Gıybet, ölü eti yemekten daha çirkin bir günahtır!

A -
A +
Gıybet etmek, o kimsenin etini yemektir, günahını yüklenmektir ve gıybet ettiği kimseye sevabını vermektir.
 
Dilimizin âfetleri -10-
Müslüman diliyle gıybet etmekten çok sakınmalıdır. Gıybet, dinleyenlerin tanıdığı bir kimsenin arkasından aybını söylemektir. Hoşlanmadığı şeylerini dinleyenlere anlatmak, ve ona sövmek, buğzetmek, kin ve kötüleme yoluyla söylemektir. Şefkat etmek, kayırmak, kurtuluşuna çalışmak ve ona iyilik yapmak şeklinde olursa, gıybet kabilinden olmaz. Belki din gayreti ve İslâm merhameti cinsinden olur. Fakat bu hâl, bu zamane insanlarında az bulunur. Fakat o kimsenin aybını söylemekten maksadı, hâkimlerin onu menetmesi ve müftünün fetva vermesi ise veyahut müminlerin bilip onun şerrinden sakınmaları ise veyahut da o kimse o ayıbı ile lakaplanmış ve öylece tanınıyorsa, ondan bahsederken lakabıyla bahsetmesi gıybet olmaz. Söyleyen günaha girmez. Hayâsızca, edepsizce, âşikâre, herkesin gözü önünde fısk/günah, zulüm, azgınlık ve sarkıntılık yapanların belli kabahatlerini söylemek gıybet olmaz. Fakat hâli gizli olanın ayıbını söylemek gıybet olur. Bir şehir halkını kötülemek gıybet olmaz. Çünkü kötülenenler bir kısmıdır ve belli edilmemişlerdir. Kötülenen kimsenin dinleyenlerce malûm olması gıybette şarttır. Malûm olmazsa sadece bir hikâye olur.
Bir kimse görünüşte doğru olsa, namaz kılsa, oruç tutsa, hacca gitse, zekât verse ve fakat diliyle ve eliyle insanlara eziyet verse, hâkimlere veya sultana mâni olmaları için, onu şikâyet edip, eziyetlerini söylemek gıybet olmaz.
Gıybet büyük bir günahtır. Çok büyük kabahattir. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde yasaklanmıştır. Allahü teâlâ, Hucûrât sûresinde; (Ey müminler! Sizler gizli ayıplarınızı araştırmayınız, birbirinizi gıybet etmeyiniz. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi ve sizin kerîh gördüğünüz ölmüş insan etini yemeye heves eder mi?) buyuruyor. Zira gıybet etmek, o kimsenin etini yemektir, günahını yüklenmektir ve gıybet ettiği kimseye sevabını vermektir.
Akıllı olan düşünürse, bunca zahmet ve zorluklarla kazandığı sevaplarının hiçbir fayda elde etmeden bir başkasına geçmesi, büyük bir ziyan, ahmaklık, akılsızlık ve cahillik olduğunu anlar. İnsan böyle bir ziyana cesaret edemez. Ancak âhiretini düşünmeyen son derece cahil ve ahmak kimseler, yahut şerîatın nasslarını ve İslâmın delillerini inkâr eden kâfirler bunu yapma cesaretini kendilerinde bulurlar. Bundan Allahü teâlâya sığınırız.
Gıybet, gıybeti yapılan kişinin kulağına giderse bu bir zulümdür ki, helâllik dilemeyince tevbe ile iş bitmez. Zinadan daha büyük günahtır. Duymadı ise tevbe etmelidir. O kimseye dua ve istiğfar etmelidir. Helâllik dilemeye lüzum yoktur. Doğru fetvâ da budur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.