Siyonist terörist devletin son zamanlarda, tek kelime ile ‘kudurma’ hâlini yansıtan saldırılarının temelinde yatan asıl şey yarınlara dair korkusudur. İsrail eninde sonunda kendisinin hizaya sokulacağını biliyor!..
"Büyük İsrail" hayali, “Vâdedilmiş Topraklar” vb. Muharref Tevrat'tan aşırma daha pek çok saçma sapan iddia ve tezlere dayanarak, en vahşi yöntemlerle başka milletlerin topraklarına tasallutta bulunan, çoluk çocuk demeden soykırım yapan İsrail terör devletinin acelesi var!.. Zira Siyonist İsrail çok iyi biliyor ki, eninde sonunda bu sınır tanımaz küstahlığının bedeli kendisine ödetilecektir. Yani daha açıkçası, terörist devlet mutlaka hizaya getirilecektir… İsrail işte bu sebeple kudurmuşçasına etrafına saldırıp bir şeyleri önlemeye, şayet bu mümkün olmazsa, en azından geciktirmeye çalışıyor. Bütün taktik ve stratejilerinin kaynağı Muharref Tevrat olan Siyonist İsrail, güvenliği bir “Din Mertebesine” çıkardığı (Bakınız Mim Kemal Öke, DİN-ORDU GERİLİMİ) için; bu alanda akla hayale gelmedik aşırılıklara saplanmış durumda. İsrail yakın çevresinde ve hatta uzak coğrafyalarda, kendisine tehdit teşkil etme ihtimali olan ülkeleri durduk yerde hedef almaktan çekinmiyor. İşin özü budur. Daha önce bu köşede mükerreren dile getirdik: Oded Yinon’un 42 yıl önce, 1983 senesi Şubat ayında kaleme aldığı, Siyonist Kvunim dergisinde yayınlanan makalede, İsrail’in güvenlik garantisi için geniş değerlendirme yapılıyor… Irak’ın, Suriye’nin ve Mısır’ın birkaç parçaya bölünmesi hedef olarak veriliyor. Mesela şöyle diyor: Irak’ta, Güneyde Basra merkezli bir Şii Arap Bölgesi, Ortada Bağdat merkezli bir Sünni Arap Bölgesi, Kuzey’de Musul merkezli bir Sünni Kürt Bölgesi kurulması, İsrail’in gelecekteki güvenlik garantisi için iyi olur…
20 yıl sonra, ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle birlikte bu plan fiilen hayata geçmiş oldu! Aynı şekilde, Suriye’de bir Dürzi Bölgesi, Bir Nusayri-Alevi Bölgesi ve Şam ve Halep Merkezli iki Sünni Bölgesi kurulmasını hedef olarak ortaya koyuyor. Keza Mısır için benzer bölme planı var. Mısır’da; Hıristiyan Kıptiler için ayrı ve özerk bölge tavsiye edilmekten başka, ülke toplumunun “radikal kesimi’ için de ayrı yerleşim ve idari bölge teşkil edilmesi isteniyor… Velhasıl, İsrail’in kendi güvenliği için başka halklar ve milletler için düşündüğü sinsi planların bir kısmı özetle böyle…
İsrail’in acelesi var dedik… Suriye’de Baas Rejiminin yıkıntıları üzerine inşa edilmeye çalışılan devlet tam manasıyla egemen olma noktasına gelmeden, mesela doğru dürüst orduya kavuşamadan, hava savunma sistemini kuramadan her şeyini yıkmaya yakmaya çalışıyor. Bununla Suriye’nin ayağa kalkmasını önlemeye, en azından geciktirmeye çalışıyor. Keza Irak’ta Amerikan işgalinin etkileri tamamen ortadan kalkmadan ve devlet ayakları üzerine dikilmeden, bunun önüne geçmeye çalışıyor. Lübnan’ın içler acısı hâli ortada. Maalesef devlet demeye bin şahit ister. İsrail’in kendi etrafında görmek istediği entitelerin topyekûn “BAŞARISIZ DEVLET” olması zorlanıyor ve bunun için her şey yapılıyor. 7 Ekim 2023’ten bu yana, İsrail, Filistin topraklarında yaptığı katliam ve soykırımın yanında, Lübnan’a, Yemen’e ve İran’a da saldırılarda bulunmaya devam ediyor. Siyonist terörist devletin şu ana kadar fiilen saldırmadığı bir Mısır bir de Ürdün kaldı. Mısır’ın durumu doğrudan ABD’yle bağlantılı olduğu için, bu ülkeden İsrail’e yönelik etkili bir politika söz konusu değil. Amerikan askerî yardımı karşılığında, iki taraf belli bir istikrar içinde hareket ediyor… Açıkçası Mısır, İsrail’i rahatsız edecek bir harekette bulunmuyor. Mesela Filistin Halkının haklarını koruma noktasında cesur bir adım atmıyor, atamıyor. Ürdün zaten başlı başına bir siyaset ortaya koyacak kapasitede değil. ABD ve İngiltere’nin gözetimi altında varlığını idame ettirmeye çalışıyor.
İsrail bugüne kadar doğrudan ve dolaylı saldırılarla İran’ı fena hâlde taciz etti. Son olarak, ABD’nin çok büyük lojistik ve askerî desteğiyle vurdu. İran buna karşılık vermeye çalıştı. Gelecekte de buna benzer durumların kaçınılmaz olduğunu belirtmek lazım… Yani İsrail’in Orta Doğu Bölgesini istikrarsızlaştırma ve yayılma politikalarının ne kadar zehirli olduğu ortada. Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da çok doğru bir tespitle ifade ettiği üzere, Siyonist, terörist devletin bir sonraki hedefinin Anadolu toprakları olacağı aşikâr!.. Bu arada, İsrail’in nüfusu ve askerî kapasitesi malum. Bugüne kadar Amerikan ve genel olarak Batı desteğinde girdiği savaşlarda başarılı oldu. Velakin rakipleri çok zayıf durumda olduğu için bu başarı kolaylıkla sağlandı. İsrail gerçek bir güçle karşılaştığı vakit, ne kadar dayanabilir? İşte bu zaafını bildiği için, bugün aceleyle; kudurmuş şekilde, etrafına saldırıyor… Suriye’ye, Irak’a ayağa kalkma fırsatı vermek istemiyor. Türkiye’nin savunma sanayiindeki hamlelerinin de nihai noktaya gelmesine zaman bırakmamaya çalışacağı şüphesizdir! Türkiye buna göre hesap ve hazırlık yapmak durumunda. İsrail’i güç durdurur… Nokta!
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...