Erdoğan Biden görüşmesi ve diğerleri

A -
A +
Erdoğan-Biden görüşmesine beş kala, analizler âdeta bu temasa indirgenmiş durumda… Hâlbuki, Sayın Erdoğan’ın Almanya, Fransa ve İngiltere liderleriyle yapacağı görüşmeler de çok önemli.
 
 
Geciken malum telefon, Joe Biden’ın daha önce sarf ettiği dengesiz ve özensiz laflar, Türkiye-ABD arasında gerginliği köpürtmekte rahatlıkla kullanılabilecek, S-400, F-35, PKK/PYD, FETÖ, Doğu Akdeniz vb. bol miktarda netameli konu... Aslında ‘konu’ ifadesi yerine 'problem' demek daha doğru ve gerçekçi. Hâl böyle olunca, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden arasında, bir gün sonra gerçekleşecek ikili görüşmenin önem katsayısı kendiliğinden yükseliyor! “Liderler diplomasisi” kavramı çerçevesinde baktığınızda, bu görüşmeye atfedilen önemin mahiyetini rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Ancak devletlerarası münasebetlerde, her şeyin liderler diplomasisiyle yürütülmediği de tartışmasız bir gerçek!.. Dolayısıyla “uluslararası ilişkiler” mefhumunun çok daha geniş mana ve mahiyetine bakmak gerekiyor… Bu kavramın özünde, karşılıklı olarak millî menfaatlerin korunması ve kollanması temel meselesi yatıyor şüphesiz. Ve esasen yukarıda işaret ettiğimiz üzere, her zaman taraflar arasında baş göstermesi muhtemel problemlerin, mümkünse aşılması, kısa vadede böyle bir şey mümkün değilse; hiç olmazsa, kontrol altına alınması ve yönetilebilmesi. Böylelikle krizlerin küçültülmesi, bazen de dondurulması, meydana gelebilecek çatışmaların önüne geçilmesi ve devam eden ihtilaflara rağmen, (o ihtilafların kenarda tutularak) ilişkilerin olabildiğince dengeli ve istikrarlı hâle getirilmesi… Biliyoruz ki, bütün bu işleri yapacak olan devletlerin hariciye mekanizmalarıdır.
Pazartesi günü bir araya gelecek olan Erdoğan ve Biden’ın elinin altındaki dosyaları da zaten bu mekanizmalar hazırlamış olacaklar. Mutat üzere, ikili görüşmenin üzerine oturacağı bu dosyaların hazırlanmasında, her kademedeki diplomatik temas ve müzakerelerin neticesi belirleyici olmuştur. İşte, Erdoğan-Biden görüşmesine bu açıdan bakmak lazım. Liderler arası görüşmelerde tansiyonun düşürülmesi ve karşılıklı olarak havanın yumuşatılması umumi bir teamüldür… O sebeple Brüksel’deki ikili görüşmeden, mevcut problemlerin çözümü yolunda pek müşahhas adımlar atılmasa dahi, bizatihi bu temasın gerçekleşmiş olması olumlu netice olacaktır. Bu görüşme sadece Türkiye-ABD ilişkileri değil, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinin bundan sonraki seyri için de bir nevi işaret fişeği olacaktır… Zira başta Doğu Akdeniz’deki meseleler olmak üzere, Yunanistan’ın daimî ajitasyonuna maruz kalan Avrupa Birliği devletleri, müşterek hareket tarzını belirlemek için, Biden’ın Türkiye’ye dair ortaya koyacağı tavrı bekliyorlar. Bunu daha önce açıkça dile getirdiler!.. AB’nin hayli zamandır hem kendi iç meseleleri hem de harici gelişmeler karşısında kafa karışıklığı yaşadığı sır değil. Önemli kararlar almakta çok zorlanıyor. Özellikle Almanya ve Fransa arasındaki politik ayrışmalar, ciddi sıkıntılara davetiye çıkarıyor. Bir de AB’nin ciddi liderlik sıkıntısı söz konusu. Yaklaşık üç ay sonra aktif siyasetten çekilecek olan Angela Merkel, âdeta jübile havasına girmiş gibi... Çoğu kez boyundan büyük işlere kalkışmaktan geri durmayan Emmanuel Macron, kendi ülkesinde tokatlanırken, gelecek seçimlerde selefi François Hollande’ın akıbetine uğrama ihtimali uykularını kaçırıyor! Böyle bir ortamda, AB’nin pandemi sürecinde içine düştüğü keşmekeş gibi, giderek büyüyen daha başka problemler de kapısında diziliyor… En başta Trump döneminde ABD ile yaşanan travmayı atlatmaya çalışıyor. Bakalım Biden Yönetimi, buna hangi ölçüde yardımcı olacak? Zira lafla peynir gemisi yürümüyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan Biden’dan önce Merkel, Macron, Johnson, Miçoktais ve diğer bazı Avrupa devletlerinin liderleri (Litvanya, Letonya, Hollanda) ile görüşecek. Biden NATO zirvesinden önce G-7 toplantısı dolayısıyla adı geçen siyasilerle bir araya gelmişti. NATO zirvesi hem daha yaygın bir platform olarak hem de masaya yatırılacak konuların önceliği bakımından daha kritik. Trump döneminde transatlantik ilişkilerin aldığı hasarın giderilmesi ve yeniden öngörülebilir bir konuma getirilmesi, Biden’ın taahhüt ettiği ve Avrupa Birliğinin de bu yönde beklenti içine girdiği sancılı bir konu. ABD’nin Çin ve Rusya’ya karşı hayata geçireceği yeni politikaların netliği ve niteliği burada belirleyici olacak… Bu arada Biden Yönetiminin Orta Doğu’ya, özellikle Türkiye ve İran’a yaklaşımı da AB ülkelerinin çok dikkat kesileceği bir alan.
Yukarıda belirttiğimiz üzere, başta Doğu Akdeniz olmak üzere, birçok başlıkta AB Türkiye’ye karşı inisiyatif geliştirebilmek için tabir yerinde ise Biden’ın ağzına bakıyor…
Bütün bunları dikkate aldığımızda, Sayın Erdoğan’ın Brüksel’de gerçekleştireceği ikili görüşmelerin her birinin kendi içinde ayrı bir önem taşıdığını söylemek gerekiyor. Dolayısıyla Biden ile yapılacak görüşmenin bazı sonuçları yahut yansımaları, kaçınılmaz olarak her iki tarafın Almanya, Fransa ve İngiltere ve hatta Yunanistan’ın yetkilileriyle yaptığı temasların izlerini de taşıyacaktır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.