Türkiye’yi elli yıldır uğraştıran bölücü terör örgütünün silah bırakma anı nihayet gelmiş bulunuyor… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği üzere: “Kanlı prangayı ayağımızdan tamamen söküp atıyoruz.”
Ülkemiz terör belasından kurtulmak için, son derece kritik bir safhaya gelmiş bulunuyor… Daha önce bu konuda akamete uğrayan pek acı tecrübeler yaşandı ne yazık ki! Bölücü terör örgütü, elli senede ülkemize çok büyük zararlar verdi. Artık bu şeamet devrinin bir daha dönmemek üzere, temelli kapanmasını istiyoruz. Özellikle son on yılda, teröre karşı verilen amansız mücadele, kesin olarak örgütün belini kırdı ve yurt içinde eylem yapamaz hâle getirdi. Şimdi hem cismiyle hem de ismiyle ve bütün kalıntılarıyla gömülmesine sıra geldi. Tam da bu neticeye seviniyorken, Pençe-Kilit bölgesinde, çok talihsiz bir facia yaşandı. Yüreğimizi yakan bu müessif hadisede, metan gazı zehirlenmesinden ötürü on iki şehit verdik. Acımız büyük… Hâlen tedavi altında olan Mehmetçiklerimize de acil şifalar diliyoruz. Elli yıl boyunca pek çok olayda, böyle düzinelerle kahramanlarımızı toprağa verdik… Ancak şunu hiç unutmayalım ki, bu vatan bize şehitlerin kahramanlık ve fedakârlıklarıyla intikal etmiştir. Bu gerçeği Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü AK Parti Grup konuşmasında bir kere daha hatırlattı: “Önce Terörsüz Türkiye ardından terörsüz bölge amacına ulaşarak, şehitlerimizin ruhlarını şad ederek, fedakârlıklarının boşa gitmediğini dost-düşman herkese göstereceğiz. Şehitlerimizin değerlerinin rehberliğinde, Türkiye’yi yarım asırlık musibetten kurtarıyoruz. Terör duvarı yıkıldıktan sonra her şey çok farklı olacak…” Erdoğan önümüzdeki günlerde önemli gelişmelerin yaşanacağına işaret ederek, tarihî müjdeyi yakında vereceklerini belirtti. Yukarıda işaret ettiğimiz “Habur Süreci”, "Oslo Süreci" ve nihayet “Çözüm Süreci” diye adlandırılan olayları hatırda tutarak, acaba bu defa da bir yol kazası yaşanır mı diye, Ekim 2024 tarihinden beri umumi bir tedirginlik vardı. Hamdolsun bugüne kadar korkulan olmadı. Bazı odakların ısrarla ve inatla estirmek istediği menfi havaya rağmen, süreç gayet düzgün şekilde işledi ve ilerledi. Erdoğan dün bu hususta şu beyanda bulundu: “Terörsüz Türkiye sürecinin yol kazası yaşanmadan, kirli mahfiller tarafından sabote edilmesine fırsat vermeden başarıyla neticelenmesini umut ediyoruz. Kanlı prangayı ayağımızdan tamamen söküp atıyoruz…”
Önce Terörsüz Türkiye, ardından terörsüz bölge… Maalesef terör bu bölgede sadece ülkemizin başına bela kesilmedi. Bu bölgede olup da terör belasına maruz kalmayan devlet yok. Ne yazık ki Orta Doğu’nun mahut siyasi ve askerî dengelerinde, komşu ülkelerin birbiriyle dayanışma ve yardımlaşması pek de mümkün olmuyor… Herkes çok farklı hesaplar içinde olunca da, başkalarının gelip bu meydanda istediği gibi at koşturması kolay oluyor. Geçmişten yeterince ders çıkarma hususu da hak getire! Neyse ki, aksi yöndeki bütün gayretlere rağmen, zaman zaman düşman hamlelerini boşa çıkarma imkânı da olabiliyor. Son yıllarda Türkiye ile Irak arasında ilişkilerin ilerleme kaydettiğini görüyoruz. Bunun daha iyi noktalara gelmesini elbette temenni ediyoruz. Irak ülke olarak çok büyük altüst oluşlar yaşadı ve hâlen işgal altında… Buna rağmen, bölücü örgütün silah bırakması hususunda, Irak kendi iradesiyle bir politika hayata geçirmeye çalışıyor. Bu konuda Türkiye ile iş birliği içinde olması hiç şüphesiz memnuniyet verici. Lakin Irak’ı rahat bırakmadıklarını da biliyoruz… Dolayısıyla ne kadar kararlılık gösterebilirse, ilerisi için o kadar faydasını görecek. Aynı şeyi Suriye için de söylemek gerekiyor. Yanmış, yıkılmış Suriye, yeniden devlet olmaya çalışıyor… Bu sahada Türkiye’den büyük destek görüyor. Suriye coğrafyasında hâlen PKK’nın türevleri bulunduğu için, iki ülke arasında bu meselenin ortak biçimde ele alınması son derece önemli. Mevcut durum ilerisi için ümit verici. Terör örgütünün uzantısının faaliyette olduğu önemli bir ülke de İran... Gelgelelim İran ile teröre karşı mücadele konusunda bugüne kadar pek de müspet bir yaklaşım göremedik. Söylemde iş birliğine istekli olduğunu duyursa da, eylemde başka türlü bir tavır sergiliyor! Şüphesiz Acem ülkesinin burada bölgesel ölçekte hayata geçirmek istediği politikaların mahiyetini iyi analiz etmek icap ediyor. Umarız bu meselede İran yanlışta artık ısrar etmez.
Türkiye’ye yönelik terör kartını oynayan bölgesel ve küresel güçlerin yıllar yılı izlediği düşmanca politikalar karşısında, ciddi sıkıntılar çektik ve buna karşı koymakta tabiatıyla fazla zorlandık. Ama artık köprülerin altından çok sular aktı. Türkiye’nin gücü göğüs kabartıcı biçimde yükseldi. Ve şimdilerde bahse konu ülkeler, bize karşı daha dikkatli ve hesaplı hareket etme ihtiyacında… Yani eski politikalarında ısrar etmeleri kendilerine bir şekilde bedel ödetebilir! Hâlen Türkiye ile fena hâlde kötüleşmiş ilişkileri dolayısıyla, İsrail’in; ABD gölgesinde, PKK ve uzantılarına arka çıkmaya çalışması, basiretsiz bir davranış biçimi. Bu süreçte tezgâhlamak isteyebileceği herhangi bir sabotaj teşebbüsüne karşı çok dikkatli olmak gerekiyor… Hani hep dillendiriliyor ya, birileri çomak sokmaya kalkışırsa… Bir de Amerika’nın yaklaşımı var tabii. Bu konuda birden fazla ABD söz konusu. Beyaz Saray ile Dışişleri Bakanlığı, CIA ile Pentagon ve diğerleri. Senato-Temsilciler Meclisi filan. Trump’a karşı direnişlerin devam ettiği gayet bariz okunuyor. Aksi hâlde SDG dedikleri, özünde PYD örgütü için, yüz küsur milyon dolarlık destek bütçesi istemek hangi aklın eseri?
Velhasıl saha çok problemli. Dosttan çok düşman varlığını hesaba katmak gerekiyor. Her şeye rağmen Sayın Cumhurbaşkanının işaret ettiği tarihî müjdeyi yaşayacağımıza inanıyoruz.
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...