Ölenler mavi gözlü ve sarı saçlı olunca…

A -
A +
Genel kanaat, Rusya’nın en fazla üç günde Ukrayna’yı dize getirip teslim alacağı yönündeydi. Lakin beş günde bile bunu yapamadı… Bu, Ukrayna direnişi adına çok değerli. Ama geçen her saat Ukrayna aleyhine!..
 
 

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’nin, Rus askerlerine silah bırakma ve hayatlarını kurtarma çağrısında bulunması, bu arada şöhretli sporcu ve mankenlerin ve milletvekillerinin ellerinde tüfeklerle poz vermeleri, hatta yabancılardan lejyon kurulması vs. kendi halkının moral-motivasyonu bakımından dikkat çekici eylemlerdir. Düşman cephesine karşı da klasik bir psikolojik mücadeledir. Tarihteki bütün savaşlarda buna benzer faaliyetler hep sahneye konulmuştur…

Velakin beri tarafta, sahadaki gerçekleri de göz önünde bulundurmak şarttır. Ukrayna direnişe katkı vermeleri için tecrübeli mahkûmları salıverme kararı alıyor. Dikkat ediniz, mahkûmlara ihtiyaç duyulacak bir durum ve zaruret söz konusu. Hatırlarsanız, Irak-İran savaşında da; İran, hapishanedeki pilotları serbest bırakıp cepheye göndermişti. Humeyni Devrimi sırasında Ordu büyük ölçüde tasfiye edildiği için, daha sonra bunun sıkıntısı çok çekilmişti. (İran Devriminin hesaplaşma safhasında, ordudaki üç yüz general tasfiye edilmiş bunların içinde en kıdemlileri dâhil olmak üzere altmış tanesi de kurşuna dizilmişti…

General kalmadığı için bir albay genelkurmay başkanı yapılmıştı!) Ukrayna 1991’de bağımsızlığına kavuştuktan sonra, Sovyetler Birliği dönemindeki kalabalık ordusunu önemli oranda küçültmüştü. 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra yeniden silahlı kuvvetlerini güçlendirme yoluna gitti. Ancak bunun için yeterli zaman ve tecrübe gerekliydi. Ona da fırsat olmadı.

Netice olarak bugün devam eden çatışmada, Rusya hedeflediğinin biraz gerisine düştü. Muhtemelen bu derece bir direniş beklemiyordu. Belki de üç gün içinde Ukrayna’yı dize getirip teslim alacağını hesaplamıştı. Lakin beş günde bile yapamadı. Ama bu noktada neticeye bakmak lazım. Zira Ukrayna’nın direnişte beklentilerin ilerisinde olması, Rusya’nın planladığı safahatın gerisinde kalması, neticeyi değiştirmiyor. Daha açıkçası bu durum Ukrayna’ya bir zafer getirmiyor. Kimse böyle bir şey beklemiyor. Barış masasının kurulması ve ateşkes sağlanmasının geciktiği her saat her dakika, Ukrayna’nın aleyhine daha fazla yıkım demektir!..

Evet, gecikme aynı zamana Rusya’nın da aleyhine. Çünkü Rusya da daha fazla maliyet yüklenmek zorunda kalacak. Gelgelelim hangi taraf daha çok zarar görür sorusunun cevabı Ukrayna’dır. Batı’nın bu safhada Ukrayna’ya pürtelaş yardım gönderme gayretine girmesi, zevahiri kurtarmaktan ileriye bir şey değil. Aksine bu destek sebebiyle savaşın uzaması, Ukrayna’nın hem maddi hem manevi bakımdan daha büyük bedel ödemesine yol açıyor. Bu hususun altını çizelim!

Batı’nın Ukraynalı sığınmacılara karşı, Suriyelilere nazaran olağanüstü seviyede müşfik davranmasına daha yakından bakalım…

Suriye’de Rus uçaklarının eşi benzeri görülmemiş gaddarlıkla bombaladığı çocuk ve kadınlar insan değil miydi?

O sivil katliamlara karşı, Batı dediğimiz dünya neden kılını kıpırdatmamıştı?

Bunun cevabını yine Batılı gazeteciler veriyor. Sosyal medyada da dolaşıma sokulan utanç verici yorumlarda, Batı’nın gerçek yüzü sırıtıyor. Amerikalı gazeteci (CBS NEWS muhabiri Charlie D’Agata) şöyle diyor: “Burası on yıllardır kaosla yaşayan Irak veya Afganistan değil. Burası böyle şeyleri hiç ummadığımız medeni Avrupalılara has bir kent…” Irak’ta ve Afganistan’da hangi devletlerin uçakları binlerce sivili bombalayarak katletmişti acaba? ABD’li gazeteci nasıl bir skandala imza attığının farkına varıp üzüntülerini belirtti, ama bu itiraf da kayıtlara geçti. Ölenler mavi gözlü ve sarı saçlı olunca duygular başka oluyor demek ki!.. 

İngiliz gazeteci Lucy Watson (ITV News) da aynı telden çalıyor: “Ukraynalıların başına düşünülemez bir şey geldi. Burası gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi değil, burası Avrupa.” Lucy’nin unuttuğu veya bilmediği bir şey var. Toplamda seksen milyon kişinin öldüğü, iki dünya savaşının başrolünde bizzat kendi ülkesi vardı!

İngiltere’nin müttefiki, Fransa’nın bir TV kanalında da şöyle yorum yapıldı: “Putin’in desteklediği Suriye rejiminin bombalarından kaçan Suriyelilerden bahsetmiyoruz. Avrupalıların bizimkine benzeyen arabalarla kendilerini kurtarmak için ayrılmalarından bahsediyoruz…” Tam bir Frenk snopluğu! Evet, bir başka Fransız gazeteci (Ulysse Gosset) de şöyle katkı yapıyor: “21. Yüzyıldayız. Bir Avrupa şehrindeyiz ve sanki Irak’ta ya da Afganistan’daymışız gibi seyir füzesi ateşi var. Hayal edebiliyor musunuz?” Eh, fazla söze ne hacet. Yalnızca bu gazetecilerin söyledikleri Batı’nın maskesini yüzünden indiriyor. Demek oluyor ki, onların refahını yükseltmek için üretilen bombaların atılacağı yerler; Irak, Suriye ve Afganistan gibi memleketlerdir. Avrupa’da zinhar böyle şeyler olamaz, olmamalı… Amma velakin bumerang bir gün böyle dönüverir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.