Hasan Yavaş

Nasihat, Allahü teâlânın bir kimseye verdiği nimetinin onda kalarak, dinine ve dünyasına faydalı olmasını istemek demektir.

Bir Müslümanın öldüğünü haber alan her Müslümanın, onun cenazesinde bulunması farz-ı kifâyedir ve kul haklarındandır.

Biri hastalanınca hemen ziyarete gidilmez... Sık sık gitmek de doğru değildir... Ziyarete yeni elbise gitmemelidir!

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Müslümânın, Müslüman üzerinde bulunan haklarından birinin de davetine gitmektir."

Selam verenin selamını almak farz olduğu gibi aksırınca, "Elhamdülillah" diyene de "Yerhamükellah" demek farz-ı kifâyedir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir." [Taberani]

İslamiyet, kul hakları üzerinde çok durmaktadır. Herhangi bir müminin, başka müminler üzerinde yedi hakkı bulunduğunu haber vermiştir.

Kul hakkının önemini bilip bundan sakınan bir Müslüman, kesinlikle tartışmaya giremez, kavga edemez, kalp kıramaz.

Müslüman, doğup büyüdüğü veya hayatına devam ettiği yerlerde görüşüp konuştuğu, beraber iş yaptığı herkesle mutlaka helâlleşmelidir.

Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevaptır.

Her ibadetin, ilmihal kitaplarında yazan farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini, mekruhlarını ve müfsitlerini mutlaka öğrenmelidir.

"Üzerinde kul hakkı olan, mahlûkların malına, ırzına dokunan, ölmeden önce helâlleşsin, ödesin!.."

Ebû Saîd Abdullah, İbn-üs-Sakkâ ve Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî adında üç genç ilim öğrenmek için Bağdat'a gelir...

Her müminin günâh işlemekten çok korkması lâzımdır. Ufak bir günâh işlediğinde hemen tevbe, istiğfar etmesi gerekir.

Cebrail aleyhisselam gelerek “Ya Resûlallah! Allahü teâlâ, Müslüman olanların cahiliyet devrindeki günahlarını affetti” buyurdu.

"Yâ Ali! Altı yüz bin koyun mu istersin, yahut altı yüz bin altın mı veyahut altı yüz bin nasihat mi istersin?.."

Savaşın sonuna doğru Abdullah bin Cahş, Ebûl Hakem isminde bir müşrikin attığı oklarla arzu ettiği şehâdete kavuştu...

Allahü teâlâ, dua eden kullarını çok sever. Bir şeyi çok isteyenin ona kavuşturması, Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyesidir.

Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir.

Dua müminin silahı, dinin temel direklerinden biridir. Yerleri, gökleri aydınlatan nurdur. Dua, gelmiş olan belaları giderir.