Mesele enerjidir, enerji hatlarıdır…

A -
A +

Rus doğalgazı, hangi boru hatlarından ve ne kadar akacaktır? İran doğalgazının Batı pazarına ulaşması nasıl olacak? İsrail’in henüz çıkarmadığı doğalgazı hangi istikametten Avrupa’ya sevk edilecek?

 

Dünyanın en büyük rezervlerine sahip (Toplam dünya rezervlerinin yüzde 23,68’i), Rusya’nın doğalgazını, başta Almanya olmak üzere; Avrupa ülkelerine taşıması planlanan Kuzey Akım 2 boru hattı projesine, ABD başından beri karşı çıkıyordu…

Sebebi de, Avrupa’yı Rus doğalgazına daha fazla bağımlı hâle gelmekten korumak. Hâlihazırda Almanya yüzde 53 ve diğer Avrupa ülkeleri de ortalama yüzde 40 oranında, Rus gazına bağımlı. Bu yüzden Almanya, ABD’nin aksi yöndeki baskılarına rağmen; enerji ihtiyacını göz önünde bulundurarak, bahse konu boru hattının işler hâle gelmesini istiyordu. Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı başlayınca, ABD’nin beklediği fırsat gelip çattı. Almanya’nın ne diyeceğini bile beklemeden, kesin olarak Kuzey Akım 2, projesinin tarih olduğunu açıklayıverdi!..

Rusya da bu hamleye karşılık, hâlen Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine gaz taşıyan Kuzey Akım 1 boru hattını, kapatma hakkına sahip olduğunu deklare etti. Bu şartlar altında, Avrupa’nın genelinde yaşanması çok muhtemel enerji krizini düşününüz…

Buradan hareketle, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların enerji ile ilgili kısımlarında, bugünden-yarına ortaya çıkabilecek yeni durumları da dikkate alınız. ABD ile birlikte en katı yaptırımlara giden İngiltere’de, yakında motorinin karne ile satılma tehlikesi var! Çünkü İngiltere, motorin ihtiyacının yarısını ithal ediyor. Bu miktarın üçte birini de Rusya’dan alıyor. Demek oluyor ki, özellikle enerji konusunda, İngiltere ve Kıta Avrupası’nın eli pek de güçlü değil, hatta çok zayıf.

İlk bakışta Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımların keskin etkileri görülse de, zaman içinde hem Rusya’nın yedek imkânlarını devreye alması hem de yeni alternatifler geliştirmesiyle, farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Mesela Finans sahasında, Rusya’nın kendi SWIFT sistemini tatbik etmeye başlaması yeni durumlara kapı aralayacaktır…

Bu konuda Çin’in takınacağı tavır da çok önemli. Açıkçası para transfer sistemini kilitleme konusunda, Batı cenahı, Rusya’yı fazlaca zorlama noktasında beklediğini bulamayabilir…

Üç hafta içinde, Rus rublesinin yüzde 40 oranında değer kaybetmesi dramatik bir neticedir. Rusya hemen faiz oranlarını yüzde 9,5’tan yüzde 20’ye çıkardı. Ticari firmalara da döviz gelirlerinin yüzde 20’sini yetkili bankalara satma mecburiyeti getirdi. Rusya Merkez Bankasının dışarıdaki yaklaşık 300 milyar dolarlık rezervi dondurulduğu için onu kullanamıyor. Bu durum kısa vadeli borç ödemede darboğaza yol açabilir. Ancak içeride yaklaşık 350 milyarlık rezerve sahip oluğunu da hatırda tutmak lazım. Yani Rusya öyle çabucak ekonomik çıkmaza girecek bir ülke değil. Gazprom, Sberbank gibi devasa firmaları için ifade edilen, yüzde 99’luk değer kaybı gerçekçi değil. Rusya’nın geleneksel ekonomik yapısı ve sahip olduğu namütenahi kaynaklar, onu böyle şoklara karşı uzun müddet dayanabilmesini sağlayacak nitelikte…

Rus ekonomisinin bu yıl yüzde 8’lik bir küçülme yaşaması bekleniyor. Rusya Batı’ya misilleme olarak yeni tedbirlere başvurmaya başladı. Bu cümleden olarak, yıl sonuna kadar teknoloji, telekomünikasyon, tıp, otomobil, tarım ve elektrik ekipmanlarının ihracatına yasak getirdi.

Rusya’nın ekonomik büyüklüğü 1,5 trilyon dolar mesabesinde. Elbette bu hacim küresel ölçekte küçük kalıyor. Ancak Rusya’nın başta enerji olmak üzere, stratejik metal ve diğer ham madde ürünlerindeki zenginliği ona farklı bir güç veriyor. Enerji konusunda Rusya’nın elinde çok güçlü bir kart var. Diğer taraftan son gelişmelerle birlikte, yeni enerji hatları ve ulaşım koridoru açısından, Türkiye’nin emsalsiz jeopolitiği derhâl öne çıkıverdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerdeki diplomatik temas trafiğine baktığımızda, bunu açık biçimde görüyoruz…

Türkiye’yi dışlayarak veya dışarıda tutarak, kotarılmaya çalışılan bütün projeler ölü doğuyor. Son olarak EastMed aynı akıbete uğradı. Böylece İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, kendi kendine gelin güveyi olma hevesi de bitti! Bütün istikametlerin Türkiye’ye çıktığını kabullenerek yeni vaziyet alıyorlar. Herzog ve Miçotakis’in ve dahi Almanya Şansölyesi Scholz’un Türkiye ziyaretlerini, bu açıdan okumak lazım. Bu arada İran, Rusya’ya karşı Batı’da yükselen reaksiyonlara da bakarak, doğalgazını Avrupa’ya ulaştırma konusunda kendisinin kenara itilmemesini istiyor. Erbil’deki füze saldırısını da bu açıdan okuyanlar var!

Netice, Rusya’nın ve İran’ın ana gelir kaynağı olan doğalgazın, Batı ülkelerine akış istikameti esas olarak Türkiye’dir. Kafkasya ve Orta Asya rezervleri için de bu böyledir. İsrail’in ve Yunanistan’ın ve dahi Rum Kesiminin henüz üretilmemiş gazı için de mecburi istikametin Türkiye olduğu artık kesinleşmiştir diyebiliriz…

Orta ve uzun vadede, Katar ve S. Arabistan için de aynı şeyler konuşulabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.