Germanofiller sizi...

A -
A +

* İspanya’da Rodner Figueroa adlı sunucu televizyon programında "Michelle Obama, Maymunlar Gezegeni filminin oyuncuları gibi görünüyor" dedi, kovuldu.

* Fransa’da RTL muhabiri Pierre Salviac, Cumhurbaşkanı Hollande'ın evlenmeden birlikte yaşamasına tepki göstermek için "Bayan meslektaşlarım. İyi sevişin, bir gün Fransa’nın first ladysi olma şansınız var" diye yazdı, kovuldu.
* Alman Die Welt gazetesi yazarlarından Matthias Matussek, Paris saldırısının ardından bir yorum yazdı ve sonuna gülücük işareti koydu, kovuldu.
* ABD’de CNN'in Kübalı sunucusu Rick Sanchez, kendisi gibi Yahudi olan komedyen Jon Stewart’ı eleştirirken "Bu ülkedeki Yahudilerin baskı altındaki bir azınlık grup olduğunu söylemek çok saçma" dedi, kovuldu.
* Helen Thomas, Beyaz Saray’ın en kıdemli muhabiriydi. 89 yaşındaydı. Mavi Marmara katliamından sonra İsrail’in Filistinlilerin topraklarını boşaltmasını istedi, kovuldu.
* Alman komedyen Jan Böhmermann, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a küfür ve hakaret dolu bir şiir yazdı ve yayında okudu. Ama kovulmadı. Aksine kahraman ilan edildi. Üstelik Erdoğan’ın öz yurdunda. Destek için sıraya girdiler.
Türkiye’den bir Germanofil (Almansever) yazar, "Böhmermann’a iki iyi haberim var. Okuduğun şiir nedeniyle seni hapse attırmak isteyen kişi de yıllar önce okuduğu şiir için hapis yatmıştı. Türkiye’de hür düşüncesi olan herkes senin ifade özgürlüğünü kullandığını biliyor" diye selam çaktı şarlatana.
Oysa fikir değil "kir" özgürlüğüydü onunki. Şiir dedikleri şey bildiğiniz kafiyeli küfür, hakaret ve iftira...
İnsanın asabı bozuluyor.
Hem bu çifte standarda, hem küfrü demokrasi diye yutturmaya kalkan Batılılara, hem de içerideki soysuzlara...
 
Yeni Asya meselesi
 
Geçen hafta Türkiye, Star, Yeni Şafak ve Sabah’ta aynı gün bir haber yayınlandı. Ertesi gün de benzer bir haber Hürriyet ve Sözcü’de çıktı. Buna göre, "Bazı twitter kullanıcıları, bazı muvazzaf askerleri FETÖ üyesi diye hedef gösteriyordu. Bu kullanıcılar IP adreslerinden tespit edildi. @alivefa57 isimli kullanıcının Yeni Asya gazetesinin Ankara bürosunda olduğu belirlendi. Gazetenin Ankara bürosuna baskın yapıldı ve belgelere el konuldu."
Yeni Asya Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz ertesi gün açıklamada bulundu: "Ankara büromuza baskın yapıldığı iddiaları asılsızdır."
Nasıl olur?
Hemen haberi bize geçen muhabir arkadaşımı aradım.
Meğer baskın Yeni Asya’nın Ankara bürosuna değil, risalehaber.com adresine yapılmıştı. Haberin kaynağı, karıştırdığı için aranan yeri sehven yanlış vermişti. risalehaber.com deyince herkesin aklına Yeni Asya grubundan başkası gelmiyor. Muhabirler de adresi teyit etme veya o gazeteyi arama ihtiyacında bulunmamıştı. Olay, Güleçyüz'ün ifade ettiği gibi derin bir tuzak ve kumpas değil. Basit bir hatadan kaynaklanıyor. Ve öyle görünüyor ki, bu sevimsiz durum karşısında 6 gazetenin Yeni Asya’ya bir özür borcu bulunuyor.
 
Kanlı canlı, heyecanlı...
 
İşin içinde cinayet filan olmasa 'harika kurgulanmış bir prodüksiyon' diyeceğim ama değil. Kadın, bildiğiniz cinayeti çözüyor. Hem de milyonların gözünün önünde, canlı yayında... Müge Anlı'dan bahsediyorum. "Tatlı Sert"te geçen hafta Interpol'ün 34 gündür aradığı Alman kadının cesedinin yerini buldu. Bu ilk değil. Ne kadar cinayetin aydınlattığını belki kendisi bile bilmiyor olabilir. İyi bir ekibi var. Çok sağlam sorular yöneltiyor ve çelişkileri ortaya seriyor. En önemlisi de seyirciden harika destek alıyor. Müge'ye de ipuçlarını birbirine bağlamak kalıyor.
 
Razıyım...
 
Bir uğultu vardı programda. Kimse kimseyi dinlemiyordu yine. Ahmet Çakar "Lütfen kapatalım programı" diyordu. Ertem Şener, kulaklığına dokundu, sonra dondu kaldı. Ardından "11 şehit var (oysa 3 şehitti), konuşmanın anlamı yok, derbi artık hikâye" diyerek futbol programını yarıda kesti. Konuşulanlardan çok bu hareketi haber oldu. Videosu anında yayıldı. Bir izleyici, videonun altına herkesin aklından geçen o veciz cümleyi yazdı: "Keşke şehit haberleri hiç gelmese, ben sizi 10 sene daha seyretmeye razıyım."
 
Pelin'in zoruna bak!
 
* Tanınmış bir büyükelçinin kızı. Liseyi New York’ta okumuş. Boğaziçi’ni bitirmiş. Üstelik doktoralı. Dizi oyuncusu. Köşe yazarı. Televizyon programcısı... Özgeçmiş yerinde ama hızlı trenin kömürle çalıştığını düşünüyor. Pelin Batu Türkiye’yi hâlâ babasının yıllarındaki gibi sanıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.