68 kuşağı hikâyesi bir efsane mi?
O
kuşakla ilgili ilk aklıma gelen olay 6. Filonun Dolmabahçe'de
demirlemesinin ardından yaşananlardır. O olayda millî marşlar ve
millî duygular had safhadaydı.
Bugün kendisini sol olarak tanımlayan kesimin uzantılarına baktığımda, tarih epey hızlı çalışmış geliyor bana.
Dünya
29 ekonomik buhranından sonra hiç bu kadar büyük gelir dağılımı
bozukluğu ile karşılaşmamıştı. Özellikle çalışanların ücretleri 30
yıldır sürekli eriyor. Eriyen ücretler, banka kredileri kapatıyor. Ve
insanlar hayatlarını krediye bağımlı-borçlu ve gergin yaşıyorlar.
Hem
borçlu hem de iş garantisi düşük bir hayatın ne anlama geldiği kanımca
hâlâ iyi şekilde anlaşılabilmiş değil. Bu sosyal bunalımın işaretlerini
hayatın tüm alanında yaşıyor ve görüyoruz.
Bu çıkmaz yola nasıl girdik? 80'lerde oluşan yeni ekonomik modele kısaca bakalım:
Arz
iktisadı sermayedarın üstün ve değerli olduğu bir dünya oluşturdu.
"Zengini daha da zengin etti fakire iş versin" felsefesi ile oluşan bu
ekonomik model, maalesef karşımızda sermaye zulmü diye bir alan çıkardı.
Tüketici kanunları, perakende kanunları nafile; zengine kanun bile
işlemiyor.
Dünya yeni bir fakirlik felaketinin eşiğinde ama
her nedense 'sol' diye tanımlanan bir kesimden çıt çıkmıyor. P. Krugman
sürekli bu konuları yazıyor. "Ülkeler zenginleşiyor ama insanlar
fakirleşiyor" diyor.
Zaten son yıllarda borsalardaki
iyimserlik hareketleri de ekonomik verilerin kötü gelmesi ile oluşuyor:
"İnsanlar kötü olsun ki borsalar iyi olsun." İnsanlığın felaketi
borsaların yükselişi için en büyük itici güç oldu.
Bugün
medyanın en önemli işlevi zenginleri daha da beslemek ve yüceltmekten
geçiyor. Ekonomi sayfaları reklam veren zenginler sayesinde dönüyor.
Sistem böyle kurulmuş ve maalesef fakirin sesini duyurmak imkânsız.
Ama
asıl sorun şu ki; bu sistemi getirenlerde 'sol' argümanla hayatlarını
sürdürüyorlar. Hayatı boyunca hem sermayedarın sesi hem de 'sol'
geleneğinin sembolü olabiliyorlar.
68 kuşağı 6. Filoya karşı
'ülkeden gitsin' diye mücadele vermişken yeni 'sol' twitter, YouTube,
Facebook için ülkeye gelsin diye millî mücadele veriyor. Eski 'sol'
savaş gemisine 'hayır' derken, yeni 'sol' küresel gücün yeni savaş
gemisi olan şirketlerine 'evet' diyor.
Sorun şu ki bu küresel
iletişim sistemleri sayesinde sermayenin organize ettiği sokak isyanları
ile demokrasiler ve yerel güçler devrilerek küresel güçlere yeni
esirler oluşturuluyor. Bugün Ukrayna tam da bu tablonun örneğidir. Keza
Mısır da bir diğer örnek olarak karşımızdadır. Batı sermayesinin desteği
ile oluşan darbe, IMF ve Dünya Bankası'nın esiri bir Ukrayna ortaya
çıkartmıştır. Mısır'da ise millî ekonomi politikası uygulamak isteyen
Mursi hemen askerî darbe ile devrilmiştir. Mısır'da darbecilerin 529
kişilik idam listesi karşısında Batı sessizliğini koruyabilirken
Türkiye'deki twetter, YouTube kısıtlamaları karşısında kınama
bildirileri peş peşe gelebiliyor. Ve bu bildirilerin en muteber
savunucuları da maalesef "68 kuşağının mirasçılarıyız" diyenler oluyor.
Dünya
ekonomik sistemi 2008 yılında resmen tıkandı. O yıllarda sıkça "ya
büyük bir savaş çıkacak, ya da yeni pazarlar açılacak" demiştik. Savaş
ihtimalini size bırakıyorum ama yeni pazarlar noktasında inanılmaz büyük
mücadele var. 'Afrika Baharı' bu projenin en önemli ayaklarından
biriydi. Ama Mursi gibi bir lider çıkıp "millî ekonomi" dediğinde her
şey tersine döndürülebiliyor.
Keza Ukrayna AB'ye hayır
dediğinde sokaklar karışabiliyor ve seçimli lider ülkeyi terk
edebiliyor. Ve yeni en güçlü aday ülkenin büyük iş adamı oluyor.
Bu
senaryo, bizim için hiç yabancı olmadığımız bir senaryo.
Millî projeler, bağımsız ekonomik modele geçiş işaretleri ile gelen
eylemsel taban bir tesadüf olamaz. Fakat hesaba katılmayan tek bir
gerçek var ki; bu ülke insanı gerçekten vatan duygusu yüksek bir millet.
Şimdi
karşımızda yeni bir sayfa açılıyor. 2007 yılında duran sanayinin
çarkları 2013 yılında nihayet yeniden çalışmaya başlamıştı. Bu çarkları
daha da çalıştırmak gerekiyor. İkinci görev ise ekonomiyi mali
politikalar yerine reel politikalarla yönetmek ve büyük projeleri de bir
an önce hayata geçirmek.
Millet gereğini yapmıştır. Sıra
milletin iradesinin temsilcilerindedir. Milletin iradesinin ekonomiye de
yansıması en öncelikli dileğimizdir.