Yalnız bırakılmış Ukrayna

A -
A +

5 Kasım 2021 günü Soçi’deki Valdai Kulübü Zirvesi’nde konuşan Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin şöyle demişti:

“Tam 50 yıl evvel Leningrad sokakları bana bir şey öğretmiştir: Kavga kaçınılmazsa, ilk yumruğu sen atacaksın!.."

Putin’in ve genel olarak Rusya’nın 2001’den itibaren benimsediği stratejiyi bu cümlede tecessüm ettirmek mümkün.

Rusya, Türkiye, İran, Çin gibi köklü devlet gelenekleri olan ülkelerde hükûmetler, hatta rejimler değişse dahi bazı kırmızı çizgiler sabit kalıyor. Rusların kırmızı çizgisi de Ukrayna. Hatta öyle ki, “Kırmızı Çizgi” tabirini ilk kez kullanan şair Rudyard Kipling bunu, 1854 yılında gerçekleşen Osmanlı/Rus Harbi’ni anlatan “Tommy” isimli şiirinde yazmıştı...

Bu satırları kaleme aldığım dakikalarda Rus ordusu, Ukrayna’nın doğusunda kalan ve geçtiğimiz gün Rusya tarafından tanınan Donetsk ve Luhansk başta olmak üzere, ülkenin birçok yerini şiddetle vuruyor. Ukrayna’nın başkenti Kiev de balistik füzelerden ve uçak bombalarından nasibini alıyor.

NATO’nun doğuya doğru genişleme stratejisini en başından beri yakından takip eden Rusya, Putin’in, “İlk yumruğuyla” -şimdilik- inisiyatifi eline aldı. Burada dikkat çekici olan, NATO üyelerinin krizin ilk dakikalarından itibaren asla görüş birliğine varamaması. Böyle bir ittifakın güvenilirliği dünyanın her yerinde sorgulanır!..

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada çok çarpıcı bir cümle kurdu:

“NATO artık tavrını belirlemelidir, ne yapacaksa yapmalıdır. Herkes sadece laf yapıyor, iş yapan yok.”

Bir ittifak, en zayıf üyesi kadar güçlüdür. Yüzlerce yıldır değişmeyen bu gerçekliği NATO’nun hâlâ kavrayamamış olması, uluslararası ilişkiler açısından ibretlik bir durum. Evet, Ukrayna NATO üyesi değil fakat NATO’nun Rusya’yı dengede tutma, ufak ufak çevreleme stratejisinin en önemli sacayaklarından biri. Açık konuşmak gerekirse Ukrayna’ya “Gaz verip” ateşin içine atmak, akabinde ateş kusan silahların karşısında yapayalnız bırakmak hepimiz için büyük bir ders!

Almanya’nın dalga geçer gibi, “Şu kadar miğfer vereceğiz” demesi, ABD Başkanı Biden’ın sadece kınama yapacağı toplantısını 4-5 kez ertelemesi ve, “Hiçbir senaryoda Ukrayna’ya asker göndermeyeceğiz” açıklama yapması nereden tutarsanız elinizde kalıyor. Tam bu noktada çarpıcı bir gerçeklikle karşı karşıyayız: Öz savunma gücünü üretemeyen, uluslararası dengelerde hassas mevkide konumlanmayan, önce kendi varlığına ve kaynaklarına güvenmek yerine sadece ittifaklara bel bağlayan ve silahını doldurmadan tetiğe basan ülkeler kaybetmeye mahkûmdurlar...

Biz Türkiye olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini her şartta savunacağız, ayrı mesele. Fakat gözümüzün önünde cereyan eden ve her birimize ayrı mesajlar veren bu çatışmayı, öncesi ve sonrasıyla derinlemesine analiz etmeliyiz...

Ne kadar acı! Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin sosyal medyada yayımladığı videolarda yalnız bırakılmış, ihanete uğradığı hâlde dillendiremeyen, üzgün, küskün bir devlet adamı profili izliyoruz... Aklıma, Kartacalı Hannibal’ı perişan eden fakat müttefiklerine çok güvendiği için bir komployla alaşağı edilip, hayatını sürgünde, yoksulluk içinde noktalayan Afrikalı Scipio’nun mezar taşına yazdırdığı şu sözler geldi:

“Nankör memleketim! Sen, kemiklerime bile sahip olamayacaksın!”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.