Japon oyunu!

A -
A +

Kağıttan güvercinler uçurdular.

Arif olan anlar misali.

Şaşırmadım!

Bunu; oyunlara adaylıkları sırasında da başarı ile "Barışa oy ver" diye ince ince işlemişlerdi. Kazandılar!

YARINI KEŞFET

Dikkat! Tokyo oyunlarının sloganı şu; "Yarını keşfet". Şuur altına işlenen mesaj ise "geçmişi unutma!"

Ne yalan söyleyeyim; kapalı cümlelerle de olsa barış, kardeşlik ve dostluğun zirve yapması gereken bir günde tarihe vurgu yapıp, dünyanın süper gücü ABD'ye insanlık dersi vermeleri garibime gitti. Oyunları takdim ederken tarihteki en acı olaya; ABD'nin Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı atom bombasının yol açtığı tahribatı hâlâ yüreklerinde hissettikleri anlamına gelen net bir gönderme mevcut bu mesajın altında.

"Barışa adanmışlık" adına.

Ne de olsa yara derin, acı büyük. 

Japon oyunu!

OYUNLARIN RUHUNA AYKIRI

Diyeceğim o ki; Japonların cesaret, çalışkanlık, birlik-beraberlik ve en zor durumlardan çıkma adına verdikleri yüksek mücadele azmine hayranım. Helal olsun!  

Ancak... ABD'ye yapılan o ince gönderme üçüncü dünya ülkeleri için anlamlı görünse de aslında oyunların ruhuna aykırı!

SEYİRCİSİZ VE SÖNÜK

Malum dünyayı saran Covid-19 kabusu; 2020 Olimpiyat Oyunları'nı ciddi şekilde gölgeledi. Bir yıl ertelenen o büyük heyecan tavsamış, beklenti azalmış, hedeflenen destansı şov önemini kısmen de olsa kaybetmiş gibi.

Sonuçta; seyircisiz oyunlar renksiz, coşkusuz ve ilk defa temaşadan uzak adeta sessiz gösteri gibi.

İNANILMAZ FIRSAT

Tam 206 ülke ve 11 binden fazla sporcu ter döküyor en iyisini başarmak adına... Türkiye'nin 18 branşta 50'si kadın, 58'i erkek 108 sporcu ile temsil edildiği Tokyo Oyunları'nda. 

Japonlar cesaret, ilerleme, güç, efor ve finansal anlamda inanılmaz gayret gösteriyor en iyi ev sahipliğini yapmak için. 

Sonuçta temsil, tanıtım ve diplomasi adına idari, ekonomik ve sportif fırsatlar bütünü olimpiyatlar. Ülkenin konaklama, ağırlama, ulaşım, çevre, güvenlik, teknoloji ve olimpik insan profili adına. 

YARIM ASIRLIK KAZANIM

Zira; İstanbul'un da içinde yer aldığı ev sahipliği yarışında Japonya bütün rakiplerini de geçerek yarım yüzyılın ardından Tokyo oyunlarına ikinci kez ev sahipliği yapma şansını elde etti.

Bu Japonlar adına büyük gurur ancak belki de Covid-19 salgınının çıkacağını ve oyunlara bu denli sekte vuracağını bilseler o amansız yarışa girmezlerdi.

AMAN DİKKAT! 

Ne muhteşem zaferdi öyle?

Türkiye 3, Olimpiyat şampiyonu Çin 0.

Hem de olimpiyat gibi büyük bir yarışta... Rüya mı gerçek mi bu? 

Heyecandan bir an kalbim duracak sandım hâlâ da ayaklarım titriyor. Nasıl titremesin ki?

Voleybolun eskisi gibi etkili yazarı çizeri yok maalesef.

Amma?..

Ne büyük tezat ki Tokyo'daki B Grubu mücadelesinde olimpiyat şampiyonu Çin'e diz çöktüren hatta deviren Bayan Voleybol Milli Takımımız tarihi zafer elde ediyor.

İnanılır gibi değil. Diyeceksiniz ki, daha önce de yenmişti.

Bu ikisi aynı şey değil. 

Alkışlar hem de avuçlar dolusu alkışlar Filenin Sultanları'na.

Bravo; hepiniz gurur kaynağımızsınız. 

Dikkat! 

Başlangıç müthiş ama unutulmamalı ki henüz yolun başındayız ve ufukta sizi bekleyen daha çok maç var. 

Lütfen ama lütfen; havaya girmeden, rehavete kapılmadan aynı ciddiyet, aynı arzu ve azimle ABD, İtalya, Arjantin ve Rusya karşısında da benzer mücadeleyi bekliyoruz sizden.

Olimpiyat şampiyonu Çin'i deviren takımın her her türlü hedefe oynayabileceğini gösterecek bir mücadele olsun bu. 

Yoksa tek atımlık barut olan silah misali tutukluk yapmak yakışmaz size. 

NEREDE O VOLEYBOL YAZARLARI?

"Marifet iltifata tabiidir", derler.

Ah ne günlerdi o medyanın topluma ayna tuttuğu günler.

Yokluk vardı, başarıya hasret olduğumuz günlerdi.

İnanın şartlar ne kadar ağırsa rekabet o kadar çetin ve yüksekti. Nerede voleybol mücadelesi varsa yakın uzak, gece gündüz, yağmur çamur demeden oraya kuşturan Nejat Altav, Değer Eraybar, Zeki Kuban, Cengiz Tokgöz, Enver Bağlarbaşı, Altuğ Gürer ve daha ismini sayamadığım birçok voleybol yazarı dostum birbirleriyle kıyasıya yarışır, birbirinden güzel ve geleceğe miras kalacak heyecanlı hikayeler yazarlardı.

Oktay İybar, Arif Işıldayan, Hüseyin Kırçalı, Yaşar Saygı, Ender Erkek, Hüseyin Sarıuçak, Haluk Sarıuçak, Hasan Onukker ve Vedat Danacı'nın bir o kadar değerli fotoğraflarıyla voleybolu sayfa haber ve özel röportajlarla süslenirdi.

O heyecanı ve medyayı dün çok aradım, TRT'de bile göremedim maalesef...

Oysa Bayan Voleybol Milli Takımımız'ın kaydettiği aşama ve başarı az şey miydi? Özellikle de olimpiyat şampiyonu Çin'i Tokyo'da kedinin fare ile oynadığı gibi yenmesi bir haberle geçiştirilecek bir şey değildi.

Düşünün (1. set:  27dk. 25-21, 2. set: 28. dk. 25-14 ve 3. set 25 dk. 25-14) olmak üzere 1 saat 20 dakikalık mücadeleyi 3-0 kazanıyorsun.

Ahh ah, Değer Eraybar yaşıyor olsa neler anlatırdı neler?   

BRAVO BAŞKAN!

Başarı varsa altında mutlak büyük bir çaba yatıyor demektir. Voleyboldaki muazzam atılımda da böyle temelden tavana bir sistem başarısı var. 

Aslında Köy Hizmetleri'nde başlayan hikaye, Petrol Ofisi, Muhafızgücü ve Galatasaray'ın ardından antrenörlüğü seçtikten sonra Voleybol Federasyonu Başkanlığı ile taçlanan Mehmet Akif Üstündağ bugünkü başarının baş kahramanı. Voleybol Kadın Milli Takımımızın Baş Antrenörü Guidetti Giovanni gibi.

Tebrikler.

Federasyondaki farklı hizmetleri 2016'da federasyon başkanlığı ile taçlanan Üstündağ kurumsallık, kulüpler, ligler, eğitim ve alt yapıyı sağlam temele oturtup, hayallerini yerinde hamleleriyle başarıya dönüştüren gerçek bir spor adamı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.