Hukuka meydan okumak hangi aklın eseri? CHP Genel Başkanı Özgür Özel, biraz da isminin tesiriyle midir; özgürlükçülük ötesinde fazla asi takılıyor!.. Ozan Dadaloğlu misali, “meydanlar bizimdir…” havasında!
CHP genel başkanlığı koltuğuna şu veya bu şekilde oturmak elbette izafi bir başarıdır. Ama esas başarı bu koltukta makul bir süre oturabilmektir. Özgür Özel’in konumu, CHP’ye genel başkan olduğu günden beri hep tartışılıyor. Gölgedeki genel başkan veyahut lider olma iktidarından yoksun genel başkan olarak, hep nakıs tarafına göndermeler yapıldı… Aslında Özgür Özel, “baba-oğul gibiyiz…” diye, bağlılıklarını bildirdiği Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetimindeyken, Ekrem İmamoğlu ve ekibi ile gizli Zoom toplantılarına katıldığı günden itibaren, lider olamayacağını ilan etmişti. Kılıçdaroğlu’nu “sırtından hançerleyerek” İmamoğlu’na oynamak elbette bir tercihti. Ama bu tercihin bedeli de ağır oldu!.. Altı aydan beri sırf İmamoğlu ve şürekâsını temize çıkarabilmek için, meydan meydan dolaşan Özel, CHP’yi sonunda hangi noktaya taşıdı? Bugüne kadar birçok siyasi parti aleyhinde, çeşitli sebep ve gerekçelerle kapatma davaları açıldı. Bazıları kapatıldı da. Ancak yüz küsur yıllık CHP gibi, il ve ilçe kongreleri ile son kurultayı şaibe iddialarıyla askıya alınan, davalara konu olan bir başka siyasi teşekkül olmadı herhâlde… Temel soru şudur tabii: CHP bu hâllere nasıl düştü?.. Değişim diye yola çıkarak, asırlık partiyi bölünme ve parçalanma noktasına taşıyan akıl, herhâlde sonuna kadar sorgulanacaktır. Ekim 2023’te icra edilen ve aynı günden itibaren bizzat CHP’liler tarafından tartışılan, daha sonra yine CHP’lilerce aleyhine dava açılan, İstanbul İl Kongresinin buralara kadar geleceği ayan beyan değil miydi? Gerçekleri gizlemeye yeltenerek yahut parti delegelerini maddi menfaatlerle susturmaya çalışarak nereye varılacağı hesaplanıyordu ki? Özel ve ekibi böyle bir gaflete nasıl düştü? Hâlâ yanlış üstüne yanlışta ısrarcı olmak…
Gerçekten devletin hukuk düzenine kafa tutmaya kalkışmak, yargıya meydan okumak hangi aklın eseri? 19 Mart’ta başlattığı Saraçhane serüveni, şimdiye kadar yolsuzluk ve usulsüzlükle, irtişa ve nitelikli dolandırıcılıkla, ihaleye fesat karıştırmakla suçlanan kişilerin hukuki durumunda ne gibi bir değişikliğe yol açtı? Miting yapmakla, her hafta bir vilayete gidip taraftarlarına slogan attırmakla, hukuki sürecin işleyişi ne ölçüde seyir değiştirdi? En acemi siyasetçilerin bile yapmayacağı şeyleri Özel pekâlâ yaptı. Nihayetinde partinin prosedür icabı yapması gereken kongreleri, bir bir mahkeme kararlarıyla askıya alındı. Şüphesiz bu tablo CHP için çok can sıkıcı ve bunun etkisi de çok derin olacak. Elan CHP hukuken kilitlenmiş durumda. Siyaseten de bölünmenin eşiğinde... Epey zamandır yeni bir partiden dem vuruluyor. Hatta bu partinin isim hakkı bile tescil edilmiş… EKİM… Ekrem İmamoğlu ismini çağrıştırıyor. Tabii Özel ve İmamoğlu’nun öncülüğünde hayata geçirilmesi planlanıyor. Olur veya olmaz ayrı konu. Lakin çalışmalar, faaliyetler bu istikamette. Şayet bu senaryo fiiliyata dökülürse, Özgür Özel ve onunla beraber hareket edenler, CHP’yi bölen kadro olarak siyasi tarihe geçecekler! EKİM’in nasıl bir mahsul vereceğini tabii ki zaman gösterecek… Velakin perşembenin gelişi çarşambadan belli olur, derler. CHP tabanında, yolsuzluk iddialarına muhatap olan belediye başkanları ve diğer kişilerin bu denli sahiplenilmesi oldukça rahatsızlık veriyor. Ve bu rahatsızlık üzerinden yürüyen tartışma ve itirazlar, CHP’yi fazlasıyla zora sokacak gibi görünüyor...
Bütün bunlar olurken, mevcut CHP Yönetimi yangına körükle gitmekte ısrar ediyor. Hukukun gereklerine uyup bir an evvel parti kongrelerini meşru zeminde ikmal etmek üzere harekete geçmek yerine, siyasi polemiklerle sonuç almaya çalışıyor. Yukarıda işaret ettiğimiz üzere, 19 Mart 2025 tarihinden beri devam eden hukuki süreçler aleyhine düzenlenen sayısız miting ve protesto gösterisine rağmen, soruşturma ve dava hazırlığı normal seyrinde devam ediyor. Başka da yolu yoktur. Benzer durum, CHP İstanbul İl Kongresi ile 38. Kurultay’a dair iddialarla iptal davaları için de geçerli. Dava sonucu ne olur, bugünden bilemeyiz. Ama ortaya dökülen bilgi ve belgelerin ciddiyeti ve vahameti şüphesiz bu konuda kanaat oluşmasına hayli yardımcı oluyor… CHP şayet, üstüne bulaşan şaibe ve yolsuzluk iddialarından arınmak istiyorsa, agresif siyasi söylem yerine, hukuka yardımcı olacak bir tutum içine girmeli. Ne var ki, bunu yapmıyor. CHP, eski alışkanlıkla ve tek taraflı sahiplendiği “devlet kurucusu parti” olma iddiasıyla, kendisini âdeta devletin yerine koymaya yelteniyor. İstanbul’da görevden geçici olarak uzaklaştırılan il yönetimi yerine, mahkemenin tayin ettiği partili isimleri ihraç etmekle tehdit ediyor hatta usulsüz biçimde ihraç kararı açıklıyor. Bu durum CHP’nin içeride büyük bir açmaza düştüğünü ortaya koyuyor. Tabiatıyla bu sonucun baş sorumlusu Özel ve ekibidir. Bütün yumurtaları İmamoğlu sepetine koyması Özel için büyük hesap hatası oldu. Bunun altından zor kalkar!..
Ana muhalefet partisinin başındaki kişi, siyaset yapmak veyahut devletle didişmek arasındaki farkı, çok iyi tefrik etmek mecburiyetinde. Bu konuda yargı kararlarına saygı duymaktan başka yolu yok. Nitekim Yüksek Seçim Kurulu, CHP’nin ilçe kongreleriyle ilgili durdurma kararlarına itirazını kabul etti. Demek ki, hukuku peşinen itham etmek doğru bir davranış değil.
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...