Sıcaklık, kuraklık, yangınlar ve su...

A -
A +
Sıcaklar kavuruyor… Yangınlar yakıp geçiyor! Kuraklık aylardır gündemimizde. Türkiye’nin yarısından fazlası, orta ve şiddetli derecede meteorolojik kuraklık yaşıyor. Su kaynaklarımızı iyi yönetiyor muyuz?
 
 
Meteoroloji idaresinin istatistik raporları hep alarm veriyor… Mesela 2021’de son elli yılın en sıcak mayısı yaşandı. 200 küsur orman yangınının çıktığı son sekiz -dokuz günde ise, kimi bölgelerde son yetmiş yılın en yüksek hararet dereceleri kaydedildi. Küresel ısınma, iklim değişikliği ve bu durumun tetiklediği bütün olumsuzluklar, hem ülkemizi hem bölgemizi ve bütün dünyayı fena hâlde tehdit ediyor!.. IPCC’nin  (Hükûmetler Arası İklim Değişikliği Paneli) hazırladığı “Özel Arazi Raporu"na göre, 21. Yüzyılda özellikle Akdeniz Bölgesi ve Güney Afrika’da, sıcak hava dalgalarının sıklık, yoğunluk ve süreleri ile buna bağlı olarak kuraklıkların süresi ve şiddetinin artacağı bildiriliyor. Bu yıl Türkiye çok ciddi bir meteorolojik kuraklık yaşıyor. Bu durumu Meteoroloji Genel Müdürlüğünün haritalarında bariz şekilde görüyoruz. Akdeniz, Ege, Doğu ve Güney Doğu Bölgeleri ile Doğu Karadeniz Bölgeleri orta ve şiddetli derecede kuraklık yaşıyor. Bilindiği üzere, meteorolojik kuraklığın uzun sürmesi yani yağış periyodlarının önemli oranda değişmesi ve yağış miktarının azalması, yer altı ve yüzey sularının miktar ve rejimini de etkileyip beraberinde hidrolojik kuraklığı getirir… Kısacası su, çok kritik bir mesele!
Bu konuyu ele almamızın sebebi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile “SU YÖNETİMİ KOORDİNASYON KURULU"nun yeniden oluşturulması… Resmî Gazete'de yayınlanan genelgeye göre, 20 Mart 2012 tarih ve 2012/7 sayılı kararname ile kurulan Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu, yeniden oluşturulmuş. Yeni genelgeye göre, Tarım ve Orman Bakanı veya görevlendireceği bakan yardımcısı bu kurula başkanlık edecek. Kurula ayrıca sekiz bakanlık (Çevre ve Şehircilik, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, İçişleri, Kültür ve Turizm, Sağlık, Sanayi ve Teknoloji, Ulaştırma ve Altyapı) ilgili bakan yardımcıları veya ilgili birimlerin genel müdürleri seviyesinde iştirak edecek. Bunlara ilaveten ayrıca on beş farklı genel müdürlüğün (Strateji ve Bütçe Başkanı veya görevlendireceği ilgili birimlerin genel müdürleri, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü, Doğa Koruma ve Millî Parklar Gen. Md., Tarım Reformu Gen. Md., Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Gen. Md., Balıkçılık ve Su Ürünleri Gen. Md., Bitkisel Üretim Gen. Md., Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Gen. Md., Avrupa Birliği ve Dış İşleri Gen. Md., Orman Genel Md., İLBANK AŞ. Gen. Md. Ve Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri) de katılmasıyla, “SU YÖNETİMİ” koordine edilecek. Türkiye’de hâlen tatlı suyun yaklaşık yüzde 71’i tarımda, yüzde 18’i sanayide ve yüzde 11’i de içme ve kullanmada tüketiliyor. Buna göre aslan payı tarım alanına ait… Dolayısıyla su kaynakları ve yönetimine dair en büyük düzenlemenin de tarım alanında yapılması gerekiyor.
Bu arada unutmayalım, su meselesinin, ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve politik yönlerden çok çeşitli alt başlıkları var. Bunların her biri başlı başına çok önemli konular. Bu bakımdan Türkiye’nin, gelecekteki ihtiyaç ve şartları da karşılayabilecek bir su politikası oluşturması gerekiyor. Bunun için de öncelikle su mevzuatının güncellenmesi önem arz ediyor. Suyun iyi kullanılması, su kaynaklarının korunması, israfın önlenmesi, şüphesiz yeterli seviyede bir koordinasyonla mümkün olabilir. Temenni edelim ki, bu yeni oluşum ihtiyaca cevap verir. Ama hemen şunu da hatırlatalım; Türkiye’nin ülke içi ihtiyaçlar dışında, ayrıca bölgesel ve küresel su kıtlığından doğacak problemlere (göç, salgın hastalıklar, kıtlık vs.)  karşı hazırlıklı olması kaçınılmazdır. En önemli nokta da burasıdır.
Gelişmiş ülkelerde su tüketiminin dağılımı bizdekinin tersinedir… Yaklaşık yüzde 60’ı sanayide, yüzde 30’u tarımda ve geriye kalanı içme ve kullanmada tüketilir. Dünya Gıda Teşkilatı (FAO)’nın 2016’da yayınladığı bir raporda, 2010 yılı verilerine göre, dünya genelinde tatlı su tüketiminin dağılımı şöyledir: Yüzde 69 sulama-tarım, yüzde 19 sanayi, yüzde 12 kentsel tüketim…
Bu tabloya, dünyanın geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerinin su tüketimindeki ağırlığının yansıdığını kabaca görebiliyoruz.. Hâlihazırda Afrika’nın genelinde, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’da kuraklık şartları etkili biçimde hüküm sürüyor. Malum olduğu üzere kuraklık demek, şiddetli su kıtlığı ve daha fazla toprak erozyonu ile orman yangınları demek! Bunların devamında da, tabiattaki biyolojik çeşitliliğin kaybı ve gıda arzında çok ciddi sıkıntıların yaşanması geliyor maalesef...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.