Çatışma mı, müzakere mi?

A -
A +

Rusya tarafı, ısrarla Ukrayna’da savaş olmayacak diyor. Savaşı başlatan taraf biz olmayacağız diyor. Ama ABD ve diğer bazı Batılı ülkeler, Rusya’nın işgalinin an meselesi olduğunu tekrarlayıp duruyor…

 

Hangisi doğru söylüyor? Rusya mı, Batı cenahı mı? Ukrayna’nın işgalini aslında hangi taraf tahrik ediyor? Batı diyor ki: Rusya Ukrayna sınırına en az 150 bin asker yığdı. Bu da işgal için yeterli güç ve Rusya’nın tetiğe basması an meselesi… Buna karşılık Rusya diyor ki: Esas problemimiz Ukrayna değil. Asıl mesele ABD ve NATO’nun sınırlarımıza doğru yayılmaya devam etmesi. Bu meselede Batı cenahının bize yazılı güvenlik garantisi vermesini istiyoruz...

Rusya’nın istediği güvenlik garantisi, kısaca üç noktada, çok ciddi ve kabul edilmesi kolay olmayan talepleri ihtiva ediyor. NATO’nun Rusya’yı kuşatma hareketine son vermesi. Rusya topraklarına yakın bölgelere yeni silah sistemlerinin yerleştirilmesinden vazgeçilmesi. NATO’nun kuvvet konuşlandırılmasının 1997’deki konuma döndürülmesi…

Tabiatıyla ABD ve NATO bunu kabule yanaşmıyor. Bu konuda Ukrayna meselesini de bir bahane olarak önde tutuyor. Rusya da diyor ki: Ukrayna mevcut silahlı kuvvetlerinin yarısını Doğu Bölgesindeki muhtemel çatışma alanına yığdı. (Yani yığınak yapan sadece Rus tarafı değil…) Keza 2021 yılında, ABD’nin Ukrayna’ya en az 650 milyon dolarlık silah ve mühimmat gönderdiğine dikkat çekiyor. Bunun yanında İngiltere ve Kanada’nın gönderdiği silahları da hatırda tutmak gerekiyor.

Rusya sürekli olarak, biz Ukrayna ile savaşmayacağız diyor. En azından savaşı başlatan taraf olmayacağız diyor. Fakat buna rağmen Batı Cenahı Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin kesin olduğu yolunda, propaganda yapmaya devam ediyor. Gerilim tırmandıkça tırmanıyor. Son günlerde Kiev’deki diplomatik personelin tahliye edilmeye başlanmasıyla birlikte bu durum biraz daha ileriye götürüldü. Ama yukarıda işaret ettiğimiz üzere, Rusya; Batı cenahı ile olan ihtilaflarını Ukrayna probleminin ötesinde, daha geniş bir ölçekte değerlendiriyor.

Bu noktada Rusya’nın, ABD ve NATO’yu müzakere masasına çekmekle maksadına uygun bir ilerleme kaydettiği görülüyor. Şu hâlde, Ukrayna’da herhangi bir askerî harekâta girişme ihtiyacı da bulunmuyor. Çünkü böyle bir hareket tarzı kendisine daha ağır maliyet getirecek. Müzakere alternatifi her halükârda daha uygun. Buna karşılık ABD tarafında, gerek iç problemler (Pandemi sebebiyle ortaya çıkan ekonomik ve sosyal sıkıntılar…) ve gerekse dış angajmanlar; Ukrayna’da, Rusya’nın tercihinin aksine, bir askerî çatışmanın çıkmasından avantaj sağlanabilir mi hesabı yapılıyor…

Bunun için Rusya’nın tahrik edilmesi yönünde sanki bütün vasıtalar kullanılıyor!.. Ama Rusya durumun farkında ve artarak gelen bu tür tahriklere karşı, soğukkanlı tavrını sürdürüyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un dün yaptığı açıklamalar, bu durumu bir kere daha teyit etti. Son günlerde dünya basınında yer alan heyecanlı ve gri haberlere (Son olarak İsrail medyası işgal için tarih vermişti…) rağmen, müzakere yolunun açık olduğu ve buradan bir ilerlemenin mümkün olabileceği belirtildi. Güvenlik garantileri konusunda 25 Ocak’ta ABD ve NATO tarafından gönderilen cevaplarla ilgili değerlendirmesinde, öncelikle ABD’nin cevabıyla ilgilendiklerini zira Batı kampında bu meselenin çözümü konusunda başrolde olduğunu ifade etti. Lavrov açıklamasında, ABD’nin cevabında güvenlik garantisi konusunda; riskleri azaltan bazı unsurlar olmakla birlikte, Rusya’nın isteklerinin bir bütün hâlinde ele alınmasına önem verdiklerini dile getirdi...

Özetlersek, Lavrov’un son açıklaması aslında tansiyonu epey düşürücü mahiyette… Yani işgal harekâtı için telaffuz edilen 24 saat, 48 saat gibi süre biçmelerin sahadaki durumu yansıtmadığı, diyaloğun devam ettiği ve müzakerelerin zaman alacağı rahatlıkla anlaşılıyor.

Bu arada, Ukrayna’daki sosyal hayatın sakinliğine bakılırsa, Batı cenahının estirdiği rüzgârlara rağmen, hedef durumundaki ülkenin halkı aynı düşünceyi paylaşmıyor gibi. Rusya başından beri, en öne koyduğu güvenlik garantileri konusunda, Batı karşısında mesafe aldıkça, Ukrayna sınırındaki gerilimin düştüğünü de görmek mümkün olacaktır…

Çatışma mı yoksa müzakere mi, sorusunun cevabı normal şartlarda her zaman ikinci şıktır. Gelgelelim, tarafların menfaat çatışmasının altında yatan sebepler yüzünden, birileri çatışmayı seçebilir!..

Polonya, Romanya, Letonya, Estonya, Litvanya ve Finlandiya’ya daha fazla silah satmak için nasıl bir atmosfere ihtiyaç vardır acaba? Fakat unutmayalım; en kıymetli zafer hiç savaşmadan kazanılanıdır… Rusya’yı yönetenler, bu stratejik kaidenin fazlasıyla farkında olsa gerek. Anlayacağınız, Putin ve ekibi; “Nasıl olsa gücümüz fazlasıyla yetiyor, Ukrayna’yı hemen işgal edelim” gibi bir düşüncede değil. Velakin göz göre göre, bu ülkeyi Batı’ya kaptırmak gibi bir lüksü de yok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.