Abdüllatif Uyan

Anadolu'da yetişen evliyadan Mecdüddin Îsa hazretleri rahmetullahi aleyh, bir gece rüya gördü.

Halife Harun Reşid, İmâm-ı Mâlik hazretlerinden, her gün evine gelip oğulları Emin ile Me'mun'a ders vermesini istedi.

Mâlik bin Enes (rahmetullahi aleyh), bir gün mescide geldi.

Mâliki Mezhebinin kurucusu olan Mâlik bin Enes (rahmetullahi aleyh), dokuz yüz âlimle sohbet etti. Yüz bin hadîs-i şerifi yazdı. On yedi yaşındayken ders vermeye başladı. Dersinde bulunanlar, hocalarının derslerinde bulunanlardan daha çoktu.

Zamanın devlet adamlarından Ebül Fadl adında biri, bir gün Ebu İshak Kazeruni hazretlerini ziyarete gitti. Şeyh hazretleri, ona “Şarabı bırak, tövbe et!” diye nasihat etti.

Ebu İshak Kazeruni hazretlerinin zamanında, Basra'da Yahya bin Hasan adında bir mescit imamı vardı.

“Kazeruni” diye meşhur olan Şeyh Ebu İshak hazretleri zamanında mücahitler, Rumlarla savaşırken zor durumda kalmışlardı.

Büyük âlim, veli ve mücahit İbrahim bin Şehriyar hazretleri, “Kazeruni” ismiyle meşhur oldu.

Bir defasında Timur Şah hastalandı.

Kayyum-i cihan Muhammed Seyfullah hazretleri bir gün abdest aldı.

Fakir bir adam oltayla “balık” tutuyordu bir gün. Padişah da oradan geçiyordu. Bu garibe; “Oltana ilk takılan şey ne olursa, sana onun ağırlığınca ‘altın’ vereceğim” dedi.

İbrahim Gülşeni hazretlerinin oğlu Ahmed Hayali, babasından otuz yedi sene sonra vefat etti... İbrahim Gülşeni'nin türbesine defnedildi.

Sultan Hasan'ın devlet adamlarından “iki kişi” İbrahim Gülşeni hazretlerini ziyarete geldiler.

Tâbiinin büyüklerinden Kâsım bin Muhammed hazretleri, fıkıh ilminde de yüksek bir âlimdi.

Tâbiinin büyüklerinden Kâsım bin Muhammed (rahmetullahi aleyh), çok alçak gönüllü idi.

Vaktiyle iyi kalpli biri, çıkar evinden.

Kayyum-i Zaman Muhammed Sıbgatullah hazretlerini çok seven bir kimse, ağır bir hastalığa yakalanmıştı.

Kayyum-i Zaman Muhammed Sıbgatullah hazretleri henüz gençken babası Muhammed Masum hazretleri hacca gidiyordu...

Kayyum-i Zaman'ın halifelerinden Sufi Abdüllatif-i Kabili anlatır:

Kayyum-i Zaman hazretlerinin muhlis talebelerinden olan “Gülendam” isimli bir zat şöyle anlatır: