İspanya'da Villa var

A -
A +

Şampiyon adayım İspanya'ydı!.. O yüzden, "turu nasıl olsa geçer" deyip, başka bir gözle seyrettim İsveç maçını. Yanılmışım! Luis Aragones beni aldattı. Oysa Vikinglerin yerine İspanya karşısına turnuvanın en flaş ekibi Hollanda'yı koymuş, sonraki turlar üstüne hayaller kurmuştum. *** Diyeceksiniz ki, Hollanda'nın o keyifli ofansif futbolu, İsveç'in fiziğe dayalı defansif oyunuyla kıyaslanır mı? Kıyaslanmaz, elbet... Biri altınsa, diğeri pırlanta ayarında. Tespitim şu, Luis Aragones tecrübeli ama korkak... Öyle sağlamcı ki, 4-1'lik Rusya maçında sahaya sürdüğü 11'le hiç oynamadı. Kazanan takım bozulmaz, tamam! Ama Fabregas gibi gençlere de ilk on birde fırsat tanır insan böyle maçlarda! *** Her neyse!.. İki gole rağmen İspanya - İsveç mücadelesinin ilk yarısı, sarmadı beni. Gerçi, oyunun hakimi İspanya'ydı. İsveç çok adamla savunmadaydı. İdman rahatlığında oynayan İspanyollar geride top çevirerek, Vikinglerin savunmasını açmaya çalıştı. Torres'le golü bulunca, çeyrek final biletini cebine koyduğuna inanıp, buna da gerek duymadı, sakladı kendini. D.Villa'yı bile keyifle seyredemedik. *** Taa ki, İsveç'in H.Larsson ile cesaretlenip, üç kontra atak sonunda Elmander'in şahane ortasında Z.İbrahimoviç ile golü bulduğu ana kadar. Golden sonra İspanya uyandı, İniesta, Xavi ve Silva ile yüklendi, Senna ile şut denemeleri yaptı. Olmadı, olmadı, olmadı. Derken uzatmada büyük yıldız D.Villa sahneye çıktı ve Aragones'ı de İspanya'yı da güldürdü. İşte yıldız farkı bu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.