Cem Küçük

FETÖ bu, sağı solu hiç belli olmaz! Mutantlaşır, kimlik değiştirir. Kimsenin anlayamayacağı ayak oyunlarıyla her türlü alengirli işi çevirir. Herkesi birbirine düşürür...

Dünya beş aydır Covid-19’la yatıp kalkıyor. Herkesi esir aldı. Ekonomiler can çekişiyor. Amerika’da 46 milyon insan işsiz kaldı. Avrupa’da da çok insan geçim derdinde.

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) ilk aşama sınavı Temel YeterlilikTesti’nde şarkıcı Mabel Matiz’in bir şarkısının yer aldığı bir soru sorulmuş. Bunun üzerine bazı vatandaşlar itirazlarda bulunmuşlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan iki gün önce sosyal medyanın bir düzene sokulmasını şart koştu. Peşinden MHP lideri Bahçeli de sosyal medyayla ilgili düzenleme çıkana kadar hesaplarını askıya alacağını söyledi.

Dün “Günaydın Türkiye” programını yaparken arada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son dakika haberi girdi. Bakan Soylu “Bataklık Operasyonu”ndan bahsetti ve bunun cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonu olduğunu söyledi...

Ankara kulislerinde sürekli konuşulan ve merak edilen konulardan biri "kabine değişecek mi?" sorusudur. “Erdoğan bir aya kadar bütün kabineyi değiştiriyor” diyen de var “Erdoğan kabinede üç beş değişiklik yapacak” diyen de...

Batı dünyası yakın ya da uzak geçmişte yaşadığı her olayın filmini çekiyor, kitabını yazıyor. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. O yüzden edebî eserler geçmişi takip etmede önemli bir işlev görüyor.

Hangi partinin yaptığına bakmaksızın iyiye iyi, kötüye kötü demek lazım. Hakkaniyetli olmak bir gazeteci için elzemdir. Önce Meclis'i, sonra AK Parti ve MHP’yi tebrik ediyorum.

Amerika’nın Ulusal Güvenlik eski Danışmanı John Bolton'un, Başkan Donald Trump yönetimindeki Beyaz Saray'da geçirdiği 17 ayı anlattığı "Olayın Olduğu Oda" (The Room Where It Happened) kitabı yayınlandı.

Geçen hafta PKK'nın siyasi temsilcisi Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Hanım'a Vedat Muti adında biri hakaret etti. Çok terbiyesizce bir sözdü bu. Herkes de kınadı. O küfürlerin âlâsı hemen her gün başta Tayyip Erdoğan olmak üzere herkese ediliyor...

Geçen hafta Vedat Muti isimli biri, Başak Demirtaş'a hakaret etmişti. Meğer bu Muti'nin ilk hakareti değilmiş. Geçtiğimiz ocak ayında da Başak Hanım'a hakaret etmiş.

Koronavirüsle mücadelede dünya büyük bir sınavdan geçiyor. İtalya, İspanya, İngiltere büyük hasarla atlatıyorlar. Hâlâ ölümler var, vaka sayıları azalsa da devam ediyor...

​Hatırlarsanız daha önce bazı FETÖ’cüler evlerde yakalanmışlardı... 7 Şubat’ın avukatı Sadrettin Sarıkaya Başakşehir’de yakalanmıştı. Güvenlik bürokrasisinin dediğine göre hâlâ "gaybûbet evleri"nde saklanan FETÖ’cüler var. Onlardan biri de Orhan Karakuş’tu. Kimdi bu Karakuş?

İki gün önce Emniyet’te bazı değişiklikler oldu. Yıllardır İstanbul’da başarıyla görevini yürüten Mustafa Çalışkan’ın yerine Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş atandı.

Benim medyaya girme sebeplerimden bir tanesi milliyetçi ve muhafazakâr kesimin tartışma programlarında karşı taraftan yediği 'dayak'tı! En haklı oldukları konularda bile ağzını açamıyorlardı. Solcu-CHP’li cenah sazı eline aldı mı dindar-muhafazakâr konuğu sürekli hırpalıyordu. Burada sadece MHP’lileri hariç tutuyorum. Onlar cengâver gibiler.

Dün önemli bir gündü. 17-25 Aralık darbe girişimiyle alakalı İstinaf Mahkemesi, FETÖ’cü sanıklara verilen cezaların tamamını onayladı. 15'i ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere 61 FETÖ’cünün cezası kesinleşmiş oldu. İnsan hafızası çabuk unutuyor ama bu darbe girişimlerini unutmamak lazım. Çünkü yakın tarihte neler yaşandığı bazen gözden kaçabiliyor.

6 Haziran’da Artvin-Yusufeli’de tarihî bir güne tanıklık ettik. 275 metre yüksekliğindeki devasa Yusufeli Barajı’nın 3 milyonuncu metreküp betonu döküldü, ben de Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli’yle birlikte orada bulunarak bu anlara şahit oldum.

Yusufeli’de yükselen sadece beton bloklar değil, ülkemizin yetiştirdiği parlak beyinlerin hayalleridir. Yürekleri Türkiye sevdasıyla çarpan Nihat Özdemir ve Ebru Özdemir gibi iş insanlarımızın gelecek umutlarıdır.

1990’lar medya açısından hareketli yıllardı. Bir yandan ansiklopedi savaşları yaşanır bir yandan rakip gazeteciler birbirleriyle kavga ederdi. Ahlak sıfırdı. Birbirlerinin sesini teybe alıp kaydederlerdi.

Batı’da, Amerika’da hukuk alanında her şey iyi yürüyor diye bir şey yok. Bile bile haksız ceza alan, hak ettiğinden daha fazla ceza alan davaların onlarcası var oralarda...