Ahmet Demirbaş

İbrahim aleyhisselamın misâfirperverliği ve cömertliği dillerde dolaşırdı. Misâfir olmayınca yemek yemez, bir misâfir bulmak için çok uzaklara giderdi...

Yusuf-i Hemedani buyurdu ki: "İslâm âlimlerinin ve kıymetli rehberlerin azalıp yok olduğu zaman, her gün o büyüklerin yazdığı kitapları okuyunuz!"

Bir ramazan günü idi. Müslüman mahallesinde oturmakta olan bir Mecusi'nin çocuğu, Müslümanların arasında ekmek yiyordu. Hemen babası, çocuğun bu halini fark etti!..

Ebu Ali Farmedi, bir gün kalemini mürekkep hokkasına batırıp çıkardı. Bembeyaz çıktı. Üç defa denedi, her defasında mürekkep beyaz çıkıyordu!..

Humuslular Hazreti Ömer'in isteği üzerine fakirlerin listesini yapıp gönderirler kendisine. Fakat o da ne? İlk sıraya valinin adını yazmışlardır!..

Sultan Mahmud, Harkanî hazretlerinden nasihat isteyince buyurdu ki: "Günahlardan sakın, namazını cemaatle kıl, cömert ol, Allahü teâlânın yarattıklarına şefkat göster!"

Toplumdaki bütün geçimsizlik ve sıkıntıların kaynağında kibir vardır. Peygamber efendimiz "Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez" buyurdu...

Bayezid-i Bistami, çocukken bir gün cami avlusunda oynuyordu. Şakik-i Belhi hazretleri "Bu çocuk büyüyünce zamanının en büyük velîsi olacak" buyurdu.

Zamanın Sultanı vezirine dedi ki: "İmam-ı Cafer'i buraya getir! Onu öldürmek istiyorum!" Vezir, hükümdarı ikna edemedi ve gidip onu getirdi...

"Kıyamet gününde azaptan kurtulmak istiyorsan, Müslümanların yaşlılarını baban yerine koy, gençlerini kardeş kabul eyle, çocukları kendi çocukların gibi düşün!"

Kirman pâdişâhının oğlu Şâh Şücâ'nın evlenme yaşına gelmiş güzel ve ihlaslı bir kızı vardı. Kirman valileri ona talipti. Şah onlardan üç gün mühlet istedi…

Silsile-i aliyye'nin üçüncüsü olan Kasım bin Muhammed hazretleri, kendilerine "Fukaha-i seb'a" adı verilen yedi büyük âlimden biridir...

Selmân-ı Fârîsî, bir hanım ile evlenmişti. Eve geldiği zaman duvarda süs eşyâları gördü. Bunların Kâbe'ye yakışacağını söyleyerek eve girmedi!

Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u fethettikten sonra imparatorluk sarayını gezer. Bir ara mahzene iner ve zindanda yaşlı bir papaza rastlar!..

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, bir gün âniden atının hazırlanmasını ister. Atı hazırlanınca, binip Semerkant'tan süratle çıkar!..

Hazret-i Ali, Yahudi pehlivanı Merhab'a dedi ki: "Anam bana Haydar [Aslan] adını vermiştir! Ben, ormanların heybetlisi aslan gibiyim!"

Karlı soğuk bir kış günü, Behaeddin-i Buhari hazretleri, hocası Seyyid Emir Gilâl hazretlerinin aşkına daha fazla dayanamayıp yollara düşer...

Peygamber efendimiz, Hazret-i Ali'ye bir mesele yüzünden gücendi. Eshabın büyükleri şefaat dilediler, ama Resulullah hiçbirini kabul etmiyordu!

Peygamber "sallallahü aleyhi ve sellem" Efendimizin, vefat ederken son sözü, (Namaza dikkat edin, hanımlarınızı üzmeyin!) olmuştur.

Hazret-i Ali Hasan ve Hüseyin'e dedi ki: "Resul-i Ekrem bir gün (Ömer, Cennet ehlinin ışığı ve İslam'ın nurudur) buyurdu."