Yorumsuz!

*(İsmi bizde mahfuz genç bir okuyucumuzun Türkiye'sini size aynen sunuyoruz...) "Sayın Gani; Ben Denizli'de çay ocağında çalışan Sağlık Meslek Lisesi mezunu 19 yaşında bir gencim. Artık bir Türk genci olarak ülkemizin bu gidişine daha fazla tahammül edemeyeceğim. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra düşmanlar ülkemizi işgal ettiğinde bazıları kurtuluşu Amerika'nın ya da İngiltere'nin himayesine girmekte görüyorlardı. Ama Türk halkı Atatürk'ün önderliğinde bir savaşa girişti ve bağımsızlığını kazandı. Bu, kolay da olmadı. Vatanın her tarafı şehit kanıyla ıslandı. Peki şimdi soruyorum: Onlar biz bugün Amerika'dan yönetilelim diye mi, Avrupa'nın bizi aralarına almaları için dediklerini yapalım diye mi kanlarını akıttılar? Ulusal egemenlik milletin mi? Amerika'nın mı? Avrupa'nın mı? Şimdi o şehitlerin sanırım kemikleri sızlıyordur. Nasıl bugünkü durum? Halkın yediği yemekten kısarak ödediği, tüyü bitmedik yetimin hakkı olan vergiler yine halka hizmet olarak döneceği yerde yöneticilerin kendi ya da yakınlarının ceplerine gidiyor. Sadece müteahhit olan bacanağı, eniştesi kazansın diye usulsüz yapılan ihaleler, savrulan trilyonlar vs. Balık baştan kokar. Baştakiler böyle olunca tabii ki en küçük bir belde başkanı, bir muhtar bile devletin parasıyla köşeyi dönmeye çalışıyor. Kötü yönetim dolayısıyla ahlak da hızla çöküşe gidiyor. Hayır! Bence bu vatan bunları haketmiyor. Ben böyle yönetim istemiyorum. Atatürk bu ülkeyi bizlere emanet etti. Şahsen ben gerek yaş, gerek bilgi ve tecrübe yönünden yeterli olsam ortaya çıkar benim gibi düşünen halkın desteğiyle köklü reformlar yapıp Türkiye'yi hak ettiği yere yükseltebilecek bir siyasi parti kurmaya çalışırım. Ama bu ülkede birçok uzman, prof., yetenekli insanlar var. Örneğin siz veyahut da başka 65 milyonun içinde ülkeyi yönetebilecek yetenekte gerçekten dürüst, gerçekten milliyetçi, gerçekten Atatürkçü, gerçekten cesaretli hiç kimse yok mu? Artık biri bu gidişe dur demeyecek mi? Şunu aklımızdan çıkartmayalım: Başka Türkiye yok! Bu biricik Türkiye'mizi de hiçbir yabancı devlete yediremeyiz. Eğer hâlâ 'Bekleyelim, nasıl olsa bir gün düzelir, ülkeyi ben mi kurtaracağım?' diyen varsa, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni okumalarını tavsiye ederim. Lütfen Veysel Bey, bana yardımcı olun. Ne yapalım? Aslında bu yazıyı genel gazetelerde tam sayfa yayınlatmak isterdim. Ancak maddi imkânımız zayıf. İsterseniz köşenizde yayınlayabilirsiniz". Ahh kardeşim. Bizi bize bırakmıyorlar ki... Her yanımız münâfık ve müraî dolu.