Cesaret altın ışıktır

Bıçak sırtı denilir ya; dünkü Beşiktaş-Başakşehir maçı Abdullah Avcı için böylesine zor ve kritik bir virajdı. Bir tarafta Burak Yılmaz'ın sağlığı diğer tarafta Beşiktaş'ın geleceği söz konusuydu.

Avcı ne yapmalıydı?

Kazanmak cesaret ister, risk almalıydı, aldı da, sahip olduğu bütün silahları kullandı. Gökhan ve Necip'i stopere çeken saha yerleşimi ve henüz sakatlığı tam olarak geçmemiş olan Burak tercihi doğruydu ama yeterli olamadı.

Bu ikisi de, aslında Beşiktaş adına gelişime doğru atılan en önemli adımdı.

Şüphesiz Burak maçın kilit adamıydı dün... Kaptan çok çalıştı, Mahmut Tekdemir'le inanılmaz mücadele etti, sarı kartı gördü. Gol de attı. Daha çok gol gerekliydi, Başakşehir'i yenebilmek için.

Bunu çözmek adına Avcı'nın ön liberoya Atiba'yı yerleştirirken Gökhan ve Necip'i savunmanın merkezine atmasının amacı kanatları daha hareketli kılmaktı... 

Kartal'ın kanat oyuncuları hiç etkili değildi; forvet oynayan Güven de, Umut Nayır da bu yüzden beklenenin altında kalmıştı. Belki yeni tercihler ve yeni oyun anlayışıyla "bunu aşabiliriz" diye düşündü Avcı... Ama?..

Beşiktaş'ta ne Douglas ne Caner ne Ljajic ne de Dorukhan ile Diaby oyuna beklenen hareketlilik ve tempoyu kazandıramadı. 

Gecenin en büyük ayıbı ise ilk yarı biterken yaşandı. Douglas'ın son adam olarak rakibini düşürdüğü pozisyonda hakem Suat Arslanboğa 'kırmızı kart' çıkaracağı yerde atışı Beşiktaş'a verdi. VAR'a bile gitmedi… Başakşehir'in 'kazandım' dediği maçta Beşiktaş bir penaltı vuruşuyla ancak 1 puanı kurtarabildi.