Cumhur İttifakı da hedefi de sağlam…

A -
A +

Cumhur İttifakı’yla baş edemeyen siyasi yelpaze her fırsatta salvo yaparak ortalığı bulandırmaya çalışıyor… Ama genellikle hamleler boşa çıkıyor. Her seferinde ittifakın da, hedefinin de, sapasağlam olduğu teyit ediliyor!..

 

 

 

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” sürecine kapı araladığı günden beri, muhalif siyasi yelpaze ne yapıp edip, Cumhur İttifakı’nı bir şekilde ihtilafa düşmüş gibi göstermeye çalışıyor. Fakat şu ana kadar bu yöndeki bütün hamleler sonuçsuz kaldı. Son olarak 29 Ekim Cumhuriyet merasimlerine Devlet Bahçeli’nin katılmaması, karşı tarafı bayağı heyecanlandırdı… Velakin beklenen olmadı. Beklenen derken, İttifak cenahında bir çatlak oluşmasını bekleyenlerin temennisini kastediyoruz.

 

Cumhur İttifakı 15 Temmuz İhanet Kalkışmasından bu yana, hükûmet sisteminin değişmesi de başta olmak üzere, yasama ve yürütmeye dair pek çok kritik kararların hayata geçmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç gün önce ifade ettiği üzere; “Bu ittifakın harcı 15 Temmuz 2016 ihanet gecesinde karılmıştır.” Dolayısıyla muhalefet kabul etmekte zorluk çekse de, bu ittifak öyle sıradan bir siyasi iş birliği değil. Doğrudan doğruya ülkenin beka meselesiyle ilgili ve temelinde siyaset üstü bir anlayış yatıyor. Burada ‘siyaset üstü’ kavramı, millî meselelerde siyasi parti menfaatlerinin bir kenara konulması manasını taşıyor… Öyle olduğu için de sağlam kalabiliyor bahse konu ittifak. Mesela AK Parti’nin kendisi, henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olması hususunda bir resmî açıklama yapmamış iken, Devlet Bahçeli’nin âdeta ön alması ve görüşünü çok güçlü bir şekilde izhar etmesi, sıradan siyasi yaklaşımlarla izah edilebilir mi? Demek ki Cumhur İttifakı herhangi bir politik iş birliği hâli değil.

 

Son olarak MHP liderinin çok açık ve net ifadelerle özetlediği, Cumhur İttifakı’nın ve hedefinin sağlamlığı esasen şu temele dayanıyor: “Cumhur İttifakı bayraktır, vatandır, millettir, dünyayı Türkçe okuyan, ihanete ve zulme kahramanca direnen Kızılelma ruhu, İ'lâ-yı kelimetullah şuurudur. FETÖ’cü hainlerin yalan ve iftira dolu sözlerine eyvallah edersek, Türk ve Türkiye Yüzyılı'ndan dönersek gök girsin kızı çıksın…”  Malum olduğu üzere Cumhurbaşkanı da, bir süreden beri FETÖ’cü hainlerin atağa geçtiğini dillendiriyordu. Dün de bu hainlerin hedefine varamadığını ifade etti. “Cumhur İttifakı'nda çatlak oluşturmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz” dedi, “FETÖ’nün oyununu boşa çıkaran” Sayın Devlet Bahçeli’ye özellikle teşekkür etti. Bütün bunlar bir şeyi net olarak ortaya koyuyor. FETÖ bilhassa devletin kılcal damarlarına sızmış elemanlarının deşifre edilmesi ve adalete teslim edilmesi operasyonlarından fena hâlde rahatsız. Bu yüzden iktidara yüklenip, İttifak bünyesinde kendince çatlak oluşturmaya çalışıyor, bunun için de her yolu deniyor. Lakin Cumhur İttifakı öyle bitti bitiyor, gitti gidiyor türünden üfürmelerle etki altına alınabilecek bir şey değil. Son sekiz-dokuz yıl boyunca, bu hususta tezahür eden bütün gelişmeler, İttifak'ın sağlamlığını hep perçinledi. AK Parti ile MHP, birer siyasi entite olarak; elbette farklı fikir ve düşüncelere sahiptir. Bu sebeple zaman zaman siyasi üslupta farklılıkların ortaya çıkması gayet tabiidir. Ancak ülkenin daha iyi bir geleceğe taşınması uğrunda, samimi iş birliği meselenin püf noktasıdır...

 

Yukarıda işaret ettiğimiz her iki liderin sözlerinin, ne kadar uyumlu ve hedef birliği içinde olduğu yeterince sarih değil mi? Bu noktada milliyetçilik ve vatanseverlik duygusu öyle genel geçer bir hamaset değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin dillendirdiği “Malazgirt ruhu”, harfi harfine aynı mefkûreden beslenmiyor mu? Dolayısıyla iktidara alternatif olmak iddiasında, muhalif yelpazedeki siyasi partiler, öncelikle meseleyi doğru ele almalılar. Yani öyle birkaç sloganla veyahut çelişkili siyasi atraksiyonlarla netice almasının mümkün olamayacağını idrak etmelidir.

 

Cumhur İttifakı dünyanın bütünüyle zor bir dönemden geçtiği ve Türkiye’nin de hem içeride hem dışarıda, çok zorlu bölgesel ve küresel sınamalarla boğuştuğu bir zaman diliminde vücuda geldi ve memleket için hayırlı oldu. Elbette herkesin noktasına virgülüne kadar, bu ittifakın siyasi icraatını onaylamasını, desteklemesini kimse beklemiyor. Velakin en azından, bariz şekilde memleket hayrına olan işlerde, hani destek verilmese bile köstek olunmamalı… Zaman zaman sokak röportajlarında çok komik sahneler yaşanıyor. Bazı çokbilmiş(!) vatandaşlar, gerine gerine; hükûmetin yaptığı önemli hizmetlere, hayata geçirdiği devasa projelere burun kıvırıyor. Hangi partiden olduğunu zorlanmadan tahmin edebileceğiniz üzere, mensubiyetlerini veya laisizm saplantılarını dışa vurarak başka bir şeye ihtiyaçları olmadığını söyleyebiliyorlar. Bunların saplantılarını psikolojik ve sosyolojik açıdan anlamaya çalışmak gerekir. Zira normal dışı bir vaka ile karşı karşıya bulunduğumuzu düşünmeden, böylelerine şaşırmak da çözüm değil. Sahi, bu ruh hâlini kesinlikle enine boyuna tetkik etmek zaruri! Şöyle ki, bu türden şahısların önemli titr sahibi filan olduğu da bir vakıa. Sırf siyasi taassup ve ideolojik saplantıları yüzünden memleketin imarına karşı çıkmak, hatta Gezi olaylarında olduğu üzere, fiilen engellemeye çalışmak sağlıklı bir ruh hâli olabilir mi? Fakat hâlâ bu saplantıdan kurtulamamış yahut kurtulmak gibi bir derdi de olmayanlar sürüsüyle… Ki, onların gerçeklere bile bile gözünü kapatması gafletinden ötürü, Cumhur İttifakı farkını daha bariz şekilde ortaya koyabiliyor…

 

Velhasıl özüyle sözüyle, Cumhur İttifakı dosdoğru hedefine ilerliyor. Böylelikle müşterek ideal çerçevesinde, Türk milletine ve insanlığa hizmet etme iddia ve gayretini sürdürüyor. Yani bünye de fikir de sağlam!..

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.