Ucube; ama hangisi?

A -
A +
Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy, Hürriyet'e kendi ismiyle tam sayfa ilan vererek referandumda "Hayır" diyeceğini açıkladı. 96 yaşındaki Bayan Gürsoy, öyle ifadeler sarf etti ki, bazı dostlarımız “Demokrat Parti çizgisinden gelen biri nasıl böyle şeyler söyler” diye şaşırdı. İlandan aktarıyorum:
-“Hitler de oyla gelip diktatörlüğe geçti.”
-“Ümmet olmaktan çıkıp vatandaş olmanın gururunu taşıyoruz.”
-“1961 ve 1982 darbe anayasaları Cumhuriyetin temel görüşlerine saygılıydı.”
-“Getirilen (her ne ise) kendine özgü bir ucube.”
-“Bu değişiklik, TBMM’nin manevi yapısına konmuş bir dinamit.”
Nilüfer Gürsoy’un adını çıkarın metinden, CHP’nin logosunu yapıştırın arada fark bulamazsınız.
Babası Celal Bayar da M. Kemal ölüm döşeğindeyken “yerine kim gelecek” tartışması çıkaranlara "Bu bir rejim davasıdır. Tehlike gördüğüm an, evvela asarım, sonra muhakeme ederim" diyecek kadar sıkı rejim bekçisiydi.
Ucube; ama hangisi?
Menderes’le yol arkadaşlığı yaptığı ve İnönü’nün hışmına uğradığı için sağ camia tarafından benimsendi. Yani ortada şaşılacak bir durum yok.
Asıl dikkat çekmek istediğim nokta şu:
Hürriyet'in arka kapağını kapatmak masraflı bir iştir. En az 70-80 bin lirayı gözden çıkarmanız gerekir. Bu parayı hanımefendi kendisi mi verdi, birileri mi 'sponsor' oldu?
Yoksa Hürriyet “iskonto” mu uyguladı?
Ucube; ama hangisi?
Yalanına ağlıyor
 
250 civarında tanınmış muhalif, geçen karşı kampanya başlattı.
Onlardan biri olan Pelin Batu, makyajsız, saç baş dağılmış vaziyette ağlaya ağlaya "hayır" oyu istedi.
Bir dönem yaptığı televizyon programındaki sözleri sebebiyle sık sık dalga konusu olan Pelin Batu, "Her gün çocuklar ölüyor hiçbir şey yapamıyoruz. Her gün arkadaşlarımız, hocalarım, gazeteci arkadaşlarım içeri giriyor, hiçbir şey yapamıyoruz. Sadece izleyiciyiz" diye sızlandı.
Çocuklar ölüyormuş! Yalana bak!
Muhalif kızımız galiba memleketi Le MondeThe TimesThe Economist sütunlarından takip ediyor. Çünkü onlar Türkiye'yi, Suriye gibi gösteriyor.
 
Ucube; ama hangisi?
Unutma, unutturma!
 
15 Temmuz darbe girişimi, herkesin ayakta olduğu bir saatte, herkesin gözünün önünde, herkes içindeyken yaşandı.
Bütün bunlara, verilen 249 şehide, bombalanan Meclis'e, halkı ezip geçen tanklara, köprüde kurşuna dizilen vatandaşa rağmen birileri “darbe kontrollüydü” diyor, diyebiliyor.
Henüz üzerinden bir yıl geçmemişken, yazılan destanı karalamaya çalışıyor.
Onun için o geceki direnişin filmini çekmek, belgeselini yapmak, türküsünü yakmak, şiirini yazmak lazım.
İstanbul Bahçelievler Belediyesi bu çerçevede “Sözün Bittiği Yer” isimli bir kitaba imza attı. Aralarında benim de bulunduğum 53 gazeteci 15 Temmuz’u anlattı. Ortaya tarihe geçecek önemli bir eser çıktı. Dileriz ki bunların sayısı çoğalsın.
Yalnız şimdiye kadar onlarca eser yayınlandı.
Ne var ki hepsi de kuşe kâğıda, prestij baskıda, büyük ebatlarda hazırlandı.
Kitapları küçük yapın, daha çok basın, milletin cebine, çantasına sığsın.
Kütüphanelerde durmasın, açsın herkes her yerde okusun...
Unutmasın kimse… Unutturmasın…
Ucube; ama hangisi?
 
Kutuplaşma Hürriyet’i!
 
Aydın Doğan’ın kızı, Ali Sabancı’nın eşi Vuslat Doğan Sabancı, 20 yıl sonra Hürriyet Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden ayrıldı. Gazetesine ilk defa röportaj vererek gerekçesini açıkladı. Bir arkadaşının ölümünden çok etkilendiğini, bunun muhasebesini yaparken böyle bir karar aldığını ifade etti.
Sabancı giderken güzel bir tespitte bulundu: “1996’da yüksek lisans tezimi yazarken. Yeni medyanın ve internetin demokrasinin gelişimine olumlu katkı sağlayacağını düşünüyordum. Küreselleşme ve dijital devrim hepimizi büyük, mutlu bir aile yapacaktı. Fakat tam tersi oldu. Herkes sadece kendine benzeyenlerle haberleşir, sanal surların arkasında yaşar oldu. İfade özgürlüğüyle hakaret özgürlüğü birbirine karıştı. Sonunda kutuplaşma kazandı...”
Kesinlikle doğru. Bu, Türkiye’nin problemi.
Fakat safların bu kadar keskin olmasında en büyük pay, yine Doğan Grubu yönetici, yazar ve çizerinindir. Dünyayı tahlil etmek güzel, lakin işe önce evden başlamak lazım.
 
Açık kapı
 
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum anayasa değişikliğinin muhtevasını en iyi bilen isimlerden biri. Uçum, geçen gün bir röportajda “Hayır çıkarsa paketi revize eder halkın karşısına tekrar çıkarız" dedi.
Bu açıklama, 'evet' vermeye tereddüt edenlere, 'hayır' için kapı aralamaktır.
Millet "Düzeltip getirsinler” diye düşünmez mi?
Ben olsam hiç böyle cümleler kurmaz, paketin içeriğini bile okumamış izlenimi veren bir muhalefet liderinin ve milleti denize dökmeyi hayal eden milletvekilinin kendi kalesine attığı gollerin keyfini çıkarmaya bakardım. Önümüzdeki maçlardan şimdilik hiç söz etmezdim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.