Alışmak bir yara...

A -
A +

Her acı olaydan sonra bir sorumlu bulup, yargısız infaz etmek neredeyse bir Türk geleneği oldu. Gar katliamında "Katil devlet" diye bas bas bağıran koro, Güvenpark için de Abdülkadir Selvi’yi hedef tahtasına koydu. Neymiş, katıldığı televizyon programında "Terörle yaşamaya alışmamız gerekiyor" demiş. Selvi, Ankara’nın nabzını çok iyi tutan ve sağlam analizler yapan bir gazeteci. O akşamki açıklaması da öyleydi. Ancak malum çevreler bunu dilediği gibi çarpıttı. Öyle bir eğip büktüler ki, lafı başkanlığa kadar götürdüler. Bir hafta içinde kaç gazete "Alışmayacağız" manşetini attı, kaç köşe yazarı aynı başlıkla başlığıyla yazdı, kaç siyasetçi demeç verdi sayamadım. İşin daha da ilginci, terör hamiliğini alışkanlık hâline getirenler bu kampanyada başı çekti. Sanki, 79 milyonun gözünün içine baka baka Türkiye'yi terörle yaşamaya mecbur bırakanlar kendileri değilmiş gibi...

Bu yüzden bütün bu itirazlar laf salatası. Maalesef terör on yıllardır Türkiye gündeminin bir parçası. Sonuncusunu Beyoğlu'nda önceki gün yaşadık. Eğer gerçekten terörü iyice kanıksamıyor olsaydık;
* 9 ayda 6’sı sivillere yönelik onlarca bombalı saldırı yaşanmaz, 300’ü güvenlik görevlisi en az 500 vatandaşımızı kaybetmezdik.
* Ya milyonlarca kişi sokağa dökülür ya da millet Paris’te olduğu gibi korkudan evine kapanırdı.
* Her katliam üç gün sonra manşetlerden düşmez, her gün yenisi eklenen şehit haberleri vaka-i adiyeden sayılmazdı.
* Maaşı milletin vergisiyle ödenen milletvekilleri terörist cenazesine taziyeye gitmeye cesaret gösteremezdi.
Karşınıza ilk çıkana "Geçen ay Ankara Merasim Sokak katliamında kaç kişi öldü" diye bir sorun. 10 kişiden biri doğru bilemez. Çünkü, unuttuk, alıştık!..
 
Kavram karmaşası
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün tanımının yeniden yapılmasını isteyerek yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu çıkış elbette sebepsiz değil. Çünkü bu ülkede insanlar aynı kelimeleri kullanıp farklı şeyler ifade ediyor. Herkesin tanımı ayrı. Şöyle ki:

İKİ KADIN

Türk Dil Kurumu: İki erişkin dişi insan...

Cumhuriyet gazetesinin kastettiği: Polis aracını tarayan eli silahlı dişi teröristler.

BARIŞ

Türk Dil Kurumu: Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum.

HDP güdümlü sol gazetecilerin kastettiği: Silahlı gruplara zaman kazandırma dönemi, marjinal solcuların gevelediği sakız.

SİVİL

Türk Dil Kurumu: Asker sınıfından olmayan kişi.

HDP’nin kastettiği: Bodrum katında sıkıştırılmış, eli silahlı isyancı.

KIZCAĞIZ

Türk Dil Kurumu: Kendisine şefkat ve acıma duyulan kız.

Halk Tv sunucusu Ayşenur Arslan’ın kastettiği: 35 kişiyi katleden canlı bombayı sevimli gösterme çabası için kullanılan sıfat.
 
Teke Tek
 
O programa başladığında dünyaya gelen erkek çocukları bugün askerliğini yapıyor. Ekranlardaki geçmişi neredeyse Türkiye’de özel televizyonların tarihi kadar eski. İlk zamanlar karşısına bir konuk alır, hızlı hızlı konuşur, harfleri yuta yuta sorular yöneltirdi. Bu alışkanlığı hiç değişmedi. Sonra Hürriyet’e programının ismiyle köşe yazdı. Kanal D, ATV, ShowTv, HaberTürk... Gezmediği kanal, konuk etmediği kişi kalmadı. Genelev kadınlarını bile çağırdı...

Sonra programı Murat Bardakçı ile birlikte yaptı. Cübbeli Ahmet Hoca, iyi reyting getirince sık sık çağırır oldu. En son Celal Şengör ve İlber Ortaylı ile çıkıyordu. Geçen hafta da kepengi kapattı. HaberTürk kanalı, Fatih Altaylı'nın 21 yılı geride bırakan "Teke Tek" programını kaldırdı. "Burnum kanadı, tansiyonum yükseldi" diyerek ekranlara veda eden Altaylı yeni bir kanal bulur mu bilinmez. Bilinen bir şey var. En komik programı Levent Kırca ile yaptı... O diyalogları unutulmayacak:

Altaylı: Ben salak mıyım?
Kırca: Salaksın.
Altaylı: Evet salağım.
 
DİYORLAR Kİ...
 
* Akın İpek’in, HaberTürk’ün patronu Turgay Ciner’e 18 milyon civarında borcu varmış. Fakat Ciner, Pensilvanya sindirdiği için bunu bir türlü isteyememiş. İpek Medya’ya kayyum atanınca da "Fırsat bu fırsat" deyip, faturayı yeni yönetime göndermiş. Normal şartlar altında borcunu ödemeyen kanalın fişini hemen çeken TÜRKSAT, İpek’in aylarca biriken borcuna göz yummuş. Bunun sebebi de oradaki paralel yapılanmaymış...

* Seçim öncesi HDP’den yana tavır koyup, hükümete yönelik sert yayınlar yapan Taraf gazetesi, birbiri ardına gelen davalar sebebiyle zor duruma düşmüş. Gazete yönetimi logosunu yine 90 derece çevirip "dik duruyoruz ama dikleşmiyoruz” mesajı veriyor ama artık "ortadan" gitmeye gayret gösteriyormuş. Bu durum, "Taraf kayyumunu kendi atadı" esprilerine bile sebep oluyormuş. Gazetenin haftada bir Başbakanı manşet yapmasının sebebi de buymuş...

* CHP'ye destek için kurulan Yurt gazetesinin ofisi, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle CHP'li Şişli Belediyesi tarafından mühürlenmiş. Çalışanlar gazeteyi kafeteryada çıkarmış.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.