Atina’daki fotoğraflar ve Girit’teki uçaklar…

A -
A +
Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu’nun Yunanistan ziyareti bu ülke ve Avrupa Birliği medyasında geniş yankı uyandırıyor… Aslında, Ankara’daki gergin basın toplantısı ile Atina’daki kucaklaşma, aynı fotoğraf!..
 
 
Önce küçük bir girizgâh… Dünyada genellikle iç ve dış politika üslubu, dışarıya yansıma itibarıyla, birbirinden belirgin şekilde farklılaşır. İlkinde muhataba karşı daha sert ve katı ifadeler, ikincisinde ise adına diplomasi denilen sanatın eseri olarak, daha esnek ve “nezaketli” bir tavır öne çıkar. Ancak harici siyasette, elbette titiz hesaplarla hayli sık biçimde başvurulan o “diplomatik nezaket”; esasen belirlenen hedeflere varma veyahut karşı taraftan gelecek hamlelere karşı koyma noktasında, herkesin yerine göre cömertçe veya mahdut ölçüde kullanmak ‘zorunda’ kaldığı yöntemdir!..
Bu girizgâhı yapmamızın sebebi, Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu ile Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Atina’da verdiği ‘samimi’ fotoğraflardır. Aslında geçen ay Ankara’da, her iki ismin düzenlediği ortak basın toplantısına damga vuran bariz gerginlikle, dün Atina’da bahar havası estiren görüntüler, temelde aynı hedefe matuf!.. Nasıl yani, dediğinizi duyar gibiyim. Evet, devletlerarası münasebetlerde, ülkeler kendi millî menfaatlerini koruma ve geliştirme hususunda kılı kırk yarmak zorunda… Bunun için diplomasi esasları çerçevesinde, her türlü müzakere usulünü yürütmenin yanında, yeri geldiğinde ‘diplomatik nezaketin’ sınırlarını da zorlayarak daha rijit ve kararlı tavırlar içine girme ihtiyacı duyar. Nikos Dendias, hatırlayacağınız üzere, Ankara’da ülkemize karşı haddini aşan ifadelerde bulunmaya teşebbüs edince, Sayın Çavuşoğlu, gerekli cevabı çok net bir şekilde vermişti…
Dün Atina’da, Ankara’daki gergin tablonun aksine daha güler yüzlü ve sıcak görüntülerin verilmiş olması, var olan meselelerin hâl yoluna girdiğini göstermez. En fazla iki ülke arasında diyalog kanallarının daha verimli çalışmasını temin edebilir. Yoksa Doğu Akdeniz, Ege, göçmen meseleleri, Batı Trakya’da yaşayan Türk Azınlık konusu ve diğer ikili ilişkilerin hepsi ortada duruyor… Ezcümle, Girit Adasındaki Suda Üssüne konuşlandırılmış ABD, İsrail, S. Arabistan, BAE ve Fransa uçakları (Bunlara tatbikat kılıfı giydirilmiş olsa da netice değişmiyor…) boy göstermeye devam ediyor. Ve Atina Yönetiminin bu fotoğraflarla anlatmak istediği şey de çok açık!.. Yunan Dışişleri Bakanı, besbelli Ankara’da kendi eliyle hazırladığı mahcubiyet verici tabloyu unutturmak için o fotoğrafların yansımasına gayret etti. Bu olumlu da bir yaklaşımdır. Şüphesiz Türkiye ile Yunanistan arasında karşılıklı menfaatlere dayalı düzgün ilişkilerin sürdürülmesi her iki tarafın yararına. Bu minvalde, 14 Haziran’daki NATO zirvesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunan Başbakanı Miçotakis’in görüşecek olması, önemli ve olumludur. Bu aynı zamanda, her vesileyle Yunanistan’a desteğini tekrarlayan ABD Başkanı Joe Biden’ın muhtemel bir çıkışına karşı da önceden temin edilen politik adımdır… Böylece Cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı ile Brüksel’de gerçekleştireceği görüşmenin muhtevası da ‘zenginleşmiş’ oluyor. Keza Sayın Erdoğan’ın Amerika’nın önde gelen 26 büyük firması ile elektronik ortamda gerçekleştirdiği toplantı da çok çok önemli bir adım. Bu toplantının ikili görüşmeye muhakkak yansımaları olacaktır.
Tekrar Yunanistan’a dönecek olursak… Mevlût Çavuşoğlu’nun Dendias ve Başbakan Miçotakis ile yaptığı ve olumlu geçtiği açıklanan görüşmeleri ile onun Batı Trakya’ya yaptığı ziyaret ve oradaki Türklerle temaslarının estirdiği hava taban tabana zıt… Her şeyden önce, Çavuşoğlu’nun “Türk Azınlık” ifadesini kullanması bile tek başına Yunan hariciyesini ayağa kaldırdı. Hatırlarsanız Ankara’daki ortak basın toplantısında da Sayın Çavuşoğlu bu konuyu çok çarpıcı biçimde dile getirmişti. Ancak Yunanistan AB müktesebatına taban tabana zıt politikalarla oradaki soydaşlarımızı baskılamaya devam ediyor. Lozan Anlaşmasına göre kendi müftülerini seçme hakkını ihlal etmesi ve kendisinin tayin ettiği isimleri dayatması, Türk okullarının tabelasından ve diplomalarından “Türk” ifadesini çıkarması tam bir skandal. Bu şekilde alenen oradaki Türk varlığını ve kimliğini inkâr ediyor. İşin tuhaf tarafı bütün bu hukuksuz uygulamalara Avrupa Birliğinin hiç ses çıkarmaması! Mevlût Çavuşoğlu’nun Yunanistan ziyaretine Selanik’ten başlaması ve Batı Trakya’daki Türk soydaşları ile onların kurumları nezdinde yaptığı temas ve verdiği beyanlar, Yunan Medyasını alevlendirmeye yetti. Hâlbuki, Nikos Dendias da, geçen ay Türkiye ziyaretine İstanbul’dan başlamamış mıydı? İstanbul’da nereleri ve kimleri ziyaret etmişti?
Velhasıl “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir…” sözü fehvasınca, her görüntü veya fotoğraf gerçekleri ifade etmez, etmeyebilir. Hele dış politikada retorik ve reelpolitik yekdiğerinin zıddıdır. Birbiriyle barışık olması âdeta imkânsız gibidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.