Suratına tükürülecek insanlar!

A -
A +
Antalya’nın Finike ilçesinde 2019 yılında on yaşından küçük iki kardeş, iddiaya göre öz anneleri ve üvey babaları tarafından istismar ediliyor. Anne yağmaya yardım suçundan cezaevine giriyor. Babaları anneleriyle boşanıyor. Çocuklara babaanneleri sahip çıkıyor. Babaanne, çocukların istismar edildiğinden şüpheleniyor. Psikologlar devreye giriyor, çocukları dinliyor. İki kardeş, -yaşları durumlarını anlatmaya müsait olmalarına rağmen- kendilerini cinsel içerikli resimlerle tarif ediyor. Resimler infial oluşturan haberin en çarpıcı unsurları olarak olayı bir anda yurdun bir numaralı gündemi yapıyor. Anne ve üvey baba tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. Olay Finike'de geçiyor ancak ağır ceza mahkemesi Elmalı ilçesinde bulunduğu için hadise Elmalı davası olarak anılıyor. İddianame hazırlanırken devreye Adli Tıp Kurumu giriyor. Araştırma hastanesi çocukları muayene ediyor. Psikologlar tekrar dinliyor. Neticede çocukların psikolojisinin ve cinsel bilgilerinin yaşına uygun olmadığı tespiti yapılırken, herhangi bir fiziki istismar izine rastlanmadığı ifade ediliyor. Eylül 2020'de anne ve kocası serbest bırakılıyor. Kimsenin gıkı çıkmıyor. Kimse ortalığı yıkmıyor. Toplam üç duruşma yapılıyor. Son duruşma 21 Mayıs'ta gerçekleşiyor. Savcılık tekrar tutuklama istiyor, hâkim delillere bakarak talebi reddediyor. Yine kimsenin gıkı çıkmıyor. Ne olduysa Meclis'e dördüncü yargı paketi gelince oluyor. Katalog suçlarla ilgili tutuklamalarda somut delil şartı aranması hükmü değerlendiriliyor. Bir ay önce ses çıkarmayanlar sosyal medyayı yıkıyor. Ardından bir tweet kasırgası başlıyor. Bakanlar, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları ardı ardına açıklama yapıyor. Hâkimler ve Savcılar Kurulu, hâkimler hakkında inceleme başlatıyor. Sosyal medyada anne ve üvey baba linç ediliyor. Sonra manşetlerden ifşa ediliyor. Küfürler, hakaretler havada uçuşuyor. Çocuklar bulunuyor, fotoğrafları deşifre ediliyor. Babaanne bulunup konuşturuluyor... İki yıldır olayı izleyen Aile Bakanlığı, tutanaklardan akıl sağlığı çok da yerinde olmadığı görülen babaannenin elindeki çocukları devlet yurduna yerleştiriyor. Suçlu mu suçsuz mu oldukları tespit edilemeyen anne ve üvey baba serbest... Bir sonraki duruşma 17 Eylül'de görülecek. Sosyal medyadan 'ayar'ı yiyen hâkimler, tutuklama kararı verir mi bilinmez. Bilinen bir şey var, manzara ülke adına iç açıcı değil... Kendini kurtarmak için evlatlarının mahremini ifşa eden anne, sosyal medyaya tepkiye göre harekete geçen yetkililer, bilip bilmeden araştırıp soruşturmadan anlayıp dinlemeden raporları görmeden linç eden medya, iki masum çocuk üzerinden popülizm devşirmeye çalışan siyasiler ve ayrık otu gibi her yerde biten feminist örgütler... Hakikati olduğu gibi kim yazacak, kim anlatacak? Tabii ki medya. Ama medya hüküm veriyor. Kamuoyu oluşmasına yardımcı olmak yerine linç kampanyalarına  öncülük ediyor? Sosyal medyanın “suratına tükürülecek insanlar” listesine çentik atıyor. Böyle iş mi olur?     Yine istedikleri gibi anlamışlar   Biz gazetecilerin en çok zorlandığı şeylerden biri resmî kurumlardan bilgi almak. Zira kamu yöneticileri amirlerinden izinsiz beyanat vermiyor. İznin çıkmasını beklemek bazen hasta ediyor. Onayın gelmesinin günler sürdüğü oluyor. Oysa biz zamanla yarışıyoruz. İzin çıktığında Türkiye başka bir konuyu konuşuyor. Fakat bu demek değil ki, dileyen dilediği gibi açıklama yapsın. Sağlık Bakanlığı aile hekimleriyle ilgili bir yönetmelik hazırladı. Geçen gün yayınlanan yönetmelikle sözleşmeli hekimlere birtakım kurallar getirildi. Çalışmada hekimlere ihtar puan cetveli hazırlanmış. Hangi kurala uymamanın kaç puanı eksilteceği ifade edilmiş. Muhalif gazeteler "Yeni aile hekimliği sözleşmesinde, doktorların izinsiz basına demeç verme ve sosyal medya aracılığıyla bilgi paylaşımları, ihtar ve sözleşmenin feshine kadar gidecek cezalandırma getirecek. Hekimler sussun, gerçekler bilinmesin sözleşmesidir bu" diye yazınca, Resmî Gazete'ye bir daha baktım. Meğer hekimlerin görev alanlarıyla ilgili değil "Kamu görevlileri hakkında izinsiz konuşmasını ve sosyal medyada paylaşımda bulunması" yasak edilmiş. Yani yine meseleyi istedikleri gibi anlamışlar! Katar çarpıtmasında, yurtta silah yalanında olduğu gibi…     ‘Şop’lu kisveler   Norveç'te yine bize "adamların gündemine bak" dedirtecek bir yasa çıktı. Bundan böyle Norveçliler, sosyal medyada ‘photoshop'tan geçirilmiş, yani pürüzsüz hâle getirilmiş fotoğrafı bildirmek zorunda olacak. Uymayan ceza alacak. Maksat; "gerçek dışı güzellik"le mücadele. Keşke benzer bir filtreleme de bizim ülkede olsa... Sosyal medyada kendini en iyi, en güzel, en erdemli, en doğru, en namuslu, en ahlaklı gösteren ama hakikatte ahlak fukarası olan ‘şop’lu kişilikler engellenebilse…     Gazeteden tasarruf…   Devlet iki gün önce tasarruf genelgesi yayınladı. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşları basın birimi ve kütüphane dışında gazete alımı yapamayacak; idare faaliyetlerini tanıtmaya yönelik rapor, kitap, dergi, bülten basamayacak. Düzenleme neden hazırlandı anlamadım. Ama birçok gazetenin olumsuz etkileneceği ortada. Bilhassa da iktidara yakın bazı gazetelerin… İkincisi; 1-2 liraya tasarruf mu olur? Her şeyin fiyatı arttı ama gazetelerinki yıllardır aynı. Üstelik sakız fiyatına… Gazeteler bir geleneğin temsilcisi. Önleri kesilmemeli aksine teşvik edilmeli.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.