İbrahim Kahveci

Büyüme gücümüzü mü kaybediyoruz?

Üç ay önce ülkemiz normal dışı bir atmosferdeydi. Bugün seçim bitti önümüze bakalım diyenlerin yanıldığı bir gerçek var: Biz bu günler öncesi geçmişi unutup önümüze bakarsak kim bilir daha ne yıkımlar yaşarız...

Son 11 yıl. Nasıl geçti? Baş belamız enerji, ekonomide en büyük açığımız oldu.

Operasyonlara başlayıp cümbür cemaat saldırdıklarında ilk söylediğim cümleyi dün gibi hatırlıyorum: "Onların tuzu kuru, faturayı bu ülkedeki halk ödeyecek."

Küresel ekonomik düzen, iki dünya savaşı öncesi kadar bozuk duruma geldi.

68 kuşağı hikâyesi bir efsane mi?

Konuya 17 Aralık operasyonu öncesinden başlayalım.

Siyasette hiç kimse herkesi veya belirli kimseleri sevmek veya yaptıklarını tasvip etmek zorunda değildir. Kimseye kendi ülkesinin yöneticilerini sevmek için baskı yapılamaz. Zaten bu yüzden demokrasiler hâlâ en gözde yönetim biçimi olarak gösteriliyor.

SİAD, yani Sanayici ve İş Adamları Derneklerinin üst kuruluşu olarak kurulan ve bir bakıma TÜSİAD'ın çatı kuruluşu olan TÜRKONFED ekonomi raporunu yayınladı.

Eğer millet yerine kendi siyasi çıkarlarını düşünseydi bugün yaşananların inanın hiçbiri olmayacaktı.

Siz sokağa basit bir istek için çıkabilirsiniz. Veya o istek size çok basit gelebilir. Hatta sokak sizin için sıradan bir eylem gibi de gelebilir.

Onlar için önemli olan rejimin adı değildir; isteklerine boyun eğen yöneticilerin adıdır. Bugün size demokrasi diye tutturabilirler ama kendi göbeklerinde demokrasiyi rafa kaldıran ülkelere destek olabilirler.

Bağımsız siyasetin bağımsız ekonomi olmadan süremeyeceğini son olarak İran ve Rusya örnekleri bize gösterdi.

Türkiye'nin doğalgaz serüveni 1984 yılında Turgut Özal ile başladı. Rusya'dan (o yıllarda SSCB) 1986 yılında yapılan gaz alım anlaşmasını diğer ülkeler izleyerek doğalgazda büyük ithalatçı ülkeler arasına katılmış olduk.

2003-2013 yılları arası 10 yılda ülkemiz 1 trilyon 164 milyar dolar ihracat yaparken 1 trilyon 851 milyar dolar ise ithalat yaptı. 10 yıllık dış ticaret açığında tam 687 milyar dolar olarak yabancı sermayeye ihtiyacımız oldu.

Çalışanlar üzerinde ağır vergi yükü ve ağır çalışma şartları yüzde 10 işsizlik oranı karşısında çelişki oluşturuyor

Türkiye değer üreten yabancı sermayenin gelmesi için devlet içerisindeki farklı yapılanmalara karşı önlem alıyor

İstanbul'a yapılacak 3. Havalimanı'nın "ÇED olumlu" raporunun durdurulma teşebbüsü, ülkeyi geriye götürecek "Gezi" ve "17 Aralık" operasyonunun bir devamı niteliğinde...

Aylık geliriniz 5 bin lira oldu. Bu sizin için iyi haber mi kötü haber mi?

Kafamda soru çok.