‘Yer altı’ zenginliğimiz…

A -
A +

Düzgün itikat ve hâlis niyetle edilen dua, müminin silahıdır.

 

Yazının devamını okuyunca, birileri kalkıp “Bakın, Erdoğan’ın işi duaya kalmış” falan diyebilir… Desinler!

 

Dinle meselesi olduğu aşikâr siyasi figürlerin seçim zamanı türbe türbe, cami cami dolaşmasına bir şey söylemezler oysa.

 

Kim göstermelik, kim samimi el açar; o da bizim işimiz değil.

 

Bildiğimiz bir şey var ki, samimiyetle yapılan duanın sayısız faydası var.

 

En başta tövbeye vesile olur ve nefsi kırar…

 

Dinin temeli de nefse karşı gelmektir.

 

İslam büyükleri, bilinen bilinmeyen her bela ve sıkıntıya karşı dua tavsiye etmiştir...

 

Bu girizgâhı niye yaptım; şimdi oraya geleyim.

 

***

 

Her şey para-pul, makine, bina ve aletler değil…

 

Cenâb-ı Hak razı olsun, Cumhurbaşkanı Erdoğan son 22 yılda ülkemizi ve milletimizi büyük hizmetlere kavuşturdu.

 

Otomobil yapıyor, en ileri teknoloji…

 

Baraj yapıyor, en büyüğü…

 

Uçak yapıyor, en iyisi…

 

Hastane yapıyor, en özeli…

 

Havalimanı yapıyor, dünya gözdesi…

 

Köprü yapıyor, simgeler rekortmeni…

 

İyi bir Müslüman lider olmanın gereğini hakkıyla yerine getiriyor ve başta savaş aletleri olmak üzere, dünyaya parmak ısırtan muazzam başarılara imza atıyor.

 

Hazır ol cenge, ister isen sulh-u salâh.

 

 

 

***

 

Düne kadar “askerimizin ayağında üşütmeyen bot yok” diye üzülürken, kısa sürede geldiğimiz şu noktaya bakın; havada, karada, denizde birbiri ile koordineli, yapay zekâ insansız ordu.

 

Savunmanın yanı sıra ekonomi ve enerji gibi diğer alanlarda da adım adım tam bağımsız bir ülke olma yolunda ilerliyoruz şükürler olsun.

 

Bunun da nişanesi; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, fethin sembolü Ayasofya’yı yeniden özgürlüğüne kavuşturması oldu.

 

Yine Erdoğan gibi bir lidere sahip olduğumuz için, bugün Şam, Baas diktatörlüğünden kurtulup, özgürlüğüne kavuştu.

 

Ne şanslı bir nesiliz…

 

Herkes son yüzyıla bakıyor ama, aslında milletçe asırlar sonra yeniden yükselişe geçtiğimiz bir döneme denk geldik.

 

Bu fırsat iyi değerlendirilmeli, kıymeti iyi bilinmeli.

 

İşte bu devrin kırılma noktası; 2023 seçimleriydi.

 

Bu seçim, sadece bizim değil, gelecek kuşakların da istikbalini belirledi.

 

Türkler yeniden zalim Batı’nın tahakkümü altına mı girecek, yoksa tekrar bir dev olarak mı yükselecek, belli oldu.

 

Prangalarımızdan kurtulduğumuz içindir ki, bugün 40 yıldır mücadele ettiğimiz taşeron terör örgütlerinden kurtulmayı konuşur hâle geldik.

 

Fakat bunlar yetmez, temellerimizi de sağlamlaştırmamız lazım.

 

Hele ki sosyal medya gibi iletişim kanallarının oluşturduğu tehlike ortadayken…

 

Popüler olma hastalığına sürüklenen gençlerimizi korumak amacıyla getirilmesi düşünülen yaş sınırlaması, sadece bizim değil, dünyada pek çok ülkenin gündeminde.

 

Buna tedbir almak, varlığı millî kültürünü korumasına bağlı olan bizim gibi ülkeler için çok ama çok önemli.

 

Millî Eğitim Bakanlığımızın müfredata adabı muaşeret dersi koymak gibi son dönemde yaptığı hamleleri takdir etmekle beraber, bu yapılanlara ilave tavsiyelerim var.

 

Cihanı titreten ceddimizin yolundan eksiksiz gitmeyi ihmal etmemeliyiz.

 

Bu toprağın üstü kadar, altı da kıymetlidir.

 

Hem maddi, hem manevi iklim olarak.

 

En başta bahsettiğim fasla geleyim…

 

Şehitlerimizin kanlarıyla sulanan Anadolu, aynı zamanda peygamberlerin, başta Ebu Eyyub el Ensari (Eyüp Sultan) hazretleri olmak üzere, Eshab-ı kiram efendilerimizin ve büyük İslam âlimlerinin ebedî istirahatgâhıdır.

 

Sancaktar bir milletiz, büyük emanetlere sahibiz.

 

Hakkâri’de Seyyid Taha-yı Hakkâri hazretleri, Van’da Seyyid Fehim Arvasî hazretleri, Bitlis’te Seyyid Gavs-ı Hizanî (Sıbgatullah) hazretleri, Nevşehir’de Hacı Bektaş-ı Veli hazretleri bu coğrafyanın birlik ve beraberliğinin mayasıdır.

 

Daha nice büyükler var bu topraklarda…

 

Ankara Bağlum’da medfun Seyyid Abdülhakim Arvasî hazretleri gibi, Anadolu’yu mayalayan o mübarek zatlar da ziyaretlerde atlanmasın ki, cihanı titretecek bu kutlu yürüyüşte eksik kalmasın.

 

Onlar olmasa, 15 Temmuz işgal gecesi, Taksim’de şarap şişesini elinden atıp, tövbe getirdikten sonra abdestini alarak tankların önüne fırlayacak bir millet olur muyduk?

 

Bu damar, millî silahlarımızın en kıymetlisi.

 

(Bu yazı, önemine binaen, hatırlatma maksatlı 12 Ocak 2023 tarihli makalemizin güncellenmiş tekrarıdır.)

 

 

 

Yücel Koç'un önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mehmet Karakütük12 Ocak 2025 06:47

Bu değerlerimizi hatırlattığınız için sonsuz teşekkürler