Bomba farkı

Türkiye, son sekiz ayda 4 büyük terör saldırısıyla sarsıldı. Suruç, Ankara Garı, Sultanahmet ve Merasim Sokak...  Bir de tabii PKK ile mücadele ederken şehit düşen güvenlik güçlerimiz var. 
Acı yaşamadığımız gün neredeyse yok gibi ama derdimizi dünyaya bir türlü anlatamıyoruz. Aslında anlatıyoruz ama onlar anlamak istemiyor. 
Bir örnek vereyim. 28 kişiyi kaybettiğimiz son katliamla ilgili, ertesi gün Batı gazetelerinin hiç birinin kapak sayfasında tek satır göremedik. Oysa, Kasım ayında 127 kişinin öldüğü Paris katliamı gecenin bir saatinde yapılmış, buna rağmen bütün gazetelerimiz gelişmeyi manşete çekmişti. En azından, şehir baskılarında Paris katliamıyla çıkmıştık.
Ankara’daki terör saldırısı akşam 18:31’de yaşandı. O an Londra’da saatler 16:31’i, Paris’te 17:31’i gösteriyordu. Zaman darlığı yoktu. Buna rağmen gelişme iç sayfalarda verildi. Bu bile, onların bize ve Orta Doğu’ya bakış açısını göstermeye yetiyor: “Doğulunun canı can; Batı’da patlamayan bomba da bomba değildir.”

Enver Abi kriterleri

Bu gazetede 
Yalan haber yazılmaz.
Milletin bütünlüğünü bozacak yayın yapılmaz. 
Hiç kimse rencide edilmez.
Ahlâksızlığa yer verilmez.
Sansasyon ve kavgadan daima uzak durulur.
Bid’at ehli ve dinde reformcular yer bulmaz. 
Kendi bildiği doğruları ve değişmeyen ilkeleri vardır gazetenin, ondan asla taviz verilmez.
Bunlar Enver Ağabey kriterleridir...
Onun için bu gazete, 46 yıldır bir Hüdai yolunda suhuletle ilerliyor. İlkelerine sımsıkı sarıldığımız kurucumuz Enver Ağabeyimizi vefat yıl dönümünde rahmetle yâd ediyor, onun yolunda yürümeye çalışıyoruz.

Şecaat arz ederken...

 Cumhuriyet gazetesi “İstanbul’un Ötekileri” başlıklı bir dizi yazı başlattı. Muhabirler, Gazi, 1 Mayıs, Okmeydanı, Gülsuyu, Kanarya, Küçük Armutlu gibi semtlere gitmiş... Buralar, marjinal sol grupların ve DHKP-C’den PKK’ya bütün terör örgütlerinin yuvalandığı yerler. Ama gazete “Solcu, muhalif semtler” diye vermiş.
İç sayfalarda bir başlık dikkatimi çekti: “Zehir tacirinin evi nasıl yakıldı?” Haberin devamı şöyle: “Küçük Armutlu Halk Meclisi, haftada 2 gün toplanıyor. Bir gün dert dinleme, diğeri karar için. Uyuşturucu satıcısının evi, halk meclisinin kararıyla yıkıldı...”
Vay vay vay... Mahalledeki erdeme bakın hele! Savcılar bunu ihbar kabul edip harekete geçmiş midir bilemem ama ortada büyük bir problem var.
Adamlar devlet içinde devlet kurmuş yargılama yapıyor. Cumhuriyet de şecaat arz ederken bunu ifşa ediyor. Daha ne yapsınlar!

Kasıt mı hata mı?

 Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Alman Bild gazetesi için “Mülteci krizi: Merkel’in Türkiye stratejisi çöktü mü?” başlıklı bir makale kaleme aldı. Almanca yayımlanan yazıda Özkök, şu ifadeleri kullandı: “Radikal Kürt partisi PKK, Suriyeli Kürtlerin tarafında Ankara’daki hükümete karşı savaşıyor.” Tamam PKK’nın açılımı “Kürdistan İşçi Partisi” ama ismine bakmayın. Katliamları da ortada parti olmadığı da. Sorumuz şu: Özkök bu ifadeleri kasıtlı mı kullandı, yoksa bir çeviri hatası mı yapıldı? Kasıtlıysa bu, örgütü Batı nezdinde meşrulaştırma çabası değil de nedir?

Kullanma tarihi geçti 
Taraf, tutuklandığında günlerce yayın yaptığı ‘bavulcu’ Mehmet Baransu’nun “içeri”den yazdığı yazılarını yayınlamama kararı almış. Anlaşılan süresi doldu.
Alaska Türkleri!
İki muhabir Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın Ahıska Türkleri sözünü “Alaska Türkleri” diye yazdı. Ayıpladım...

Mal Can’ın yongası
AA yazdı. İddia şu: Can Dündar, MİT Tırlarını yayınlama karşılığında 3.5 milyon lira kazanç elde etmiş. Bu Dündar ile ilgili her şeyi veren bazıları için haber değeri taşımamış olacak ki görmezden geldi! Birçoğu ise gizledi.
Geçmiş olsun
Terör örgütü PKK yine çirkin yüzünü gösterdi ve canı pahasına görev yapan 3 meslektaşımızı kaçırdı. Maksatları siyasi uzantılarıyla birlikte döndürdükleri dolapları engellemek. Ama başaramayacaklar. AA muhabirlerine geçmiş olsun...