Ahmet Demirbaş

Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki: "Yeryüzünde bulunan kuyuların en hayırlısı, zemzem suyunun mübârek kuyusudur."

Eshab-ı kirâmdan, Ebu Ma'lek adında bir tüccar vardı. Bu zat, bir gün ticaret için yola koyulur. Önüne, tepeden tırnağa silahlı bir eşkıya çıkar!

Dahhak bin Kays el-Harici, silahlı adamları ile gelip İmam-ı a'zama şöyle der: "Hakem Olayı'nın uygun olduğunu söylediğin için tövbe ediyor musun?"

Bir hükümdar maiyetiyle gezintiye çıkar. Yaşlı bir adamın bahçesine fidan dikmekle meşgul olduğunu görür. İhtiyarın bu hareketi hoşuna gider...

Nemrud'un ateşi, İbrahim aleyhisselama gülistan olunca, bülbül, gül ağacında nağmeye başladı. Kıyamete kadar, güle muhabbet etti, âşık oldu...

Bir kimse idâma mahkûm olur. Adam "nasıl olsa öldürüleceğim" diye, hükümdar için ağzına gelen hakaret dolu sözleri haykırmaya başlar!..

Akşemseddin hazretleri oğlunu dizine oturtur ve hanımına der ki: "Şuncağızın yetim kalmasına dayanamam. Yoksa çoktan göçerdim şu dünyadan!"

Abdülkadir Geylani hazretlerine "Bu yolda temeli ne üzerine attınız? Hangi ameli esas aldınız da böyle yüksek dereceye ulaştınız?" diye sordular...

Din büyükleri, cömertliği "Parayı, malı, hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan lezzet almak.

Resulullah'ın doğduğu zaman görülen hâlleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da toplanıp anlatırlardı...

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerini sevenlerinden biri, pazarda bir güzel kadın görüp tekrar tekrar bakar! Sonra pişman olur; ancak!..

Bir genç hacca gitmişti. İçinde bin altın olan bir kese bulur. İçinden bir ses "sahibini bul" der. Bir ses de "hayır" der. Nefsiyle mücadeleye başlar!..

İstanbul'un fethinden sonra görevliler Bizans hapishanelerini kontrol ediyorlardı. Bir zindanda üç papaz görüp, Padişahın huzuruna çıkardılar...

"Benim acıklı hâlimi işitenler ders almalı, servetine güvenmemeli ve iktisat yolunu tutmalıdır. Altının, incinin geçmediği zamanlar vardır!"

Musa aleyhisselam zamanında hiç kimsenin sevmediği, günahkâr bir kimse vardı. Bu adam bir gün öldü. Cesedini götürüp çöplüğe attılar!..

İbrahim aleyhisselam ateşe atılacağı zaman, bir karınca, ağzıyla su taşıyor. Mübarek bir zat ona şöyle der: "Sen bu ateşi mi söndüreceksin?"

Resul aleyhisselam Eshabıyla mescidde otururken bir genç gelir ve; "Ey Allah'ın Resulü, ben bir günah işledim, cezamı hemen ver" der...

l. Ahmed Han, bir gün şöyle düşünür: "Boğaz'dan geçip giden gemilerin karşısında heybetiyle dikkatleri çekecek bir câmi ne kadar muhteşem olur!"

Ahmed Yesevî hazretleri bir iftirâya uğramıştı!.. Onlara bir ders vermek istedi ve toplandıkları yere geldi. Elinde ağzı mühürlü bir kutu vardı!..

Endülüs'te ilim ve fen çok ilerlemişti. Her memleketten ilim öğrenmek için Kurtuba'ya gelirlerdi. Avrupa'da ilk tıp fakültesi Kurtuba'ya yapıldı!