Medine'nin ilk muâllimi Mus'ab bin Umeyr

Medine'nin ilk muâllimi Mus'ab bin Umeyr
RAMAZAN MAKALE 2012 Haberleri

Akabe'de biat eden Medineli sayısı ilk yıl altıdır, sonraki yıl on iki olur. Mus'ab bin Umeyr gittiğinde Medineli Müslümanlar parmakla sayılmaktadır daha... İki sene sonra hiçbir ev kalmaz ki içinde Kur'an-ı kerim okunmuyor olsun. Münevver belde kıpır kıpırdır, Server-i âlemi kucaklamaya hazırlanmaktadır...

M. SAİD ARVAS yazıyor
msarvas@ihlas.net.tr


Bi'setin 11. senesi... Gece sabaha akmakta!
Efendimiz (Sallallahü âleyhi ve sellem) bir hac dönemi Akabe'de (Cemarat civarında) İslâmiyetle şereflenen altı Medineli ile buluşurlar. Sohbet eder ve seneye tekrar görüşmek üzere sözleşirler.
Bir sonraki sene 12 kişi (Es'ad bin Zürâre, Avf bin Hâris, Muâz bin Hâris, Râfî' bin Mâlik, Zekvan bin Kays, Ubâde bin Sâmit, Yezid bin Sa'lebe, Abbas bin Ubâde, Kutbe bin Âmir, Ukbe bin Âmir, Uveym bin Sâîde ve Ebü'l-Heysem Mâlik bin Teyyihân radıyallahu anhüm) gelir ve Efendimize biatta bulunurlar.
Resül-i Ekrem onlardan "Allahü tealaya şerik koşmamalarını, hırsızlık yapmamalarını, zinaya yaklaşmamalarını, çocuklarını öldürmemelerini, iftirâ etmemelerini, hayırlı işe karşı çıkmamalarını ister". Ve bir anlaşma akt ederler, buna göre sıkıntılı anlarda birbirlerinin yanlarında olacak ve neşelerini sevinçlerini de paylaşacaklardır. İtaat edecek, sadık olacaklardır.
Medineli Müslümanlar yurtlarına döner tebliğe başlar. Halk büyük bir ilgi ile dinler, sorular sorar. Hal böyle olunca bir "Kur'ân muallimine" ihtiyaç duyarlar. Efendimiz Habeşistan hicretinden yeni dönen bir genci (Mus'ab bin Umeyr) münevver beldeye yollar.
Medine'nin iklimi mutedil, toprağı münbit, ahalisi munistir.
Genç muallim Esad bin Zürare'nin evini medreseye çevirir, kimine elif be öğretir, kimine tefsir, hadis belletir. Zengin fakir ayırmaz, her yaştan ve her sınıftan insanla bir araya gelir. Sayıları katlana katlana artar ve çatı altına sığmaz olurlar. İşte bu kıpırtı Medineli idarecilerin gözünden kaçmaz.
O gün Benî Zafer'in bostanında, (Merak kuyusu başında) oturmuş sohbet etmektedirler. Medine emirlerinden Üseyd bin Hudayr çıkagelir. Mızrağını hiddetle yere saplar.
"Siz, burada ne arıyorsunuz? İçimizden bazı zâif kimseleri aldatıp azdırmak mı istiyorsunuz! Derhal şehri terkedin!"
Mus'ab nezaketle mukabele eder. "Ama bizi tanımıyorsunuz ki daha? Oturun dinleyin, kararı sonra verin."
Mus'ab radıyallahu anh kısaca İslâmiyeti anlatır ve Kur'ân-ı Kerim okurlar.
Üseyd çok etkilenir, kendisini tutamayıp sorar "Bu dine girmek için ne yapmak lâzım?"
Kolaydır, anlatırlar.
Şimdi ne edip etmeli Sa'd bin Muaz'ı kazanmalıdırlar. Eğer o da aralarına katılırsa müminler çok ferahlar.
Useyd, Sa'd'ın yanına döner. Arkadaşı "ne o" diye gürler, "gelişin, gidişine benzemiyor! Biz seni niçin yolladık, sen ne oldun geldin?"
- Beni tanır ve güvenirsin değil mi?
- Elbette, nasıl sevdiğimi bilirsin.
- Öyleyse dostluğumuzun hatırına bir şey isteyeceğim. Gel şu genci bir dinle. Adaletinle tanınıyorsun güya, ne söylediğini bilmeden düşmanlık edemezsin ona.
Sa'd bin Muaz insaf sahibidir, Useyd'e hak verir.
Mus'ab bin Umeyr'e ilk görüşte içi ısınır. Zira kendisi için bir şey istemez, başkalarının saadeti için çırpınır. Kaldı ki ilmi vardır, eski kavimlerden, geçmiş peygamberlerden ibretli kıssalar anlatır. Bunları şimdiye kadar duymamıştır.
Ve Hazret-i Mus'ab, Zuhruf Sûresinin baş kısmından okuyunca...
Müslüman olur oracıkta.
Sa'd bin Muaz'ın derhal kabilesini (Benî Abdü'l-Eşhel) toplar. Bir taşın üstüne çıkıp sorar. "Ey kavmim beni nasıl bilirsiniz?"
- İyi biliriz.
- Sözümü dinler misiniz?
- Dinleriz!
Sa'd (radıyallahu anh) "öyleyse" der, "benim gibi Allah'a ve Resulüne iman edin. Putperestlikte inat edenler bir daha yanıma gelmesinler!"
Bu nasıl bir bağlılıktır bilinmez? Tek fire verilmez.
İslâmiyet Medine'de hızla yayılır. Öyle ki, Evs ve Hazreç kabileleri içinde İslâm nûru ile aydınlanmayan ev kalmaz.
Bir sene sonra Akabe'ye 75 mümin gider, Efendimize biat eder.
Medine artık Server-i kainatı beklemektedir. Medineliler "kendimizi, evladımızı, hanımlarımızı esirgeyip koruduğumuz şeylerden sizi de koruyacağız" derler.
Sadece Efendimizi değil, arkadaşlarını da davet ederler ki, evlerini, bahçelerini, mallarını paylaşacak, Kureyş saldırılarına göğüs gereceklerdir. İslam müesseselerini kuracak, devletleşeceklerdir.
Hasılı Akabe önemli bir eşiktir.
Hatıralara saygısı ile tanınan ecdadımız "Akabe biatını" o mevkiye yaptırdığı sade mütevazı bir mescid ile yaşatır.
Hac ve umre dönemlerinde milyonlarca mümin, Akabe mescidini ziyarete gelir ve bir şekilde Aleyhisselatü vesselâm Efendimize biat ederler...

gt; gt; gt; ZİYARET EDİNİZ! SELAM VERİNİZ!
Bunları (Uhud şehitlerini) ziyaret ediniz. Kendilerine selâm veriniz. Allah'a yemin ederim ki kim bu aziz şehitlere selâm verirse kıyamette mukabele görecektir.
(Hadis-i Şerif)

gt; gt; gt; MUS'ABLAR BİLALLER!
Hac ve umreye giden ziyaretçiler annelerinin kucaklarında babalarının omuzlarında yüzlerce minik mümin görecekler... Adlarını sorun "Bilal, Mus'ab, Sümeyye" diyecekler...


; gt; gt; gt; GÖZLER ÜZERİNDEYDİ
Efendimize en çok o benzerdi...

Mus'ab anasının babasının üstüne titrediği bir gençtir. Gözleri iri iri, saçları lüle lüledir. Ailesi hayli zengindir, dünya nimetleri önüne serilir. En asil atlara Mus'ab biner, en kıymetli kılıçları Mus'ab kuşanır, şıktır, zariftir. Pelerini omzuna attı mı emirleri imrendirir. Geçtiği sokaklarda mandallar tıkırdar, sürgüler çekilir, kapı ardlarında genç kızlar belirir. Ancak...
Ancak o bunlara talip değildir. Bu malın, bu paranın, bu itibarın birilerinin kanına terine mal olduğunu bilir. Zalim yöneticilerden, put tacirlerinden, falcılardan, büyücülerden iğrenir.
Günlerden birinde ayakları onu Dar-ül Erkâm'a getirir. İçeri girer ve âlemlerin Efendisi'nin sohbetinde umduklarına erişir.
Kuşlar gibi hafifler, bu neşeyi ailesi ile paylaşmak ister. Ancak ebeveyni tepki gösterir. Daha düne kadar üzerine titredikleri Mus'ab'ı hırpalarlar.
"Sen koskoca Rabiaoğullarının vârisisin" diye haykırırlar, "yarın Mekke'ye emir olacaksın. Önün açık, istikbalin parlak ama Abdullah'ın yetimine bağlanırsan..."
Mus'ab'ı (Radıyallahü anh), Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) sohbetlerinden ayırabilmek için ellerinden geleni yapar, muvaffak olamazlar. Gül yüzlü genci gün görmez dehlizlere kapar, aç ve susuz bırakırlar.
Efendimiz ona kıyamaz, Habeşistan cihetini gösterir, hicreti işaret buyururlar.
Hazret-i Mus'ab Necaşi'nin ülkesinde rahattır. Evi, işi, parası vardır. Lâkin Efendimizin nurlu siması gözünden gitmez, sesi kulaklarında çınlar. Dar-ül Erkâm sohbetlerini hatırladıkça burnunun direği sızlar.
Hasret dayanılmaz olunca yola çıkar. Soluk soluğa Mükerrem Belde'ye varır. Server-i Kâinat onu etekleri ipliklenmiş ucuz bir esvap ile görünce çok duygulanır. Hazret-i Ali'ye dönüp "Kalbini Allahü teâlânın nurlandırdığı şu kimseye bakın. Anne ve babası ona en iyi yiyecek ve içecekleri veriyordu. Allah ve Resulünün sevgisi bu hale getirdi" buyururlar.
Hicretin akabinde Efendimiz Mus'ab'la Halid bin Zeyd'i (Eyyub sultan) kardeş ilan ederler. İkisi birlikte seriyelere çıkar, Bedr'de omuz omuza vuruşurlar.
Mus'ab bin Umeyr sancaktar olarak katıldığı Uhud'da şehadet şerbetini yudumlar. Sancağı elinden melekler alır Efendimize ulaştırırlar.
Server-i Kâinat Mus'ab'ın nurlu naaşına yaşlı gözlerle bakar ve "Mekke'de senden güzel giyinen yoktu" buyururlar, "Şimdi başın tozlu ve üzerinde sadece bir hırka var."
Hırkayı ayaklarına çekerler başı açılır, başına çekerler ayakları. Dizinden altını neyle örterler biliyor musunuz? İzhir denilen otlarla!
Savaş bitince Sultan-ı Enbiya başına gelir "Müminlerden öyle yiğitler vardır ki onlar Allah'a verdikleri sözde sadık kaldılar..." mealindeki ayet-i kerimeyi okurlar. "Allahın Resulü de şahittir ki kıyamet günü şehit olarak haşr olunacaksınız"
Uhud'u bilhassa akşamları ziyaret edin. Güneş batınca.
Adı konmadık bir sükunet hissedeceksiniz ve ıtırlı bir hava.
Şehid kokusu hangi kelimeyle anlatılabilir ki?
Gidin, hak vereceksiniz bana.

gt; YARIN: UHUD!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...