Çağdaş maskeli balo!..

A -
A +
 
Koronavirüs salgını ile birlikte en fazla konuşulan kelimelerden biri de maske… Amerikan cenahından yapılan bazı açıklamalara göre, bu gidişle 2022 yılına kadar maske ve sosyal mesafe mecburiyeti olabilir!
 
İtalyan Giuseppe Verdi, 1859 yerine 2020 yılında Maskeli Balo operasını besteliyor olsaydı, acaba nasıl bir eser ortaya çıkardı? Öyle ya, İsveç Kralı’na yönelik suikast olayını “sanatsal” bir biçimde sorgulamak yerine, kendi ülkesinde birkaç hafta içinde; virüsten hayatını kaybeden 20 bin küsur insanın trajik sonunu dillendiren “libretto”, herhâlde ve mutlaka çok farklı olurdu!.. Belki opera eserinin konusu sadece İtalya ile sınırlı kalmaz, mesela İspanya’da bakımevlerinde cesetleri günler sonra bulunan yüzlerce – binlerce kişinin akıbeti de seslendirilirdi. Bununla da yetinilmez, aynı şekilde Fransa’da tek başına yaşadıkları kendi evlerinde veya bakım yurtlarında İspanya’dakine benzer sonu paylaşanları da dâhil edilirdi… Hatta ve hatta iş burada da kalmaz, Atlas Okyanusu’nun öte yakasında, mesela New York’ta; hastane ve doktora gitme fırsatını dahi bulamadan evlerinde ölü bulunan 3 bin 700 kişinin yalnızlık içinde ölümü de eserin içine katılır mıydı?..
Evet, şaka değil şu sıralar bütün dünyada, ‘maske’ diye tabir edilen, ağız ve burnumuzu kapatacak ebatta, 5 – 6 santimlik bir “bez parçası”, en fazla tartışılan bir mesele!.. Bu küçük bez parçası o kadar kıymete binmiş durumda ki, dünya devletleri buna sahip olabilmek için her türlü modern korsanlığı bile icra etmekten kaçınmıyor. Ki, bu maskenin bizi virüsten ne kadar koruyabileceği de kesin değil. Ama görünen o ki, daha uzun müddet insanlar, maske takma ihtiyacı içinde olacak ve dolayısıyla bunun tedariki de önemli bir konu olarak gündemdeki yerini muhafaza edecek… Sektör temsilcilerinin açıklamalarına bakılırsa, Türkiye’de yerli maske üretimi konusunda hayli yüksek bir kapasite var. Günlük elli milyon adet üretebilme kapasitesinden bahsediliyor. Elbette maskenin yanında diğer koruyucu kıyafetler de yüksek talep çerçevesinde olacak. Diğer taraftan Türkiye’nin yerli ve millî solunum cihazı (ventilatör) üretiminde kısa zaman içinde başarılı bir noktaya ulaşmış olması da sevindirici… Bu alanda, öncelikle kendi ihtiyacını karşılamak ve bilahare dünyaya da satmak, yeni bir üretim ve gelir kapısı olarak ekonomiye katkı yapacaktır.
Koronavirüsün dünya ekonomisinde ciddi bir daralmaya sebep olacağı artık kesinleşmiş bulunduğuna göre, bunun etkilerini az veya çok hafifletebilecek yeni iştigal alanlarının devreye sokulması tabiidir ve gereklidir. Amerika Birleşik Devletlerinde işsizliğin yüzde otuzlara kadar tırmanabileceği tahminleri yaygın şekilde yapılıyor. Salgın karşısında hazırlıksız yakalanan ve başlangıçta meseleye fazla ciddiyet de atfetmeyen Donald Trump çok zor durumda. Dünya Sağlık Teşkilatını bu meselede suçlamak ve ABD’nin bu kuruluşa olan destek fonlarını askıya almak, ülkenin sağlık sisteminin yaşadığı acziyeti ortadan kaldıracak mıdır? Hayır! Daha önce Çin’e yönelik olarak yaptığı suçlamaların bir faydası olmadığı gibi… Çin’e yöneltilen suçlamaların ne gibi bir sonuç vereceğini bekleyip göreceğiz. Bu suçlamalarda şayet beklenmedik yeni ortaklıklar gün yüzüne çıkarsa, seyredin siz gümbürtüyü…
ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin, şu ana kadar virüs karşısında yaşadığı etkisizlik ve çaresizliğin faturasını nasıl ödeyeceği, en fazla merak edilen hususlardan biri. Ortalıkta uçuşan yorum ve tahminler müthiş bir toz bulutu kaldırmış durumda. Ancak bu toz duman, hastalığa yakalanmış insanların derdine deva olmuyor ne yazık ki!.. Bu dönemde yanlış karar verenler veyahut zamanında doğru kararları alamayanlar mutlaka bedel ödeyecekler. Amerikan Başkanı, kasım ayındaki seçimlerde nasıl bir sonuç alır mesela? Suudi Arabistan Veliaht Prensi M. bin Selman, bu hengâmede her şeyi halletmiş gibi, İngiltere’de futbol kulübü satın alıyor… Tam da futbol dünyasının büyük açmaza düştüğü şu sıralarda, bin Selman’ın, İngiltere’ye yüz milyonlarca dolarlık katkı vermesi hayli dikkat çekici değil mi?
Velhasıl küresel boyutta hüküm süren “maskeli balo” sona erdiğinde, bakalım hangi yüzler gülecek, hangileri ağlayacak veya görülmemek için hangi deliklere girmeye çalışacak!.. Bir taraftan silah ticaretinde dönen ve yüz milyarlarla ifade edilen korkunç paralar… Diğer yandan düne kadar birkaç sente satılırken bugün yüz katı fiyatla karaborsaya düşen maskeler. Bu ibretlik tabloyu kim, nasıl izah edebilir ki? Netice; hiçbir maske, dünyayı acı gerçeklerle yüzleşmekten kurtaramayacak…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.