AB Komisyonu'nun densizliği!..

A -
A +

Avrupa Birliği Komisyonu, öteden beri Türkiye'ye karşı yürüttüğü taraflı, peşin fikirli ve dışlayıcı tutumunu sürdürüyor... Önceki gün, Kıbrıs meselesi ile ilgili olarak vardığı son karar ise tek kelime ile "DENSİZLİK"tir. Her fırsatta Türkiye'nin üyelik gayretlerine sekte vuran AB Komisyonu, işi daha da ileriye götürerek şantaj yapmaya başlamıştır! Avrupa Birliği'ni tam ortadan ikiye bölen Irak meselesi ortada dururken, yani bir tarafta Almanya ve Fransa ile ona destek veren ülkeler, ABD hegemonyasına mani olmaya çalışırken, diğer tarafta İngiltere'nin başını çektiği ve İspanya, İtalya, gibi AB üyelerinin takip ettiği, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti vs. üyeliği kesinleşmiş devletlerin de kuyruğuna takıldığı Amerikan yanlısı konvoy, savaş tamtamları çalarken, kısacası uluslar arası sistem çöküşün eşiğinde iken, AB Komisyonu'nun her şeyi halletmiş gibi Kıbrıs meselesine limon sıkması, hakikaten densizlikten başka bir şey değil... BM nezaretinde Lahey'de yapılan Kıbrıs görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının hemen ardından Türkiye'yi işgalci olarak ilan etmeye kalkışan AB Komisyonu, eğer gerçekten meselelere karşı hassasiyet gösteriyorsa, evvela kendi birliğini hançerleyen üye ülkeleri ve üyeliğe giriş yapan devletleri bir hesaba çeksin de bakalım! "AB dağılıyor mu?" yorumlarının gırla gittiği bir dönemde, Komisyon, Türkiye'ye sözüm ona baskı yapmaya çalışıyor. Bu ne pişkinlik? Komisyon bunu tam da, Türk Parlamentosu'nun ABD'nin asker konuşlandırması ile ilgili tezkereyi reddederek, Almanya ve Fransa'nın başını çektiği savaş karşıtı cephenin elini güçlendirdiği bir zamanda yapıyor... Yani nereden bakarsanız AB Komisyonu'nun bu son çıkışı tam bir hamakat eseri! Türkiye'nin üyelik statüsünün tescil edildiği 1999 Helsinki zirvesinde, Kıbrıs ile ilgili verilmiş bir karar ortada dururken ve bu karara göre de tarafların anlaşması için 2004 yılına kadar süre verilmişken, hatta bu tarihe kadar anlaşma olmadığı takdirde ne yapılacağı dahi belirlenmişken, (Bu tarihe kadar anlaşma olmadığı takdirde, meselenin Lahey Adalet Divanı'na havale edilmesinin taraflara teklif edileceği hükmü...) AB Komisyonu, pişmiş aşa su katarcasına, meseleye burnunu sokuyor. Soksun bakalım ne olacak? Yani AB, işgalci ilan ettiği Türk askerlerini olmayan ordusunu göndererek mi Kıbrıs'tan çıkaracak? Güldürmeyin beni... AB Komsiyonu böyle uçuk kararlar vereceğine şunun değerlendirmesini yapsa kendisi için daha iyi olurdu: Şayet bugün Türkiye AB'ye tam üye statüsünde olsaydı, acaba ABD, Avrupa'nın ensesinde böylesine boza pişirebilir miydi? Neyse... AB Komisyonu bu kafayla yola devam etsin. Son dönemlerdeki kararlarında objektif hukuk kriterleri yerine sübjektif etkenlerle siyasi mülahazaların ağır bastığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de ona eşlik etsin. Biri Kıbrıs'taki mütecaviz Rumları maşa olarak kullansın, diğeri de otuz bin kişinin katlinden sorumlu terör örgütünün başını arkalasın... Bakalım ne elde edecekler? Moodys tüy dikti... Bu arada uluslar arası itibarı ayaklara düşmüş derecelendirme kuruluşu Moodys de Türkiye'nin kredi notunu düşürmekle tehdit etmiş. Neye karşılık? Tezkerenin Meclis'ten bir an evvel geçirilmesini istiyor! Al birini vur ötekine... AB Komisyonu'nun densizliğine Moodys tüy dikti. Bakalım bunların daha ne seviyesizliklerini göreceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.