Gülle değil Gürler!

“Beşiktaş basit gol yiyor, bunu Antalya maçı sonrası Şenol Hoca ile konuştuk... Ama sorun bununla da sınırlı değil…”  

Beşiktaş, çok rahat kazanabileceği Ankara deplasmanında az daha harakiri yapıyordu! Hem de hiç pozisyonu olmayan bir bölümde... Gençlerbirliği adına Serdar Gürler’in attığı zekâ ürünü gol harikaydı... Fabri’nin kalesini terk edişi ise büyük hataydı... Ancak; onun kadar hatalı biri de Serdar’ı rahat oynatan Rhodolfo... Bunun adı; harakiri!
Gençlerbirliği’nin Hocası İbrahim Üzülmez, Şenol Güneş’in şifrelerini mi çözdü de böyle oldu? Hayır!
Şenol Hoca riski seviyor… Takımına o kadar güveniyor ki, hiçbir teknik adamın cesaret edemeyeceği fonksiyonel oyunu sonuna kadar zorluyor. Napoli maçını da düşünerek Atiba’yı sakladı, sahaya rotasyonlu bir takım sürdü. Risk mi, risk ama inandığın yolda yürüyeceksen doğrusu da bu… Avrupa başka şekilde kazanılamaz.
Atiba ve Caner’in yokluğuna Necip’in beklenmedik sakatlığı eklenince, film koptu. Hele Caner’in eksikliği Ankara’da fena halde hissedildi… Demedi, demeyin! Beşiktaş yeni sol bekini bir an önce bulmalı. Zira Adriano’nun adaleleri üç kulvarı taşımaz.
Büyüklerin ortak derdi, 10 numara! Beşiktaş da Sosa ve Oğuzhan’ın yerini doldurulabilmiş değil. En kritik golleri atıyor olsa da ne Talisca gerçek bir 10 numara ne de “play maker” düzeni Beşiktaş’ın futboluna uygun.  2010 Dünya Kupası’nda İspanya, Hollanda ve Almanya’nın test ettiği 4-2-3-1 sistemindeki “10 numara”nın yerini bugün daha çok taktik disiplin, hız ve tempolu futbol almış durumda. Beşiktaş, bunu Talisca’yı forvet arkasına atıp, Tolgay ve Necip ile yapmak istedi. Ancak Necip’in sakatlanması kurguyu bozdu. Tosic’i öne atma fikri de işe yaradı. Quaresma’nın kalitesi yüksek, oyun isteği de… Ki, bu arzu Beşiktaş’ı ateşledi. 
Cenk mi? “Top gelmezse ne yapsın” diyeceğim ama geldiğinde de bozuk para gibi harcadı.

Maçın adamı: Quaresma. Beşiktaş'ı ateşleyen oyunuyla.