Normalleşmeyi abartmayalım!..

A -
A +

Bugün itibarıyla, pandemi yasaklarının büyük bir kısmı yürürlükten kalkmış oluyor… Bu kısıtlamalar kalktı diye salgın hastalık da bitmiş olmuyor tabii. Virüs yeni varyantlarıyla direnişini sürdürüyor. Aman ha!

 
Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen haberler pek iç açıcı değil… Çünkü Covid virüsü, peş peşe mutasyonlarla maalesef daha agresif bir yayılma trendini devam ettiriyor. Özellikle aşılama konusunda hızlı hareket eden, nüfuslarının önemli bir kısmına uygulayan ülkelerde dahi, yeniden çok ciddi yayılma riski söz konusu… İsrail ve İngiltere gibi ülkelerde, erken ve yüksek oranda aşı yapılmış olmasına rağmen, yeni dalgaların hüküm sürmesi, dünyada da büyük endişe uyandırıyor. Adı geçen ülkeler, yakın geçmişte yaşadıkları acı tecrübeler ışığında, bu defa işi sıkı tutuyorlar. O yüzden, toplumdan gelen ciddi reaksiyonlara rağmen, kısa süre önce kaldırılan kısıtlamaları yeniden tatbikata sokmak zorunda kaldılar. Tam da (artık eski günlere dönüyoruz diye) sevinirken, yeni dalgalar bu hevesi kursaklarda bıraktı… “Hint Varyantı” ve devamında gelen Delta ile Delta Plus varyantları, daha önceki İngiltere ve Güney Afrika varyantlarını da gölgede bırakmış durumda. Bir taraftan bu sayısı artan varyantlar, diğer yandan her gün medya organlarında yer alan ve bir kısmının doğruluğu oldukça şüpheli haber ve yorumlar, hakikaten iç karartıcı. Çünkü virüs sonuçlarıyla irtibatlandırılan yeni yeni hastalıklar ve yan etki iddiaları, insanları fazlasıyla tedirgin ediyor. Bu arada bütün ikna çabalarına ve yapılan sürekli çağrılara rağmen, aşıya karşı direnmeye devam eden kesimin tavrında da bir değişme görülmüyor. Bakalım bu “anti aşı” tavrın, etki ve sonuçları ne olacak? Şayet giderek daha sık dile getirildiği üzere, aşı olmayanlara birtakım müeyyideler tatbik edilirse neler olacak? Hayli sıkıntılı bir durum.
 
Evet, görüldüğü üzere vaziyet hiç de parlak değil. Bir buçuk seneden beri, insanlık bu salgından dolayı büyük sıkıntı içinde… Bir taraftan zorlu hastalık ve neticesinde milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi. Diğer taraftan toplumları ağır biçimde sarsan ekonomik ve sosyal altüst oluşlar… Hasılı, en zengininden en fakirine kadar, bütün ülkelerin siyasi ve ekonomik gidişatını krizlere sokan evrensel bir felaket!.. Salgına karşı hâlihazırda en etkili tedbir ve çare olarak, ‘aşı’ rakipsiz ve alternatifsiz durumda. Velakin yukarıda işaret ettiğimiz üzere, dünya genelinde aşıya karşı da hatırı sayılır bir muhalefet ve direnç söz konusu. Bu arada bir buçuk yıldır, yasaklarla insanların yaşayış biçimine getirilen sevimsiz kısıtlamaların meydana getirdiği, tedirginlik ve yorgunluğu da göz ardı etmeyelim. Her ne kadar kendi sağlığını korumaya dönük olsa da, bu kısıtlamalara uyma ve hastalığı başkalarına bulaştırmama noktasında, bıkkınlık ve isteksizlik, tedbirlere uymazlık, bütün memleketlerde artık yaygınlaşan bir durum. Hâl böyle olunca, salgın tehlikesiyle normalleşme arasında sıkışıp kalmamak mümkün değil!..
Bugün itibarıyla Türkiye’de de normalleşme resmen başlamış bulunuyor. Ancak bu normalleşmeyi kesinlikle abartmamalıyız!.. Olağanüstü durum diye tanımlayabileceğimiz (anormal dememek için!) son bir buçuk yıllık dönemde, çok şey yaşandı. Kimi zaman isyan ettirecek ölçüde, salgın tedbirlerine karşı sergilenen duyarsızlıkları hiç unutmadık. Bu sorumsuz davranışların neticesinde, ne kadar insanın hastalığa yakalandığını, bu yüzden nice hayatların söndüğünü de elbette unutmuş değiliz… Kısacası pandemi kısıtlamalarının büyük ölçüde kaldırılmış olması, asla salgının bittiği manasına gelmiyor. İşte bu yüzden, normalleşmeyi abartmayalım çağrısını yapıyoruz. Lütfen vatandaşlar olarak bu konuda duyarlı olalım. Toplumda büyük bir birikim olduğu, bazı konularda sabırların zorlandığı sır değil. Ama bahse konu tehlike bütün veçheleriyle karşımızda duruyor.
 
Dün akşam saatleri itibarıyla, ülkemizde yaklaşık 50 milyon doz aşının uygulaması gerçekleşti. Bunun 34 milyon küsuru ilk dozunu, 15 milyonu aşan kısmı da ikinci dozunu yaptırmış vatandaşlarımız.
 
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasın göre, 20 Temmuz yani Kurban Bayramına kadar, nüfusun yüzde altmışını aşılama imkânımız var. Henüz aşı olmamış vatandaşlar da gerekli hassasiyeti gösterirse, bu hedef rahatlıkla yakalanmış olur. Böylece hem yaz mevsimi daha rahat geçirilmiş olur. Hem de sonbahara daha güvenli bir atmosferde girme şansımız olur. Ama bunun en temel şartı normalleşmeyi abartmamaktır. Daha açık ifadesiyle; tedbirlere uymamak suretiyle, salgın hastalığın yayılmasına taammüden yardım etmemektir!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.