Kılıfına uydurmak

A -
A +
Cumhurbaşkanı, "Beyefendi böyle istiyor" diye adını kullanarak iş takipçiliği yapanlara, işini savsaklayanlara, suçunu yıkmaya kalkanlara, rant devşirenlere, beceriksizliğine kılıf arayanlara yüksek perdeden uyarıda bulundu ve "Babamın oğlu olsa böylelerini kovun" dedi. Erdoğan'ın "Kafasında kırk tilki dolaştıran sinsi tipler" diye bahsettiği bu kişiler, hep oldu bu ülkede.
Hatırlayın, doksanlı yıllarda Selçuk Parsadan diye bir adam vardı. Dönemin kudretli paşalarından Orgeneral Necdet Öztorun’un ismini kullanarak Başbakan Tansu Çiller’i dolandırmıştı.
Çok uzağa gitmeyin. 15 Temmuz direnişinin kilit isimlerinden Ömer Halisdemir’in adını verip fırıldak çeviren "akrabalar" çıktı yahu!
Yeri gelmişken söyleyeyim. Bir de FETÖ kılıfı var.
Mesela, Soma'da 301 madencinin ölümü için "FETÖ yaptı" diyenler çıktı.
Adamın biri ekranda kendi ağızıyla kendini bitirdi, öfke patlayınca program arkadaşı çıkıp eleştirilerin önünü "FETÖ'cü çevreler kampanya başlattı" diye kesmeye kalktı.
Muhteris, dalavereci tipler açığa düşünce, hemen suçu FETÖ'ye yamıyor.
Biliyoruz, her taşın altından bu alçak örgüt çıkıyor. Ama bazılarının kendi paçasını kurtarmak için yaptığı hareketler, FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Kılıfına uydurmak
Benim siyasetçim ekmeğini ‘taş’tan çıkarır
 
Mustafa Tuna, Ankara Büyükşehir Belediyesi koltuğuna oturduktan sonra ilk iş olarak selefi Melih Gökçek'in göz önündeki 'icraat'larına el attı.
Önce belediye önündeki meşhur fıskiyeyi, sonra AOÇ kavşağındaki dinozoru, ardından havalimanı yolundaki dev futbolcu heykellerini ve Kızılay Meydanı’ndaki laleyi kaldırdı.
Top sakallı, kalın gözlüklü müzmin Kemalist yazar, dinozorun kaldırılışına alkış tutup "Kimlere ders olur acaba?" diye sordu. Aklınca “Gökçek milletin parasını boşa harcadı” demeye getiriyordu.
Oysa bu konuda kimse, onun temsil ettiği kafa yapısındaki CHP'li belediyelerin eline su dökemez.
İzmir Karabağlar'da 12,5 milyon lira harcayıp 38 metrelik Nasreddin Hoca heykeli yaptılar. Heykeltıraşı, CHP liderinin önünü kesip "Gerçek rakam 23 milyon lira. Başkan benden 1,5 milyon lira rüşvet istedi" dedi ama kimse oralı olmadı.
Buca'da milyonlar harcayıp, dağı heykele dönüştürdüler. Beylikdüzü'ne 8 milyon liraya mal olduğu söylenen Denktaş heykeli yaptılar.
Eskişehir'de Porsuk kıyısına bedeli 200 bin lira olduğu söylenen "çekirdek çitleyen eşek" heykeli kondurdular.
Bazı siyasetçiler ekmeğini "taş"tan çıkarıyor. Bu işi en iyi de malum kesim yapıyor.
 
Arıza kimde?
 
İngiltere Büyükelçisi Richard Moore, Türkiye'ye veda etmeden önce Hürriyet'e konuştu.
Muhabirin "Türklerin hangi özelliklerinden kurtulmalarını istersiniz?" sorusuna Moore "Bir başkasını sorumlu tutma eğiliminden" diye cevap verdi.
İngiliz Büyükelçi, Türklerin içinde hep bir kuşku olduğunu söylüyor. Doğru... Edindiğimiz acı tecrübelerden olsa gerek hep şüpheci ve komplocuyuzdur biz.
Ama millet olarak en büyük arızalarımızdan biri, sistemlerle değil kişilerle uğraşıyor olmamız. Onun için bir hadisede hemen parlıyoruz. Sorumlu tutulan birilerinin gitmesi, gazımızı almaya yetiyor.
Meselelere yaklaşımımız subjektif. Çok basit bir örnek vereyim. Hafta sonu derbi maçı vardı. Her derbi öncesi mutlaka "Maçı hangi hakem yönetecek?" haberleri yapılıyor. Niye? Suçlamak için.
Bu işi en iyi bilen isimlerden Ömer Faruk Ünal'a sordum. "Abi, diğer ülkelerde de böyle midir?" dedim. "Hayır" diye cevap verdi, "İngiltere'de hakem hakkında tweet atmak ceza sebebi. Oysa bizde hakemler çok iyi yetişmiş insanlardır. Ama tartışma konusu yapılıyor. Evine kemaraman gönderip, hakem faturasını ödüyor mu diye haber yapan kanallar oldu."
 
Stratejik hata
 
Siyasal iletişim açısından öğretici bir haftayı geride bıraktık.
* CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın yakınlarının yurt dışına para kaçırdığına yönelik iddialar ortaya attı. Bir hafta sonra da "işte belgesi" diyerek paylaşımda bulundu. Bazı gazete ve televizyonlar, 15 dakika geçmeden "Belgeler sahte" diye haber yaptı. Oysa kâğıtları, daha kimse görmemişti. Ertesi gün, Cumhurbaşkanı "Git savcılığa ver" diye rest çekti. Sonra anlaşıldı ki, dekont var ama denildiği gibi yurt dışına giden para yok. Alelacele yapılan haberler, stratejik bir hataydı.
* Kılıçdaroğlu'nun iddiaları kimsenin umurunda değildi. Ne zaman ki, Erdoğan çıkıp rest çekti, işte o zaman gündeme düştü. Sonra AK Partililer yalanlama yarışına girerek, adamın iddialarını duymayanlara da duyurdu. Bu da bir stratejik hata idi. İstemeden Kılıçdaroğlu'nun propagandası yapılmış oldu. İşin ilginci Kılıçdaroğlu, 7 Haziran'dan beri "yalan" taktiğini hep uyguluyor.
* CHP Genel Başkanı’nın söz konusu iddialarını Zarrab davasıyla birlikte ortaya atması "Uluslararası operasyonun bir parçası mı?" sorusunu akıllara getirdi. Bir de belgeler denildiği gibi çıkmadı. Bu da Kılıçdaroğlu'nun hatasıydı. Bu yüzden AK Parti kolaylıkla rüzgârı tersine çevirmeyi başardı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.