doğudan batıya, yani Yemen'den Belgrad'a kadar her yer Türk'ün coğrafyası ve vatanı haline gelmiştir. Şayet maddi güç ve dinamizmimize manevi güç unsurlarını ekleyemezsek, hiçbir yerde kalıcı olmamız söz konusu değildir. Türk'ün yaradılış özellikleri ve İslâmiyet'in kazandırdığı ulvi derinlik birleşince medeniyet ve hakimiyet kaçınılmazdır. Sabır, tahammül, teenni, adalet, iyilik ve hoşgörü Müslüman Türk'ün terbiyesi ile mükemmele ulaşmaktadır. Bugün ülkemizde ve dünyada estirilen farklı rüzgarlara ve fikirlere itibar edilmemeli, kazanılan milli ve ahlâki değerlerden vazgeçilmemelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.