‘Sosyal’an medya!

A -
A +
9 ayda 5 büyük terör saldırısıyla sarsıldık. Bunların üçü başkentin göbeğinde yaşandı.
Dünyada terörden bu kadar canı yanıp da ders çıkarmayan başka bir millet var mıdır bilmiyorum. 
Dün akşamki kalleş saldırının ana haber bültenlerinin saatine denk gelmesi tesadüf değildi elbet. Çünkü terörün amacı korku salarak propaganda yapmak.
Medyamız da teröristlerin işini öyle kolaylaştırıyor ki… Ama her seferinde…
Neredeyse bütün haber kanalları yine olay yerine bağlandı. Muhabirler, facia noktasına gidip kendi deyimleriyle "dehşet verici görüntüler" yayınladı. İnternet siteleri ilk görüntüyü vermek için birbiriyle yarıştı. Hele sosyal medya, yine tam bir faciaydı. Twitter yalan yanlış ve eski saldırının görüntüleriyle doluydu. Yanmış bedenler, parçalanmış kol ve bacaklar binlerce kişi tarafından paylaşıldı. Hatta, bir TÜRGEV yurdunun şubat saldırısından sonra öğrencilerine attığı “Kızılay’a gitmeyin’ mesajı yeniymiş gibi verildi. 
Halkın haber alma hakkı kutsal, amenna! Ancak haberin de bir sınırı olmalı… Dehşet verici görüntüler paylaşan ve halkı birbirine düşürmek için yalanlar ortaya atan sosyal medya kullanıcılarına da müeyyide getirilmeli.
 
 
Basında "top on" özür
 
Gazeteci kökenli milletvekili Tuncay Özkan, geçtiğimiz hafta ilginç bir öz eleştiride bulundu ve 2007 yılında Cumhuriyet Mitinglerinde "Köpek, alçak, namussuz, yobaz" diye hakaret ettiği insanlardan özür diledi. Hem de o dönem "Benim kıblem" diye nitelendirdiği Meclis kürsüsünden. Özür dilemek bir olgunluk işareti. Ancak benzer hataları sürekli yaptığı için özür dilemeyi alışkanlık hâline getirenler var, Ertuğrul Özkök gibi... Mahalle baskısına uğradığı için 'yanılmışım' diyenler var, İsmet Berkan gibi. Dün kavga ettikleriyle dost olmak için manevradan özür dileyenler var. Bazı cemaat yazarları gibi... Basında son on yıla damgasını vurmuş özürleri hatırlayalım.
1-Ayakkabıyı biz ters giymişiz: Bu söz Ertuğrul Özkök'e ait. Özkök 20 yıl Hürriyet'i yönetti. Yeni nesil gazeteciler hedef göstermeyi, yok saymayı, askere alkış tutmayı ondan öğrendi. Bu yüzden 'top on' listesinin başında o var. Zaten pişmanlık rekoru da kendisine ait. Kimlerden özür dilemedi ki... Linç kampanyası başlattığı Ahmet Kaya hakkında "Vay şerefsiz" başlığını attığı için hata yaptığını söyledi. Sırf kapısının önüne ayakkabılarını çıkardılar diye Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve başörtülü eşini rencide etti. Yılmaz, başarılı bir dönemin ardından ön yargılarını tarumar edince bu sefer "Meğer o ayakkabıyı biz ters giymişiz. Yanılmışız" diye yazdı. Alelacele okuduğu 30 Ağustos mesajını yanlış anlayıp Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a yüklendi. Ertesi gün özür diledi, kendisine iki gün yazı yazmama cezası verdi. 28 Şubat döneminde "70 yıllık imajımız güme gidiyor", "Gerekirse silah bile kullanırız", "Bu defa işi silahsız kuvvetler halletsin" diyerek irtica bahanesiyle dindarlara karşı askerle birlikte "topyekûn savaş" açtı. Sonra günah çıkarıp "Hatalıydık. O yüzden özürlüyüz, mahcubuz. O geçmişle iftihar etmiyoruz..." diyebildi.
2-Ayarı kaçırmışım: 2010 yılıydı. Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi, hükümetin İkizdere Vadisi'ne santral kurma girişimini eleştirirken "analarını bile satarlar" şeklinde rezil bir ifade kullandı. Tepki üzerine ertesi gün "Ayarı kaçırmışım" diyerek özür dileyip, istifa etti. Jübilesini yapıp, köşesine çekileceği düşünülüyordu. CHP sahip çıktı, Ekşi kendini 79 yaşında milletvekili sıralarında buldu. Ve 7 ay önce hakaret ettiği insanların karşısına geçip 'en yaşlı üye' sıfatıyla Meclis'i yönetti.
3-Kastımı aştım: 2012'nin Mayıs ayı idi. Ergun Babahan, Star gazetesinde köşe yazıyordu. Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra "Bu kupa Amerika’ya girsin" sözleriyle Fethullah Gülen'e tweet attı. FB'yi ele geçireceği dillendirilen Cemaat ayağa kalktı. Babahan, "Kastımı aştım" diyerek özür diledi. Ama bu Star'dan ve Today's Zaman'dan kovulmasını engellemedi. Aynı Babahan, daha sonra Gülencilerin en halis dostu oldu.
4- Kırdım ve korkuttum: 2007 yılıydı. Kurduğu kanalı Akın İpek'e satmak zorunda kalan Tuncay Özkan, siyasete soyundu. İl il Cumhuriyet Mitingleri düzenledi. İktidarı eleştireceğim derken, dindarlara hakaret etti. 6 yıla yakın Silivri'de hapis yattı. Ve geçen hafta bu satırların yazılmasına vesile olan şu veciz sözleri söyledi: "Cumhuriyet Mitingleri sırasında, o insanları kızdırdığımı, korkuttuğumu o mektuplardan öğrendim, hepsinden özür dilerim diye karşılık yazdım. Bugün, burada yaptığımız şeyler de pek çok insanı kızdırıyor ve korkutuyor. Gelin, birbirimizle konuşabilme mesafemizi kaybetmeyelim."
5- Yanılttım sizi ey okur! Yurt yazarı Cüneyt Ülsever, 17 Aralık operasyonlarından sonra Erdoğan'ın iktidarda kalmayacağını, cumhurbaşkanı adayı olamayacağını söyledi. Tabii ki doğru çıkmadı. Daha sonra okurlarından "Yanıldım... Üstelik siz okurları da yanılttım" diyerek özür diledi. 1 Kasım seçimlerinden sonra AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesini hazmedemeyip yazarlığı tamamen bıraktı.
6- Ben yobazmışım: Zaman yazarı Mehmet Kamış, "Şehrin en güzel yerlerine yerleşmişler diye düşünüyordum. İleri-geri laflar ediyordum. Pişmanlık duyuyorum" sözleriyle askerden özür diledi. Haşhaşı fazla kaçıran aynı tayfadan Bahri Şenkal ise nasıl savrulduklarını şu sözlerle özetledi: "Sevgili CHP'li, solcu ve Kemalistler! Sizlerden şahsım adına özür diliyorum! Biz dindarlar gerçekten gerici ve yobazmışız!"
7- Gerçekten utandım: Star yazarı Hüseyin Gülerce, Cemaat hakkında yazdığı kitaptan dolayı eleştirdiği Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı için "Özel hayatıyla ilgili meseleleri bile malzeme yapmışım. Gerçekten utandım" dedi.
8-Hatam büyük: Sabah yazarı Sevilay Yükselir, CHP'li engelli milletvekili Şafak Pavey için "Kocan terk ettiği için mi trenin önüne atladın" diye yazdı. Ertesi gün "Büyük bir hata yaptım. Korkunç bir yanlışa imza attım" diyerek özür diledi.
9- Kastım yoktu: Hassasiyetleriyle dikkat çeken Hürriyet yazarı Taha Akyol, bir yazısında "AK Parti" yerine AKP diye yazdığı için özür diledi ve "Burada bir kasıt yoktur, yazımın başlığı tek satır olsun diye öyle yazdım" dedi.
10-Anteni açtım, kastımı aştım: Posta yazarı Tolga Candaş "Doğu ve Güneydoğu'da her evde bir çanak anten var" diyerek bölge insanının uygunsuz filmler izlediğini iddia etti. Sonra "maksadımı aştım" diyerek özür diledi...
Bunlar ilginç özürler. Ya yığınla hata yaptıkları ve yaşları 70'leri geçtiği hâlde pişmanlığın en küçük kırıntısını taşımayan eski tüfekler?
Diğerlerini geçtim; namaz kılan liseli avına çıkan, komplolarla insanları intihara sürükleyen, tesettür faciası haberleriyle skandallara imza atan Uğur Dündar, bir gün özür dilerse listenin başına onu koyacağım...
 
‘Sosyal’an medya!
Lades!
 
Bugün Anayasa Mahkemesi'ni Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği karardan dolayı yere göğe sığdıramayan Cumhuriyet gazetesi, Zühtü Arslan başkan seçildiğinde 11 Şubat 2015'te "Erdoğan kritik davalarda kendisinden yana tavır alan isimleri yüksek yargının tepesine taşıdı" diye yazmıştı.
Adama sorarlar: "Madem Erdoğan yargıya el koymuştu, sizi hapisten çıkaran bu kararı kim verdi? Bugün Erdoğan'a 'Bu mahkeme size de gerekecek" diye sesleniyorsunuz ya. Bu mahkemenin size lazım olduğunu niye görmüyorsunuz?"
 
 
Karar sizin
 
Yazılı basının her geçen gün dijitale karşı kan kaybettiği, her sabah aynı haberlerle onlarca gazetenin çıktığı, birçoklarının ise (Radikal, Karşı, Sol, Bugün) yakın dönemde kepenk kapattığı bir dönemde yola çıktılar.
Anlaşılan çok iddialı da değiller. Ortada bir yolda mesleklerini yapmak istiyorlar...
Dilerim pişman olmaz, 'Daha iyi bir Türkiye için' mesleğe kalite katarlar... 'Karar'ınız hayırlı olsun.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.