İşte büyük Trabzon

Ayağa kalkın ve büyük Trabzonspor'u saygıyla selamlayın, demiştim geçen yazımda yanıltmadım sizi. Ancak...

Soğukkanlı, telaşsız ve amaçlı oyun Ekuban'ın golleriyle Trabzonspor'a büyük avantaj sağladı. Ancak organizasyon ve oyun disiplini adına zaaflar o kadar büyük ki.
Livaja! Yüreğe saplanan hançer gibiydi... Ahh!.. AEK'dan o gol yenilir mi, hiç? Nerede kanat adamların ve ön liberoların? Rakibe bu kadar geniş alan mı bırakılır? Maalesef, Trabzonspor'un baş zaafı bu. Böylesine kaliteli bir takım nasıl bu kadar kırılgan olur, olmamalı! Böyle devam edecekse orta alana sağlam bir takviye şart.
Ayrıca Ekuban dururken penaltıda topun başına niye Kaptan Sosa geçer ki? Baskı altında penaltıyı atamıyor işte, niye ısrarcı olur ki? Teknik Direktör Ünal Karaman mı? Başarılı teknik adamların ilk işi ekibine vizyon belirlemektir. Karaman da bunu iyi başarıyor.
Pardon!
"Kazanan takım bozulmaz!" prensibinden hareketle Sparta Prag maçı sonrası Kasımpaşa on biri içinize sinmemiş olabilir. Doğrusu benim de sinmedi ancak; 'kısıtlı kadro'ya rağmen Trabzonspor'u üç kulvarda da iddialı kılmak isteyen Ünal Hoca riskli oyuncu planlaması dışında ne yapabilirdi ki?
'Suçlu ayağa kalk!' demenin manası yok.
Eldeki kapasiteyi ölçmek ve doğru değerlendirmek adına o riski ligde alır telafisi olmayan Avrupa'da değil.
Nitekim ideale döndü Trabzonspor.
Amaç, 29 Ağustos'taki rövanş öncesi avantaj elde etmek için Ünal Hoca -Fernandes, Campi, Mikel ve Yusuf Sarı'nın yerine- Hüseyin, Hosseini, Abdulkadir Parmak ve Ekuban'a forma vermekle doğruyu yaptı, semeresini de aldı. Tebrikler!
Yeni transfer Daniel Sturridge mi? Yusuf Yazıcı'dan sonra Sturridge transferi ile temsil, tanıtım ve diplomasi adına harika bir iş yaptı Trabzonspor, kutlarım.
Psikolojik harekat tankla topla yapılmıyor artık. AEK önünde Sturridge'e forma verilse fena mı olurdu, dediğinizi duyar gibiyim.
Ancak; Ekuban'ı coşturan bu rekabet ortamı, büyük düşünen Trabzonspor'un büyüklüğüdür. Tebrikler.

MAÇIN ADAMI: Ekuban